Kıvılcım
Normal şartlarda kıvılcımın kendi başına işlevsel bir durumu söz konusu olmadığı için, direk olarak insan hayatına herhangi bir zarar vermesi düşünülemez.
Kıvılcım, eğer etrafında tutuşturulacak malzeme ile buluşursa,
kıvılcım, eğer etrafında yumuşak, kuru ve yanmaya hazır malzeme ile buluşursa, kıvılcım, eğer yanıcı özelliği olan sıvı malzemelerle buluşursa veya
kıvılcım, katı olmasına karşın çabuk alevlenen malzemelerle bir araya gelirse alevlenir ve etrafına çok büyük zararlar verebilir.
Kıvılcım; aynı zamanda sosyal, siyasal, psikolojik ve ekonomik olaylarda da benzer fonksiyonlar icra eder.
Toplumsal olaylarda sürekli olarak gruplar arası gerginlikleri kaşırsanız,
etnik yapıları farklı olan insanları ırkçılık kavramı etrafında kışkırtırsanız,
davalık olan ve davaları kan davasına dönüşmüş olan kişi ve grupları sakinleştirip sulh etmek yerine onların problemlerini daha da körüklerseniz,
siyasal tercihleri farklı olan toplum kesimlerinin fay hatlarının daha da derin hale gelmesi için kışkırtıcı ve rencide edici bir dil kullanarak alanda derin çukurlar ve yaralar açarsanız,
ekonomik yapıları farklı olan kesimleri birbirlerine düşman hale getirirseniz,
dinleri farklı olan insanları ve milletleri ve hatta dinleri aynı olsa bile dini anlayışları ve dini ritüelleri farklı olan kesimleri birbirlerine karşı düşman haline getirirseniz,
o atmosferde en küçük bir kıvılcımın her an büyük bir yangının çıkmasına ve bu yangına müdahale edilmediği takdirde de çok büyük faciaların meydana gelmesine sebep olabilirsiniz.
En son aldığımız haberlere göre ABD İslam ülkeleri ile ilgili olarak ve Ortadoğu Ülkeleri ile ilgili olarak Terör Filmleri hazırlatmış ve bu filmler ile o ülkelerdeki toplum katmanlarını terörize ederek, kendi emperyalist ve koloni düzeninin devam etmesi için her türlü terör eylemine prim verir bir noktaya gelmiştir. Uzak noktalara gitmeye gerek yok herhalde, Suriye’de herkesim terör örgütü olduğu noktasında bir şüphesi olmadığı ayan beyan ortada iken, her defasında yaptığı terör eylemleri ile kendisini kamufle bile etmeyen, Suriyedeki demografik yapıyı sabote etmek için ve hatta Suriyede bulunan kendi ideolojisinin dışında kalan aynı etnik yapıya bile tahammül edemeyen PYD ve YPG’yi terör örgütü ilan edemeyen veya daha doğru bir tabirle onlara her türlü siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik desteği veren ABD, sanırım artık kendi hükümranlığını devam ettiremeyecektir.
Eğer DEĞERLER üzerine bir dünya inşa edeceksek, eğer DEĞERLER tüm insanlığın ortak paydası haline gelecekse, eğer dünyada ve bütün insanlık aleminde hukuku güçlülerin değil de haklıların hak ve hukukuna hizmet edecek hale getireceksek, var olan bu düzen değişmelidir.
Bu köhne yapı hala sizin ütopik – emperyalist ve koloni düzeninizin devamını sağlayacak bir zeminde ilerleyecek ise dünya halklarının daha fazla size EVET demeleri mümkün değildir. Emperyalizm deyince belki ilk akla gelen ülke konumunda Amerika Birleşik Devletleri var gibi görünse de, aynı şekilde AB ( Avrupa Birliği ) ülkelerinin, Rusya’nın da ve hatta Çin’in de ABD’den kalır tarafları yoktur. Birleşmiş Milletler Teşkilatı ile kendisini siyasal alanda korumaya almış olan bu ülkeler, askeri ve ekonomik yönden de aynı güvenceyi İMF; OECD , Standards and Poor s ve Moody’s gibi yapmacık ve koloni kültürünün vagonluğuna soyunmuş kurum ve kuruluşlarla kendilerinin imperyalliklerini perçinlemektedirler.
İslam Dünyasındaki meydana gelen hemen hemen bütün çatışmaların temelinde bu emperyal, koloni ve sömürgeci yapının vampirlerinin olduğunu rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Sadece İslam dünyasındaki değil 19. YY ve 20. YY da ve daha da gerilere gidersek Afrika’da oluşan her türlü sömürü düzeninin temelinde bu doyumsuz varlığın var olduğunu söyleyebiliriz.
Kıvılcım her zaman ve her yerde olumsuz, nahoş, facia ve felaketlere sebep teşkil etmez. Kıvılcım bazen de inanılmaz güzelliklerin ortaya çıkmasına, inanılmaz öykülerin yazılmasına, inanılmaz hikayelerin kaleme alınmasına, inanılmaz psiko-sosyal hadiselerin neşvü nema bulmasına, inanılmaz toplumsal ve bireysel dinamitlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlar ve o zeminin de sabit kalmasına vesile olur.
İnsanlar ve toplumlar dünyadaki bu olumsuz ve menfi hadiselerden o kadar yıpranıyorlar ki, artık çözümün kendi özlerine, kendi öz değerlerine, kendi kültürlerine sahip çıkmanın elzem olduğunu anlıyor ve hemen hemen bütün toplumda böyle bir ortak anlayış meydana geliyor.
İşte böyle anlayışların ve böyle birlikteliklerin büyümesi için de o KIVILCIM’a ihtiyaç bulunmaktadır.
Dünyadaki özgürlük meşalesinin tutuşturulabilmesi için,
dünyadaki mazlumların umutlarının yeşerebilmesi için,
dünyadaki barış- kardeşlik rüzgarlarının bir şans bulabilmesi için,
dünyadaki bütün kaynakların adil ve eşit ve hakça paylaşılabilmesi için, yeryüzündeki zalim ve zorbaların zalimliklerinin ve zorbalıklarının sona erdirilebilmesi için mutlaka toplumları harekete geçirecek bir KIVILCIM’a ihtiyaç bulunmaktadır.
Küller savrulmaya başlayıp köz görünmeye başladığı zaman, ana kütlenin yanıp tutuşabilmesi için KIVILCIM’a ihtiyaç olduğunu hepimizin bilmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak isterim… Saygılarımla…