( (
GÖKMEN
Köşe Yazarı
GÖKMEN
 

Halk Oylaması

Halk Oylaması Halk Oylaması Demokrasi, herkesin, her anlamda kullandığı ve herkesin kendi ‘Dünya Görüşü’ doğrultusunda yorumlayıp, anlam yüklediği elastiki bir kavram. Ancak yine de her toplum kesiminin, her siyasi yapının, her toplumsal tabaka ve katmanın, ortak ve asgari müştereklerde buluşma adına, bir Demokrasi mefkuresi var. Kısaca, halkın kendi kendini yönetmesi, temelinde mesele, ortak bir paydaya oturtulabilir. Anayasa değişikliği için ‘halk oylaması’ yapılacak 16 Nisan 2017 de nasip olursa. İnsanımız 18 maddelik Yeni Anayasa değişikliği metnini, kabul edip etmediğini ortaya koyacağı tercihlerle değerlendirecek ve karara bağlayacak. Siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri konu ile alakalı olarak tutumlarını ortaya koydular ve kendilerince pozisyon aldılar. Normalde siyasi partilerin pozisyonlarını belirlerlerken, metin bazlı yaklaşımlar sergilemelerini bekleriz. Ancak siz de şahitlik edersiniz herhalde, mesele metin bazında değil de, siyasal yaklaşımlar üzerinden ele alınıyor. Ak Parti ve MHP’nin değişiklik önerisinin sahipleri olarak EVET tercihinde bulunması doğal bir durum. Aynı şekilde CHP ve HDP’nin de TBMM görüşmelerindeki tavırları ve yaklaşımları itibari ile HAYIR tercihinde bulunmaları doğal bir durum. Bu durum normalde belli bir dünya görüşüne sahip olan insanların EVET ve yine belli bir dünya görüşüne sahip olan insanların da HAYIR demelerini beraberinde getirmektedir. Burada farklı pozisyon ve tavır alan siyasi yapının Saadet Partisi olduğunu söylersek, hiç de abartılı bir yaklaşım söz konusu olmaz. Zira Ak Parti’nin kurucu üyelerinin çoğunun Milli Görüş geleneğinden gelmiş olması ve Saadet Partisi’nin de kendisini Milli Görüşün tek ve yegane temsilcisi olarak deklare etmesi, Saadet Partisinin de bu süreçte EVET tercihinde bulunacağı beklentisini beraberinde getirmekteydi. Ancak Saadet Partisi HAYIR tercihinde bulunacağını sağır sultana bile duyurdu çoktan. Ak Parti, daha önceki seçimleri kazanmanın verdiği rahatlıkla ve biraz da tembel bir yaklaşımla sürece giriş yaparken, daha sonra hemen toparlandı ve olayın ne kadar ciddi bir mesele olduğunu ve her zamankinden daha fazla çalışılması gerektiğini anladı ve Avrupa’nın küstah, jakoben, efendi – köle denklemindeki yanlış bakış açısı da kendisini kamçıladı. Sayın cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider sayesinde de küllerinden silkelenen bir görüntü vererek süreci sürdürmektedir.  CHP şu ana kadar, yumuşak bir söylem kullanarak, siyasi yelpazenin karşı tarafında olan seçmenler üzerinde olumlu izlenimler meydana getirme amacını hedefliyor. Artık CHP, sanki toplumun büyük kesimlerini karşısına alan, toplumun ve milletin değer yargılarını aşağılayan, toplum ve millete tepeden bakan, egemenlik hakkını sadece kendisi gibi düşünenlerin olduğunu her seferinde ima eden veya bazen de bunu açıkça deklare eden, dini değerleri kendine göre yorumlayan ve genelde dini değerleri karşısına alan, ahlaki normları kendi istediği gibi standartlaştıran, bu ülkenin sahibi olarak kendini gören ve başka hiç kimsenin bu ülke üzerinde egemenlik hakkı olmadığını ifade eden, yargı kendi istediği tarzda karar verince onu kutsayan, kendi istemediği gibi bir karar yargıdan çıkınca onu siyasi bir karar olarak telakki eden, toplumla barışık olmayan, milletle barışık olmayan, hukukun üstünlüğünü değil de üstünlerin hukukunu savunan CHP profili gitmiş yerine bu düşüncelerin aksini savunan bir siyasi parti gelmiş görüntüsü veriyor. Aslında ‘16 Nisan 2017 Halk Oylamasının’ CHP’yi bu şekilde bir evrime tabi tutmuş olması bile bu oylamanın şimdiden istenilen neticeyi verdiğini söyleyebiliriz. Yani eğer ‘ Hakimiyet bila kaydu şart milletin’ise, CHP’nin halka rağmen bazı icraatlarda bulunması, düşünülemezdi. Ayrıca CHP, sanki kendi içindeki liderlik yarışını meydanlara gizli bir şekilde taşıyor gibi bir hava veriyor. Zira eski CHP lideri Deniz BAYKAL bir taraftan, eski CHP genel başkanlığına aday olan Yalova milletvekili Muharrem İNCE bir taraftan, CHP’nin kaset komplosu ile devşirdiği şu anki genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU bir taraftan yeni Anayasa  Değişiklik Paketine karşı çıkarken, bir taraftan da kendilerine gelecekte bir liderlik koltuğu siparişi vermeye çalışıyorlar görüntüsünü veriyorlar. MHP kendi içindeki kopmalara rağmen sürece sahip çıkan, tabanını bu noktada motive eden bir grafik çizdiğini, söylem ve eylem bazında kendisinin güven endeksinin iyi olduğunu cümle aleme göstermektedir. HDP ise karşıt bir tutum ve yaklaşım sergiliyor. Kendisinin terör ile olan mesafesini belirleyememesi, teröre prim veren yaklaşımları ve bunun neticesi olarak gelinen süreç neredeyse HDP yi HAYIR cephesinin topal ördeği konumuna düşürmüştür. Seçmen bazında olmasa da, tarihi misyon ve karakterleri itibari ile özgül ağırlıkları fevkalade olan Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi ikilemlerle süreci götürmeye çalışıyor. Saadet Partisi’nin kadroları HAYIR cephesinde yer alsa da tabanının en az %50 oranında EVET diyeceği kanaati benim gözlemlerimde bulunmaktadır. Büyük Birlik Partisi’nin EVET cenahında yer alması uzun süredir parti tabanı ile tavanı arsındaki çekişmeyi de asgari seviyeye düşüreceğinden hiç kimsenin şüphesi olmaması gerekir. STK’ların ve sendikaların da kendi ideolojileri doğrultusunda aktif olarak sürecin içinde yer almaları, halk oylamasının daha farklı bir boyut kazanmasını ve daha bir hassasiyet gösterilmesi gereken bir konu olduğu hususunu beraberinde getirmiştir.  Sürecin bir de yabancı ülkeler ve terör örgütleri boyutu var. Avrupa ülkelerinin yüzyıllar boyunca yaşanan olayları süzerek elde ettikleri, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü gibi değerleri sok sayarak HAYIR kampanyasına bizatihi destek vermeleri ve terör örgütlerinin hem Avrupa Devletleri bazında ve hem de kendi ortamlarında HAYIR cenahında yer alması, milletimizin kahır ekseriyetini derinden yaralamış ve EVET tarafında yer almanın milli bir görev olduğu hususunu bir kez daha teyit etmiştir.  Bunun haricinde kendinden başkasına etkisi olmayan ve sanki toplumun büyük bir kesiminde karşılığı varmış intibaını vermeye çalışan bana göre matematikteki çarpma işlemlerindeki etkisiz ve yutan eleman durumundaki 1(bir) ve 0 (sıfır) dan farksız olan kesimlere söyleyecek söz bulamıyorum. Bana göre 82 Darbe Anayasasının bugüne dek, kasası değiştirilmiştir, şoför mahalli değiştirilmiştir, direksiyonu değiştirilmiştir, aksesuarı değiştirilmiştir, kabini değiştirilmiştir ve hatta kaptanı değiştirilmiştir. Ancak bu halk oylaması ile, bu darbe anayasasının motorunun değiştirilmesi gerektiği hususu halkın tercihine sunulmuştur. Bu yönüyle gerçekten hassasiyet gösterilmesi gerektiğini özellikle vurgulamak isterim. Bugün itibari ile yaklaşık 2 hafta gibi kısa bir süre kaldı halk oylamasına. Şimdiden ülkemize, milletimize ve tabi ki kendimize ve ailemize hayırlar getirsin inşa Allah.
Ekleme Tarihi: 03 Nisan 2017 - Pazartesi
GÖKMEN

Halk Oylaması

Halk Oylaması

Halk Oylaması



Demokrasi, herkesin, her anlamda kullandığı ve herkesin kendi ‘Dünya Görüşü’ doğrultusunda yorumlayıp, anlam yüklediği elastiki bir kavram. Ancak yine de her toplum kesiminin, her siyasi yapının, her toplumsal tabaka ve katmanın, ortak ve asgari müştereklerde buluşma adına, bir Demokrasi mefkuresi var. Kısaca, halkın kendi kendini yönetmesi, temelinde mesele, ortak bir paydaya oturtulabilir.



Anayasa değişikliği için ‘halk oylaması’ yapılacak 16 Nisan 2017 de nasip olursa. İnsanımız 18 maddelik Yeni Anayasa değişikliği metnini, kabul edip etmediğini ortaya koyacağı tercihlerle değerlendirecek ve karara bağlayacak. Siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri konu ile alakalı olarak tutumlarını ortaya koydular ve kendilerince pozisyon aldılar. Normalde siyasi partilerin pozisyonlarını belirlerlerken, metin bazlı yaklaşımlar sergilemelerini bekleriz. Ancak siz de şahitlik edersiniz herhalde, mesele metin bazında değil de, siyasal yaklaşımlar üzerinden ele alınıyor.



Ak Parti ve MHP’nin değişiklik önerisinin sahipleri olarak EVET tercihinde bulunması doğal bir durum. Aynı şekilde CHP ve HDP’nin de TBMM görüşmelerindeki tavırları ve yaklaşımları itibari ile HAYIR tercihinde bulunmaları doğal bir durum. Bu durum normalde belli bir dünya görüşüne sahip olan insanların EVET ve yine belli bir dünya görüşüne sahip olan insanların da HAYIR demelerini beraberinde getirmektedir. Burada farklı pozisyon ve tavır alan siyasi yapının Saadet Partisi olduğunu söylersek, hiç de abartılı bir yaklaşım söz konusu olmaz. Zira Ak Parti’nin kurucu üyelerinin çoğunun Milli Görüş geleneğinden gelmiş olması ve Saadet Partisi’nin de kendisini Milli Görüşün tek ve yegane temsilcisi olarak deklare etmesi, Saadet Partisinin de bu süreçte EVET tercihinde bulunacağı beklentisini beraberinde getirmekteydi. Ancak Saadet Partisi HAYIR tercihinde bulunacağını sağır sultana bile duyurdu çoktan.



Ak Parti, daha önceki seçimleri kazanmanın verdiği rahatlıkla ve biraz da tembel bir yaklaşımla sürece giriş yaparken, daha sonra hemen toparlandı ve olayın ne kadar ciddi bir mesele olduğunu ve her zamankinden daha fazla çalışılması gerektiğini anladı ve Avrupa’nın küstah, jakoben, efendi – köle denklemindeki yanlış bakış açısı da kendisini kamçıladı. Sayın cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider sayesinde de küllerinden silkelenen bir görüntü vererek süreci sürdürmektedir.



 CHP şu ana kadar, yumuşak bir söylem kullanarak, siyasi yelpazenin karşı tarafında olan seçmenler üzerinde olumlu izlenimler meydana getirme amacını hedefliyor. Artık CHP, sanki toplumun büyük kesimlerini karşısına alan, toplumun ve milletin değer yargılarını aşağılayan, toplum ve millete tepeden bakan, egemenlik hakkını sadece kendisi gibi düşünenlerin olduğunu her seferinde ima eden veya bazen de bunu açıkça deklare eden, dini değerleri kendine göre yorumlayan ve genelde dini değerleri karşısına alan, ahlaki normları kendi istediği gibi standartlaştıran, bu ülkenin sahibi olarak kendini gören ve başka hiç kimsenin bu ülke üzerinde egemenlik hakkı olmadığını ifade eden, yargı kendi istediği tarzda karar verince onu kutsayan, kendi istemediği gibi bir karar yargıdan çıkınca onu siyasi bir karar olarak telakki eden, toplumla barışık olmayan, milletle barışık olmayan, hukukun üstünlüğünü değil de üstünlerin hukukunu savunan CHP profili gitmiş yerine bu düşüncelerin aksini savunan bir siyasi parti gelmiş görüntüsü veriyor. Aslında ‘16 Nisan 2017 Halk Oylamasının’ CHP’yi bu şekilde bir evrime tabi tutmuş olması bile bu oylamanın şimdiden istenilen neticeyi verdiğini söyleyebiliriz. Yani eğer ‘ Hakimiyet bila kaydu şart milletin’ise, CHP’nin halka rağmen bazı icraatlarda bulunması, düşünülemezdi.



Ayrıca CHP, sanki kendi içindeki liderlik yarışını meydanlara gizli bir şekilde taşıyor gibi bir hava veriyor. Zira eski CHP lideri Deniz BAYKAL bir taraftan, eski CHP genel başkanlığına aday olan Yalova milletvekili Muharrem İNCE bir taraftan, CHP’nin kaset komplosu ile devşirdiği şu anki genel başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU bir taraftan yeni Anayasa  Değişiklik Paketine karşı çıkarken, bir taraftan da kendilerine gelecekte bir liderlik koltuğu siparişi vermeye çalışıyorlar görüntüsünü veriyorlar.



MHP kendi içindeki kopmalara rağmen sürece sahip çıkan, tabanını bu noktada motive eden bir grafik çizdiğini, söylem ve eylem bazında kendisinin güven endeksinin iyi olduğunu cümle aleme göstermektedir.



HDP ise karşıt bir tutum ve yaklaşım sergiliyor. Kendisinin terör ile olan mesafesini belirleyememesi, teröre prim veren yaklaşımları ve bunun neticesi olarak gelinen süreç neredeyse HDP yi HAYIR cephesinin topal ördeği konumuna düşürmüştür.



Seçmen bazında olmasa da, tarihi misyon ve karakterleri itibari ile özgül ağırlıkları fevkalade olan Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi ikilemlerle süreci götürmeye çalışıyor. Saadet Partisi’nin kadroları HAYIR cephesinde yer alsa da tabanının en az %50 oranında EVET diyeceği kanaati benim gözlemlerimde bulunmaktadır. Büyük Birlik Partisi’nin EVET cenahında yer alması uzun süredir parti tabanı ile tavanı arsındaki çekişmeyi de asgari seviyeye düşüreceğinden hiç kimsenin şüphesi olmaması gerekir.



STK’ların ve sendikaların da kendi ideolojileri doğrultusunda aktif olarak sürecin içinde yer almaları, halk oylamasının daha farklı bir boyut kazanmasını ve daha bir hassasiyet gösterilmesi gereken bir konu olduğu hususunu beraberinde getirmiştir. 



Sürecin bir de yabancı ülkeler ve terör örgütleri boyutu var. Avrupa ülkelerinin yüzyıllar boyunca yaşanan olayları süzerek elde ettikleri, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü gibi değerleri sok sayarak HAYIR kampanyasına bizatihi destek vermeleri ve terör örgütlerinin hem Avrupa Devletleri bazında ve hem de kendi ortamlarında HAYIR cenahında yer alması, milletimizin kahır ekseriyetini derinden yaralamış ve EVET tarafında yer almanın milli bir görev olduğu hususunu bir kez daha teyit etmiştir. 



Bunun haricinde kendinden başkasına etkisi olmayan ve sanki toplumun büyük bir kesiminde karşılığı varmış intibaını vermeye çalışan bana göre matematikteki çarpma işlemlerindeki etkisiz ve yutan eleman durumundaki 1(bir) ve 0 (sıfır) dan farksız olan kesimlere söyleyecek söz bulamıyorum.



Bana göre 82 Darbe Anayasasının bugüne dek, kasası değiştirilmiştir, şoför mahalli değiştirilmiştir, direksiyonu değiştirilmiştir, aksesuarı değiştirilmiştir, kabini değiştirilmiştir ve hatta kaptanı değiştirilmiştir. Ancak bu halk oylaması ile, bu darbe anayasasının motorunun değiştirilmesi gerektiği hususu halkın tercihine sunulmuştur. Bu yönüyle gerçekten hassasiyet gösterilmesi gerektiğini özellikle vurgulamak isterim.



Bugün itibari ile yaklaşık 2 hafta gibi kısa bir süre kaldı halk oylamasına. Şimdiden ülkemize, milletimize ve tabi ki kendimize ve ailemize hayırlar getirsin inşa Allah.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (