( (
GÖKMEN
Köşe Yazarı
GÖKMEN
 

Vet Tîni Vez Zeytûn

 Vet Tîni Vez Zeytûn  Ve Tûri Sînîn Kuran’ın çok önem atfettiği, konulara başlama ifadelerinden biri olan AND İÇME ile, bütün Mehmetçiklerimize Selam Olsun diyerek başlamak istiyorum cümlelerime. Yemin olsun İncire, Zeytine ve Sina Dağına. İnanın dostlarım klasik olacak ama, Evanjelizme ve Siyonizme baş kaldıran, sözde dünyanın en modern, en güçlü ordularına karşı bu kadar dik durabilen, emperyalistlere karşı bu denli kendini, bölgesini, komşularını, yakınlarını, dostlarını ve hatta bütün insanlığı koruyan ve onlara KALKAN olabilen, bütün bunların karşılığında ise; ‘ÖLÜRSEM ŞEHİT; KALIRSAM GAZİ’ ilkesinden başka hiçbir amacı olmayan bu MİLLET; NECİP, ASİL, ASIL, SAYGIN, SAYGI DEĞER, ALLAH-U ALEM RABBİMİZİN ÖZEL LÜTFÜNA mazhar olmuş bir MİLLETTİR. Yine klasik olacak ama, Dış Mihraklar başlığı altında toplayabileceğimiz, bildiğimiz veya bilmediğimiz, tanıdığımız veya tanımadığımız, nifakçı olduğundan emin olduğumuz veya nifakçı olduğundan emin olmadığımız irili ufaklı merhum Akif’in ifadesinde ‘ kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela’ diye yerini bulan VAMPİR, ORİYANTALİST ve sözüm meclisten dışarı bir sürü LEŞ KARGASI sadece ve sadece kendi midelerini, kendi işkembelerini şişirebilme adına ülkemize, bölgemize ve insanlığa eşi benzeri görülmemiş bir şekilde saldırmaktadırlar. Bütün bu güruhun, tüm bunları yaparken; insan hakları, demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğü, basın - yayın özgürlüğü, silahsızlanma, nükleer silahlardan arınma, kardeşlik, barış, huzur, küresel ısınmaya karşı alınacak önlemler, açlıkla mücadele, iklim değişikliğine karşı alınacak tedbirler, gelecek nesillere iyi bir dünya bırakma, dünya mirasını koruma, kültür ve sanat ve daha aklımıza gelebilecek süslenmiş, cilalanmış hoşumuza gidecek bin bir kavram ve argümanlar adına yapmaları; gerçekten yuh artık dememize sebep oluyor. İnsan sormadan edemiyor, ey emperyalistler, ey siyonistler, ey sömürgeciler, ey evanjelistler, ey oryantalistler, ey kolonistler; Afrika’daki insanların bu duruma gelmesinde sizin baş aktörlüğünüz yok mu, Afrika insanının bir deri bir kemik kalmasında, onların açlıktan ölmesinde sizin vampirlik anlayışınız yok mu, Kudüs’e barış değil de, kaosun egemen olmasında; sizin Yahudileri koruma ve kollama adına, onları üstün bir ırk olarak görmenizde ve dolayısı ile diğer insanları köle olarak tanımlamanızda, yaptığınız eylem ve söylediğiniz söylemlerin payı yok mu, Irak’ta daha doğrusu Saddam Hüseyin’in elinde, nükleer silahlar var yalan ve iddiasına, tüm dünyayı inandırarak, Birleşmiş Milletlerden karar çıkartıp Irak’ı önce işgal edip ve tabi ki, daha sonra da  Irak’ı yüz yıllar boyunca tazminat ve haraca bağlamanızda ve Orta Doğu Bölgesinin kaosa dönüşmesinde sizin hiç payınız yok mu;  Etnik bazda ayrışma fikrini İslam Coğrafyasına enjekte ederek, önce Osmanlı Devletinin yıkılmasına zemin hazırlayan, bu çerçevede milliyetçilik akımları ile Osmanlı Coğrafyasındaki kardeş halkları birbirine düşman haline getiren, Ortadoğu’daki sınırları cetvelle çizen, ancak İspanya’da, Belçika’da, Almanya’da, Fransa’da, Avusturya’da ve Amerika Birleşik Devletlerinde herhangi bir ayrışma talebi dile getirildiği zaman; bu talebi gayri hukuki, gayri insani ve hatta demokrasi dışı olarak niteleyen sizin iki yüzlü tutumunuz değil mi, Osmanlı Devleti’nin hem siyasi, hem coğrafi, hem kültürel ve hem de tarihi mirasını devralan, bundan dolayı da hem coğrafi anlamda, hem kültürel anlamda, hem de yöresel anlamda farklılıkları içerisinde barındıran Türkiye’de yaşayan bütün halkları, birbirine düşman yapan PKK’yı ve ülkemizin ve milletimizin bütünlüğüne kast eden,  sizin kendi ülkelerinizde de yaptıkları her türlü gasp, uyuşturucu, saldırı eylemlerine karışan PKK’yı zımnen desteklemeniz, PKK mensuplarına gerek lojistik anlamda, gerek finansal anlamda yardım etmeniz ve gerekse  konvansiyonel silahlarla teçhiz etmeniz ve sonunda da teröre karşıyız demeniz ve PKK’yı terör örgütü olarak ilan etmeniz, sizin iki yüzlülüğünüz değil mi, Türkiye’de zaman zaman oluşan demokratik taleplere polisin orantısız güç kullandığı sav’ını dile getirirken, ülkenizdeki en küçük demokratik taleplere bile tahammül edemeyen yine  ülkelerinizde meydana gelen en ufak bir terör olayına dahi hem çok sert müdahale de bulunup orantısız güç kullanmanız ve akabinden de günlerce, aylarca ve hatta yıllarca sürecek Olağan Üstü Hal kararları almanız ; sizin yüzsüzlüğünü değil mi, Ülkemizin sınırlarını koruma adına, milletimizin birlik ve beraberliğini koruma adına her türlü tedbiri almamıza rağmen, sürekli olarak saldırılarda bulunan PKK-PYD-YPG ve DEAŞ’ı bertaraf etme için Türkiye’nin yaptığı  gerek Fırat Kalkanı Harekatını ve gerek şu an yaptığı Zeytin Dalı harekatını kadük ve güdük kılma adına söylediğiniz söylem ve yaptığınız eylemler, harekatın sınırlı olması gerektiği konusundaki ikircikli tutumunuz ve sivillere yönelik endişe yaklaşımlarınız da; aslında; sizin orada yaptığınız vekalet savaşına  ve kurulmasını istediğiniz terör ve piyon devletine karşı Türkiye’nin onurlu duruşuna bir şey yapamamanın verdiği bir ezikliği değil mi, Yıllarca beklettiğiniz Avrupa Birliği kapılarını, Türkiye’nin dışındaki bütün ülkelere açarken ve hatta genişleme politikası adına o ülkelerin AB’ye girmesi için her türlü desteği verirken, ülkemiz ve milletimizin kültürel dokusundan dolayı bizi bekleten, ancak imtiyazlı ortaklık gibi ucube, kendinizin güvenliğini güvence altına alan, birliğin yaşlı nüfusunu güvence altına alan, yeni sömürgeler elde etmek için Türkiye ve Türk insanını kullanan, Ortadoğu, Uzakdoğu, Afrika ve Avrasya’ya yeni hamleler yapabilmek için Türkiye’yi kapı olarak kullanan, enerji havzalarından gelecek olan enerjiyi koruma ve enerji arterlerini korumak ve kollamak için; önerdiğiniz garip ortaklıklar, sizin iki yüzlülüğünüz değil sizin yüzsüzlüğünüz değil mi, Türkiye, ülkesi ve milleti ile birlikte bir karar verdi artık ve önce Fırat Kalkanı şimdi de, Zeytin Dalı Harekatını başlattı ve  bu harekatlar ile birlikte gerek Avrupa Birliği ülkelerinden ve gerek Amerika Birleşik devletlerinden  cılız cılız da olsa bizi destekleyen beyanlar gelmeye başladı. Ancak hala AB Ülkeleri ve ABD bizim sahada başarımızın kadük ve cılız kalması için, sürekli harekatı bitirmeye ve Harekatın kaçınılmaz yenilgisinden kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Boşuna uğraşmayın, artık hasta olan sizsiniz, doktor olan biziz, ya bu deveyi güdeceksiniz ve yada bu deveyi güdeceksiniz. Bu işin başka alternatifi de yok. Mağlubiyetinize kılıf aramanız beyhude bir çabadan başka bir şey değildir. Yemin olsun İncire, Zeytine ve Sina Dağına ki, ZEYTİN DALI HAREKATI, kısa vadede Afrin’e, orta vadede Kuzey Suriye’ye ve uzun vade de tüm Bölgeye huzur, barış ve istikrar getirecektir. Saygılarımla …
Ekleme Tarihi: 26 Ocak 2018 - Cuma
GÖKMEN

Vet Tîni Vez Zeytûn

 Vet Tîni Vez Zeytûn


 Ve Tûri Sînîn


Kuran’ın çok önem atfettiği, konulara başlama ifadelerinden biri olan AND İÇME ile, bütün Mehmetçiklerimize Selam Olsun diyerek başlamak istiyorum cümlelerime.


Yemin olsun İncire, Zeytine ve Sina Dağına.


İnanın dostlarım klasik olacak ama, Evanjelizme ve Siyonizme baş kaldıran, sözde dünyanın en modern, en güçlü ordularına karşı bu kadar dik durabilen, emperyalistlere karşı bu denli kendini, bölgesini, komşularını, yakınlarını, dostlarını ve hatta bütün insanlığı koruyan ve onlara KALKAN olabilen, bütün bunların karşılığında ise; ‘ÖLÜRSEM ŞEHİT; KALIRSAM GAZİ’ ilkesinden başka hiçbir amacı olmayan bu MİLLET; NECİP, ASİL, ASIL, SAYGIN, SAYGI DEĞER, ALLAH-U ALEM RABBİMİZİN ÖZEL LÜTFÜNA mazhar olmuş bir MİLLETTİR.


Yine klasik olacak ama, Dış Mihraklar başlığı altında toplayabileceğimiz, bildiğimiz veya bilmediğimiz, tanıdığımız veya tanımadığımız, nifakçı olduğundan emin olduğumuz veya nifakçı olduğundan emin olmadığımız irili ufaklı merhum Akif’in ifadesinde ‘ kimi hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela’ diye yerini bulan VAMPİR, ORİYANTALİST ve sözüm meclisten dışarı bir sürü LEŞ KARGASI sadece ve sadece kendi midelerini, kendi işkembelerini şişirebilme adına ülkemize, bölgemize ve insanlığa eşi benzeri görülmemiş bir şekilde saldırmaktadırlar.


Bütün bu güruhun, tüm bunları yaparken; insan hakları, demokrasi, özgürlükler, hukukun üstünlüğü, basın - yayın özgürlüğü, silahsızlanma, nükleer silahlardan arınma, kardeşlik, barış, huzur, küresel ısınmaya karşı alınacak önlemler, açlıkla mücadele, iklim değişikliğine karşı alınacak tedbirler, gelecek nesillere iyi bir dünya bırakma, dünya mirasını koruma, kültür ve sanat ve daha aklımıza gelebilecek süslenmiş, cilalanmış hoşumuza gidecek bin bir kavram ve argümanlar adına yapmaları; gerçekten yuh artık dememize sebep oluyor.


İnsan sormadan edemiyor, ey emperyalistler, ey siyonistler, ey sömürgeciler, ey evanjelistler, ey oryantalistler, ey kolonistler;


Afrika’daki insanların bu duruma gelmesinde sizin baş aktörlüğünüz yok mu,


Afrika insanının bir deri bir kemik kalmasında, onların açlıktan ölmesinde sizin vampirlik anlayışınız yok mu,


Kudüs’e barış değil de, kaosun egemen olmasında; sizin Yahudileri koruma ve kollama adına, onları üstün bir ırk olarak görmenizde ve dolayısı ile diğer insanları köle olarak tanımlamanızda, yaptığınız eylem ve söylediğiniz söylemlerin payı yok mu,


Irak’ta daha doğrusu Saddam Hüseyin’in elinde, nükleer silahlar var yalan ve iddiasına, tüm dünyayı inandırarak, Birleşmiş Milletlerden karar çıkartıp Irak’ı önce işgal edip ve tabi ki, daha sonra da  Irak’ı yüz yıllar boyunca tazminat ve haraca bağlamanızda ve Orta Doğu Bölgesinin kaosa dönüşmesinde sizin hiç payınız yok mu;


 Etnik bazda ayrışma fikrini İslam Coğrafyasına enjekte ederek, önce Osmanlı Devletinin yıkılmasına zemin hazırlayan, bu çerçevede milliyetçilik akımları ile Osmanlı Coğrafyasındaki kardeş halkları birbirine düşman haline getiren, Ortadoğu’daki sınırları cetvelle çizen, ancak İspanya’da, Belçika’da, Almanya’da, Fransa’da, Avusturya’da ve Amerika Birleşik Devletlerinde herhangi bir ayrışma talebi dile getirildiği zaman; bu talebi gayri hukuki, gayri insani ve hatta demokrasi dışı olarak niteleyen sizin iki yüzlü tutumunuz değil mi,


Osmanlı Devleti’nin hem siyasi, hem coğrafi, hem kültürel ve hem de tarihi mirasını devralan, bundan dolayı da hem coğrafi anlamda, hem kültürel anlamda, hem de yöresel anlamda farklılıkları içerisinde barındıran Türkiye’de yaşayan bütün halkları, birbirine düşman yapan PKK’yı ve ülkemizin ve milletimizin bütünlüğüne kast eden,  sizin kendi ülkelerinizde de yaptıkları her türlü gasp, uyuşturucu, saldırı eylemlerine karışan PKK’yı zımnen desteklemeniz, PKK mensuplarına gerek lojistik anlamda, gerek finansal anlamda yardım etmeniz ve gerekse  konvansiyonel silahlarla teçhiz etmeniz ve sonunda da teröre karşıyız demeniz ve PKK’yı terör örgütü olarak ilan etmeniz, sizin iki yüzlülüğünüz değil mi,


Türkiye’de zaman zaman oluşan demokratik taleplere polisin orantısız güç kullandığı sav’ını dile getirirken, ülkenizdeki en küçük demokratik taleplere bile tahammül edemeyen yine  ülkelerinizde meydana gelen en ufak bir terör olayına dahi hem çok sert müdahale de bulunup orantısız güç kullanmanız ve akabinden de günlerce, aylarca ve hatta yıllarca sürecek Olağan Üstü Hal kararları almanız ; sizin yüzsüzlüğünü değil mi,


Ülkemizin sınırlarını koruma adına, milletimizin birlik ve beraberliğini koruma adına her türlü tedbiri almamıza rağmen, sürekli olarak saldırılarda bulunan PKK-PYD-YPG ve DEAŞ’ı bertaraf etme için Türkiye’nin yaptığı  gerek Fırat Kalkanı Harekatını ve gerek şu an yaptığı Zeytin Dalı harekatını kadük ve güdük kılma adına söylediğiniz söylem ve yaptığınız eylemler, harekatın sınırlı olması gerektiği konusundaki ikircikli tutumunuz ve sivillere yönelik endişe yaklaşımlarınız da; aslında; sizin orada yaptığınız vekalet savaşına  ve kurulmasını istediğiniz terör ve piyon devletine karşı Türkiye’nin onurlu duruşuna bir şey yapamamanın verdiği bir ezikliği değil mi,


Yıllarca beklettiğiniz Avrupa Birliği kapılarını, Türkiye’nin dışındaki bütün ülkelere açarken ve hatta genişleme politikası adına o ülkelerin AB’ye girmesi için her türlü desteği verirken, ülkemiz ve milletimizin kültürel dokusundan dolayı bizi bekleten, ancak imtiyazlı ortaklık gibi ucube, kendinizin güvenliğini güvence altına alan, birliğin yaşlı nüfusunu güvence altına alan, yeni sömürgeler elde etmek için Türkiye ve Türk insanını kullanan, Ortadoğu, Uzakdoğu, Afrika ve Avrasya’ya yeni hamleler yapabilmek için Türkiye’yi kapı olarak kullanan, enerji havzalarından gelecek olan enerjiyi koruma ve enerji arterlerini korumak ve kollamak için; önerdiğiniz garip ortaklıklar, sizin iki yüzlülüğünüz değil sizin yüzsüzlüğünüz değil mi,


Türkiye, ülkesi ve milleti ile birlikte bir karar verdi artık ve önce Fırat Kalkanı şimdi de, Zeytin Dalı Harekatını başlattı ve  bu harekatlar ile birlikte gerek Avrupa Birliği ülkelerinden ve gerek Amerika Birleşik devletlerinden  cılız cılız da olsa bizi destekleyen beyanlar gelmeye başladı. Ancak hala AB Ülkeleri ve ABD bizim sahada başarımızın kadük ve cılız kalması için, sürekli harekatı bitirmeye ve Harekatın kaçınılmaz yenilgisinden kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar.


Boşuna uğraşmayın, artık hasta olan sizsiniz, doktor olan biziz, ya bu deveyi güdeceksiniz ve yada bu deveyi güdeceksiniz. Bu işin başka alternatifi de yok. Mağlubiyetinize kılıf aramanız beyhude bir çabadan başka bir şey değildir.


Yemin olsun İncire, Zeytine ve Sina Dağına ki, ZEYTİN DALI HAREKATI, kısa vadede Afrin’e, orta vadede Kuzey Suriye’ye ve uzun vade de tüm Bölgeye huzur, barış ve istikrar getirecektir. Saygılarımla …

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (