Kirli Durmuş
Sene 1990-91, henüz altyapı alanında yeni yapılanmaya başlamış, küçük bir ilçe olan Konya’nın Güneysınır yerleşkesinin Aşağı Mahalle Camii imam – hatibi olarak görev yapıyorum. Genç, dinamik, heyecanlı, istekli, atılgan bir yapıya sahip olduğum için çok çabuk uyum sağlıyor ve tabiri caizse kısa sürede kendimi sadece kendi cemaatime değil aynı zamanda diğer camii cemaatlerine de hemencecik kabul ettiriyorum.
Akşamları gençlerle olan muhabbetimiz, sohbetimiz ve bu arada ikramlarımız unutulması imkansız hatıralarım arasında yerini alıyor. Özellikle espri olarak yapılan ve benzetmede hata olmasın, minare olarak adlandırılan köy tereyağlı ve arasına ekilen köy peynirli bazlamaları üst üste koyarak kuleyi andıran sunumun tadına doyum olmuyor. Argoya varmayan ve sohbet arasına serpiştirilen muhabbetin ve şakaların verdiği lezzeti zannedersem hiçbir yerde bulmam mümkün değil.
Yıllar sonra karşılaştığımız dostlarımın da o günleri özlemle ve aşkla ifade etmeleri, hakikaten orada iz bırakan davranış ve hatıralarımızın olduğunu gösteriyor. Bu anıların Kuzey Torosların eteğindeki derin dağlar arası dehlizlerde saklandığını ve aynı dağların bizlerden benzer davranışlar sergilememiz gerektiğini adeta bizlere fısıldıyor.
Her camiye özgün insanlar vardır, her cemaat içinde hayat tecrübesi olan, kendilerince bilge olan güneşin karşısına geçip güneşlenen veya gölge döndüren ve bundan dolayı da imam ve müezzinler tarafından Güneş Müftüsü olarak dillendirilen yaşlılar vardır. Bu yaşlılar bazen imam veya müezzine sorular sorarak, onların bilgi seviyesini ölçerler ve bu sorular bazen hocaları rencide edecek boyutlara dönüşür. Benim de şu anda rahmetli olan, aslında tertemiz ama fakirlikten olsa gerek çok çalışmış ve bundan dolayı elleri nasır tutmuş ve yarılmış ve o yarıkları mesken tutmuş siyah kirlerden dolayı insanların Kirli Durmuş lakaplı bir cemaatim aklıma geldi.
Biliyorsunuz 7 Haziran 2015 tarihinde Türkiye’de genel seçimler yapılacak ve bizler seçimlerde başbakanı ve bize pirezante edilen milletvekillerini seçmek zorunda kalacağız. Milletvekilleri kesin aday listeleri Yüksek Seçim Kuruluna yani YSK’ya teslim edildikten sonra, bütün vatandaşlar gibi ben de şöyle bir göz gezdirdim. Doğrusunu söylemek gerekirse biraz sevindim ve biraz da üzüldüm. Sevindim şundan dolayı, Ak Parti aday belirlerken daha çok samimiyet, liyakat, özveri, değerlere bağlılık gibi temel argümanları dikkate almış intibaını veriyor bu seçimlerde. Bu şekildeki bir seçim; devşirme, kamuoyu baskısı gibi nedenlerle bu partiye girmiş ve bu partinin temel değerleri ile sürekli didişen bir yapıdan partiyi arındırıcak olması bence son derece önemli. İsim zikretmeye gerek yok ama sadece şunu söylemek isterim ki; süslü cümleler kurarak ve argo bir ifade ile yalakalık yaparak belli makamları işgal eden ve bu parti ile belli yerlere gelmiş olan nice insan tanıyorum içi boş teneke misali. Ve ben bu duruma sadece üzüntümü, sıkıntımı ancak yazarak ifade ederek tepkimi koyabiliyorum. Ve tabii ki bazen yuh olsun dememek için kendimi tutamıyorum doğrusu.
Cumhuriyet Halk partisini değerlendirecek olursak, inanın kısmi de olsa önseçim yaparak ve çıkan sonucu çok az bir değişiklik ile aday yaparak bence demokrasi kültürüne doğru bir yürüyüş yaptığını söyleyebilirim. CHP bunu yaparken o bencil, jakoben, hala devleti ve kurumları kendinin arka bahçesi olma anlayışından vazgeçerek, milletin tamamını kucaklayan bir anlayışı içselleştirmesi gerektiğini kendilerine hatırlatmak isterim.
Milliyetçi Hareket Partisinin bir misyon ve vizyon partisi olduğunu ve bu bapta çok önemli bedeller ödeyerek bugünlere kadar geldiğini düşünürsek, MHP’nin aynı çizgisini sürdürerek toplumun diğer kesimlerinin de var olduğu gerçeğinden hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir de ya karizmatik bir lider bulup onunla yoluna devam etmeli ya da genel merkez sultasından parti kurtarılmalıdır.
HDP’ye gelince doğrusunu söylemek gerekirse tam bir muamma anlayışının egemen olduğu bir durum sözkonusu galiba. Bu muamma ve kaos hem kendi seçmeni nezdinde ve hem de parti merkezi nezdinde varlığını sürdürüyor. Hala terör ve şiddetile arasına bir perde değil bir ince TÜL bile çekememiş durumda görünüyor. İnanın kürt milliyetçisi diyemiyorum tam anlamıyla faşist bir anlayıştan kendilerini kurtarsalar bu ülkede bütün toplum kesimleri de kendilerine gereken desteği vereceklerdir.
Ama ben doğrusunu söylemem gerekirse siyasette bütün bunların dışında yazıma başlık yaptığım elleri nasırlaşmış, bundan dolayı elleri yarılmış ve yine bundan dolayı ellerinin yarıkları simsiyah haline gelmiş, milletin tamamını kucaklayabilen doğru bir misyon ve vizyona sahip siyasetçiler arıyorum. Ben bu milletin asıllarını temsil edecek Kirli Durmuş’lar arıyorum. Mekanın Cennet olsun Kirli Durmuş amca.