NAZLI CAN
Ramazan’ın son demlerinde, teravih namazımı eda etmek için çıkmıştım evimden
Gayri ihtiyari bir şekilde, doğu istikametine doğru yol almak geldi içimden
Müşahede etmemek mümkün değildi NAZLI CAN, istemesem de gönülden
Farklı tonlu bulutlar içinde bir gelin gibi süzülmüştün, buğulu yıldızlar içinden
Biliyorsun sana dargınım, sana kırgınım, sana kızgınım, ama sana vurgunum
Neden bakışların daha net, daha alımlı, daha içten ve daha kesici değil
Niçin silüetin gizemli, pörsük, etrafa ışık vermiyor ve rengin solgun
Zannedersem, senden uzak olduğum anlar için, bana gönül koydun
Söz almıştım gıyabında senden, be nazlı çiçeğim, be nazlı gülüm
Çatmayacaktın kaşlarını, dökmeyecektin yaşlarımı
Ant almıştım kıyamında senden be kalem kaşlım, be sırma saçlım
Atmayacaktın taşlarını, bükmeyecektin düşlerimi
Hani yıldızlar arasından göz kırpacaktın bana, umut adına
Hani bulutlar arasından el sallayacaktın bana, ufuk adına
Hani zifiri karanlıkta mum yakacaktın bana, ahit adına
Hani seherin dip noktasında selam yollayacaktın bana, Ümmet adına
Gel artık melhem ol kangren olmuş yarama, bekleme salamı
Gel artık ilham ol gönül köşkümdeki odama, söyleme son kelamı
Gel artık selam ol Irak’taki azam İmama, incitme Kadim Kelamı
Gel artık nazlanma HİLAL ol Alemi İslam’a, müstecab eyle duamı