( (
GÖKMEN
Köşe Yazarı
GÖKMEN
 

Açık Mektup

Açık Mektup   Ta ruhlar aleminden hatırlıyor gibiyim Muhammed isminin dal, ha ve mim’ini Bilmiyorum, bilemiyorum; sanırım ondan olsa gerek, bir türlü ifade edemiyorum seni Daha doğarken fısıldamışlar kulağıma senin tılsımlı adını ve enjekte etmişler sevgini Bilmiyorum, bilemiyorum; sanırım ondan olsa gerek, bir türlü ifade edemiyorum seni   Ödeyebilmek için sadece İslam dünyasının değil, tüm dünyanın sana olan borcunu Defalarca yazdım, ama hep silmek zorunda kaldım karşılamadığı için ayağının tozunu Görebilmek için sadece yıldızları değil, Ay’ı  ve Güneşi bile söndüren nurlu yüzünü Kaç kere istiareye yattım, ama, bana hep hatırlattın ‘Bekle Kevser Havuzun Başı’ sözünü   Temiz soyun, daha doğmadan kurbanlık olarak adanan İsmail (a.s.)’ e dayanır Samimi halin, ceddin Abdulmuttalip’çe kurban edilen yüz deveyle sınanır Halim huyun, dünyada iken bir kez bile göremediğin baban Abdullah’a uzanır İşte bunun için,  Mevlüd-ü Nebi, kıyamete kadar yediden yetmişe herkesçe kutlanır   Sütannen Halime’nin evine vardığın zaman, ocağına bolluk ve bereket götürdün Susuz, sessiz ve bir çöl olan Arabistan topraklarına Rahmeti İlahiye’yi getirdin Çatlamış, kan revan olmuş dudaklara, baldan tatlı ve buz gibi soğuk sular içirdin En büyük mucize olan Kuran-ı Kerim ile Gaddar Amr’ı, Adil Ömer’e çevirdin   Masumiyetin, letafetin ve emanete riayetin seni eyledi Muhammed-ul Emin Merhametin, zerafetin ve akrabaya hürmetin seni eyledi Rahmana Yakın Mazlumu koruma adına, üye olduğun Hılful Fudul adlı yardım cemiyetin Yaşamalıydı bugüne dek ve getirmeliydi sonunu, zulmün, karanlığın ve cehaletin     Yüce Mevlaya sığındığını ifade ettiğin; korkaklık, tembellik ve acziyet Rızkın onda dokuzu diyerek kulaklarımıza taktığın küpe misali ticaret Her türlüsü ayağımın altındadır diyerek yok ettiğin faiz gibi bir mel’anet Ne zamana kadar sürecek, sanal ve siluet vari sürdürülen, bu ekonomik zillet     Hani, o mübarek Hacer-ul Esvedi yerine koyma konusunda çıkmıştı bir ihtilaf Hani, manevi bir aleme uruc ettirirdi, ramazan ayının son çeyreğindeki itikaf Hani, Hira mağarası gibi, bazen münzevi bir hayat;  kalbe veriyordu inşirah Hani, nerede, nasıl ve ne zaman olacak ülkemde ve Alemi İslam’daki İntibah   Kırk yaşında verilmişti sana yeryüzünün imarı, inşası ile insana tebliğ görevi Kırkıncı sayı Ömer olunca cemaatle dikilmişti Kabe’nin ortasına dinin direği Kırk hadis ezberleyip, onunla amel eden Cennete girecekti emrin gereği Kırk yıldır bekliyorum, gerekirse kırk yıl daha beklerim icazet ve bineği   Zor şartlar ve Vahyi-İlahinin gereği olarak hicret ettin Mekke’den Medine’ye O sadece bir göç değildi, aynı zamanda bir inkılaptı zerreden kürreye O bir yürüyüştü karanlıktan- nura, vahşetten- medeniyete ve Devleti A-li’ye  Projektörlerini yaksan, sanırım haykırırsın Ümmetine,  BU GİDİŞAT NEREYE?   Bedir’de, Uhut’ta ve Hendek’te destanlar yazdın baş komutan olarak O günün dünya liderlerini davet ettin İslam’a, tebliğ amaçlı mektuplar yazarak Mutluluk Asrı diye bir kavram yerleştirdin literatürümüze, tüm ezberleri bozarak Seni anlatamadığımı bilerek yine de yazdım, acizane affını ve şefaatini umarak   Kan ve gözyaşı dökmeyerek tarihte bir ilki başardın Mekke’nin fethi ile Saygı duymak zorunda kalıyor en barbar, en vahşi ve en soykırımcı Batı bile İstanbul’u fethederek övgüne nail olan Fatih Sultan Mehmet Han da gelse dile: Derdi ‘Emanetime sahip çıkın, kapılmayın asla sizi sürükleyen rüzgar ve sele   Veda Haccı ile bize iki şey bıraktığını söyleyerek ayrıldın aramızdan Bin dört yüz yıllık tecrübe de diyor ki bize: vazgeçin artık kardeş kavganızdan  Birlik ve beraberlik içinde uzaklaştırın küfrü, kutsal toprak ve diyarlarımızdan İnşallah mahkum olmayız, hesap edemediğimiz nefsi ve dünyevi hatalarımızdan  Başını kaldırıp baksaydın, buyururdun  her halükarda :    KURTULUN ARTIK İHTİRASLARINIZDAN              
Ekleme Tarihi: 05 Aralık 2017 - Salı
GÖKMEN

Açık Mektup

Açık Mektup


 


Ta ruhlar aleminden hatırlıyor gibiyim Muhammed isminin dal, ha ve mim’ini


Bilmiyorum, bilemiyorum; sanırım ondan olsa gerek, bir türlü ifade edemiyorum seni


Daha doğarken fısıldamışlar kulağıma senin tılsımlı adını ve enjekte etmişler sevgini


Bilmiyorum, bilemiyorum; sanırım ondan olsa gerek, bir türlü ifade edemiyorum seni


 


Ödeyebilmek için sadece İslam dünyasının değil, tüm dünyanın sana olan borcunu


Defalarca yazdım, ama hep silmek zorunda kaldım karşılamadığı için ayağının tozunu


Görebilmek için sadece yıldızları değil, Ay’ı  ve Güneşi bile söndüren nurlu yüzünü


Kaç kere istiareye yattım, ama, bana hep hatırlattın ‘Bekle Kevser Havuzun Başı’ sözünü


 


Temiz soyun, daha doğmadan kurbanlık olarak adanan İsmail (a.s.)’ e dayanır


Samimi halin, ceddin Abdulmuttalip’çe kurban edilen yüz deveyle sınanır


Halim huyun, dünyada iken bir kez bile göremediğin baban Abdullah’a uzanır


İşte bunun için,  Mevlüd-ü Nebi, kıyamete kadar yediden yetmişe herkesçe kutlanır


 


Sütannen Halime’nin evine vardığın zaman, ocağına bolluk ve bereket götürdün


Susuz, sessiz ve bir çöl olan Arabistan topraklarına Rahmeti İlahiye’yi getirdin


Çatlamış, kan revan olmuş dudaklara, baldan tatlı ve buz gibi soğuk sular içirdin


En büyük mucize olan Kuran-ı Kerim ile Gaddar Amr’ı, Adil Ömer’e çevirdin


 


Masumiyetin, letafetin ve emanete riayetin seni eyledi Muhammed-ul Emin


Merhametin, zerafetin ve akrabaya hürmetin seni eyledi Rahmana Yakın


Mazlumu koruma adına, üye olduğun Hılful Fudul adlı yardım cemiyetin


Yaşamalıydı bugüne dek ve getirmeliydi sonunu, zulmün, karanlığın ve cehaletin


 


 


Yüce Mevlaya sığındığını ifade ettiğin; korkaklık, tembellik ve acziyet


Rızkın onda dokuzu diyerek kulaklarımıza taktığın küpe misali ticaret


Her türlüsü ayağımın altındadır diyerek yok ettiğin faiz gibi bir mel’anet


Ne zamana kadar sürecek, sanal ve siluet vari sürdürülen, bu ekonomik zillet


 


 


Hani, o mübarek Hacer-ul Esvedi yerine koyma konusunda çıkmıştı bir ihtilaf


Hani, manevi bir aleme uruc ettirirdi, ramazan ayının son çeyreğindeki itikaf


Hani, Hira mağarası gibi, bazen münzevi bir hayat;  kalbe veriyordu inşirah


Hani, nerede, nasıl ve ne zaman olacak ülkemde ve Alemi İslam’daki İntibah


 


Kırk yaşında verilmişti sana yeryüzünün imarı, inşası ile insana tebliğ görevi


Kırkıncı sayı Ömer olunca cemaatle dikilmişti Kabe’nin ortasına dinin direği


Kırk hadis ezberleyip, onunla amel eden Cennete girecekti emrin gereği


Kırk yıldır bekliyorum, gerekirse kırk yıl daha beklerim icazet ve bineği


 


Zor şartlar ve Vahyi-İlahinin gereği olarak hicret ettin Mekke’den Medine’ye


O sadece bir göç değildi, aynı zamanda bir inkılaptı zerreden kürreye


O bir yürüyüştü karanlıktan- nura, vahşetten- medeniyete ve Devleti A-li’ye 


Projektörlerini yaksan, sanırım haykırırsın Ümmetine,  BU GİDİŞAT NEREYE?


 


Bedir’de, Uhut’ta ve Hendek’te destanlar yazdın baş komutan olarak


O günün dünya liderlerini davet ettin İslam’a, tebliğ amaçlı mektuplar yazarak


Mutluluk Asrı diye bir kavram yerleştirdin literatürümüze, tüm ezberleri bozarak


Seni anlatamadığımı bilerek yine de yazdım, acizane affını ve şefaatini umarak


 


Kan ve gözyaşı dökmeyerek tarihte bir ilki başardın Mekke’nin fethi ile


Saygı duymak zorunda kalıyor en barbar, en vahşi ve en soykırımcı Batı bile


İstanbul’u fethederek övgüne nail olan Fatih Sultan Mehmet Han da gelse dile:


Derdi ‘Emanetime sahip çıkın, kapılmayın asla sizi sürükleyen rüzgar ve sele


 


Veda Haccı ile bize iki şey bıraktığını söyleyerek ayrıldın aramızdan


Bin dört yüz yıllık tecrübe de diyor ki bize: vazgeçin artık kardeş kavganızdan 


Birlik ve beraberlik içinde uzaklaştırın küfrü, kutsal toprak ve diyarlarımızdan


İnşallah mahkum olmayız, hesap edemediğimiz nefsi ve dünyevi hatalarımızdan 


Başını kaldırıp baksaydın, buyururdun  her halükarda :


 


 KURTULUN ARTIK İHTİRASLARINIZDAN              

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (