( (
GÖKMEN
Köşe Yazarı
GÖKMEN
 

28 Şubat’ın Ardından

                                                     28 Şubat’ın Ardından                                                Bazı konularda herkesin kalem tutmaması gerektiğini ifade etmek, biraz ukalalık  sayılabilir mi? Bazı konularda hiç konuşmaması gerekirken, hemen o konu ile ilgili ahkam kesen insanlara dur demek,  ukalalık sayılabilir mi? Meselenin özünden uzak, sloganlarla yola çıkan, gerçekten 28 Şubat süreci ile yakından uzaktan alakası olmayan birilerine, gittikleri yolun yanlış olduğunu söylemek, ukalalık sayılabilir mi? Konuya sadece konu mankeni konumunda olan birilerinin, konunun sahibi imiş gibi davranmasına izin vermeyerek sessiz kalmamak, ukalalık olarak mı değerlendirilebilir mi? ‘Biz yaparsak kimse bir şey yapamaz’ anlayışı ile hareket edip, meydanı kendilerinin zannedenlere karşı, bu vatanın asıl sahibi biziz demek, ukalalık olarak mı kabul edilebilir mi?   Bu soruları herkesin sorduğunu ve inanın en içten bir şekilde, herkesin duygularına tercüman olduğumu da hissediyorum. Milli Görüşün kendilerinden başkasına ait olmadığını iddia edenlerin zihin dünyalarına şöyle bir bakalım, bu kesim kendilerinin, Milli Görüşçü olduklarını ve kendilerinin dışında olanların ise, Milli Görüşün dışında olduğunu ballandıra ballandıra ifade etmektedirler. Öncelikle şu hususların altının çizilmesi gerekmektedir. 1-Milli Görüş rahmetli Erbakan Hocamın geliştirmiş olduğu siyasal, sosyal, ekonomik ve evrensel bir doktrinin adıdır. 2- Milli Görüşün ekonomik, siyasal, sosyal programları, gerek Türkiye’deki ve gerekse dünya üzerindeki hiçbir siyasal partinin birebir parti programları ile özdeş değildir. 3- Milli Görüşün Adil Düzen olarak ifade ettiği ekonomik model, bugün birçok siyasi partinin parti beyannamelerinde az veya çok bulunmaktadır. 4- Sosyal alandaki görüşlerine gelince: Ahlaklı, faziletli, milli ve manevi nesiller yetiştirme ideali hususunda ise, ülkemizi yöneten siyasal erg, bu konuda köklü adımlar atmış durumdadır. İHL’lerin katsayı garabetinden kurtulması, başörtü yasağının artık, değil öğrenciler için bütün kamu kurumlarında serbest olarak takılabilmesi veaire vesaire…gibi.  5- Dünyanın ve ülkemizin siyonizmin ve emperyalizmin tasallut ve ablukasından kurtarılması meselesine gelince, bu konu; direk ülkemizin ekonomik, siyasal, sosyal, askeri ve diplomatik başarısına endeksli olduğu hepimizce malumdur ve bu sürecin gerçekleşmesi de, herkesin üzerinde tartışmasız ittifak ettiği gibi, bir süreç meselesi olduğu, yine hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir. Bence ahkam kesme zamanı değil, daha fazla çalışarak, daha fazla ter dökerek herkesin elinden geleni yapma zamanıdır. Diğer taraftan, Milli Görüşün siyasal ve sosyal aktivitelerinin içinde bulunmuş olan birçok kişinin de kendisini bu yapıdan soyutlamaya çalışması, tam bir garabettir. Bilesiniz ki, bu noktaya gelmeniz Milli Görüşün eğitim süzgecinden geçmeniz hasebiyledir. Şunu asla unutmayın, tarihini, geçmişini ve ecdadını yok sayan veya gereken değeri vermeyenler, geleceği inşa edemezler. Her yıl 28 Şubat tarihi gelince içim cız eder, onlarca değil, yüzlerce değil, binlerce insan madur edildi. O süreçte maduriyet yaşayanlardan birisi de benim. O süreçte geçirdiğim psiko-sosyal travmayı anlatmak sanırım hemen hemen imkansız. Klişe tabirle bu anlatılmaz yaşanır demek geliyor içimden. Samimiyetimle söylemek isterim ki, o maduriyetin dünyevi hiçbir karşılığını de görmedim. Yani 28 Şubat maduriyetinin bir neticesi olarak, 1997-1998 Dönemi siyasi zihniyetinin bitmiş olması ve yeni bir dönemin başlamış olması, benim için herhangi bir siyasi, bürokratik bir nemalanmaya sebep teşkil etmemiştir. Şu anda Milli Görüş çizgisinde sadece kendilerinin var olduğunu söyleyenler, unutmasınlar ki, kendilerinden daha milli ve kendilerinden daha yerli olanlar vardır. Yine şu anda, Milli Görüş ekolünden geldiği halde, kendilerinin bu noktaya gelmesinde bu ekolün hiçbir katkısının olmadığını söyleyenlere daha doğrusu reddi miras yapan insanlara da, şunu demek isterim ki, edep yahu. Bir garip durumda, 28 Şubat sürecinde muhterem Erbakan Hocamıza dil uzatan, O’nu aşağılayan, O’nun görüşlerini hor ve hakir gören ve O’nu ve O’nun değerlerine her türlü saygısızlığı bir görev aşkı ile yapanların, bugün Erbakan’ı anma gece ve toplantısına katılıp neredeyse Milli Görüş gömleğini giyecekmiş gibi toplumu manipüle etmeye çalışmaları. Erbakan Hocamın tabiri ile sizi …………. …  Sonuç olarak şöyle demek istiyorum, 28 Şubat Dönemini yaşamış bütün kardeşlerimin, gelinen noktayı iyi analiz edip, o çerçevede süreci değerlendirmelerini istirham ederim.
Ekleme Tarihi: 04 Mart 2017 - Cumartesi
GÖKMEN

28 Şubat’ın Ardından

                                                     28 Şubat’ın Ardından


                                              


Bazı konularda herkesin kalem tutmaması gerektiğini ifade etmek, biraz ukalalık  sayılabilir mi?


Bazı konularda hiç konuşmaması gerekirken, hemen o konu ile ilgili ahkam kesen insanlara dur demek,  ukalalık sayılabilir mi?


Meselenin özünden uzak, sloganlarla yola çıkan, gerçekten 28 Şubat süreci ile yakından uzaktan alakası olmayan birilerine, gittikleri yolun yanlış olduğunu söylemek, ukalalık sayılabilir mi?


Konuya sadece konu mankeni konumunda olan birilerinin, konunun sahibi imiş gibi davranmasına izin vermeyerek sessiz kalmamak, ukalalık olarak mı değerlendirilebilir mi?


‘Biz yaparsak kimse bir şey yapamaz’ anlayışı ile hareket edip, meydanı kendilerinin zannedenlere karşı, bu vatanın asıl sahibi biziz demek, ukalalık olarak mı kabul edilebilir mi?  


Bu soruları herkesin sorduğunu ve inanın en içten bir şekilde, herkesin duygularına tercüman olduğumu da hissediyorum.


Milli Görüşün kendilerinden başkasına ait olmadığını iddia edenlerin zihin dünyalarına şöyle bir bakalım, bu kesim kendilerinin, Milli Görüşçü olduklarını ve kendilerinin dışında olanların ise, Milli Görüşün dışında olduğunu ballandıra ballandıra ifade etmektedirler. Öncelikle şu hususların altının çizilmesi gerekmektedir.


1-Milli Görüş rahmetli Erbakan Hocamın geliştirmiş olduğu siyasal, sosyal, ekonomik ve evrensel bir doktrinin adıdır.


2- Milli Görüşün ekonomik, siyasal, sosyal programları, gerek Türkiye’deki ve gerekse dünya üzerindeki hiçbir siyasal partinin birebir parti programları ile özdeş değildir.


3- Milli Görüşün Adil Düzen olarak ifade ettiği ekonomik model, bugün birçok siyasi partinin parti beyannamelerinde az veya çok bulunmaktadır.


4- Sosyal alandaki görüşlerine gelince: Ahlaklı, faziletli, milli ve manevi nesiller yetiştirme ideali hususunda ise, ülkemizi yöneten siyasal erg, bu konuda köklü adımlar atmış durumdadır. İHL’lerin katsayı garabetinden kurtulması, başörtü yasağının artık, değil öğrenciler için bütün kamu kurumlarında serbest olarak takılabilmesi veaire vesaire…gibi.


 5- Dünyanın ve ülkemizin siyonizmin ve emperyalizmin tasallut ve ablukasından kurtarılması meselesine gelince, bu konu; direk ülkemizin ekonomik, siyasal, sosyal, askeri ve diplomatik başarısına endeksli olduğu hepimizce malumdur ve bu sürecin gerçekleşmesi de, herkesin üzerinde tartışmasız ittifak ettiği gibi, bir süreç meselesi olduğu, yine hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir.


Bence ahkam kesme zamanı değil, daha fazla çalışarak, daha fazla ter dökerek herkesin elinden geleni yapma zamanıdır.


Diğer taraftan, Milli Görüşün siyasal ve sosyal aktivitelerinin içinde bulunmuş olan birçok kişinin de kendisini bu yapıdan soyutlamaya çalışması, tam bir garabettir. Bilesiniz ki, bu noktaya gelmeniz Milli Görüşün eğitim süzgecinden geçmeniz hasebiyledir. Şunu asla unutmayın, tarihini, geçmişini ve ecdadını yok sayan veya gereken değeri vermeyenler, geleceği inşa edemezler.


Her yıl 28 Şubat tarihi gelince içim cız eder, onlarca değil, yüzlerce değil, binlerce insan madur edildi. O süreçte maduriyet yaşayanlardan birisi de benim. O süreçte geçirdiğim psiko-sosyal travmayı anlatmak sanırım hemen hemen imkansız. Klişe tabirle bu anlatılmaz yaşanır demek geliyor içimden.


Samimiyetimle söylemek isterim ki, o maduriyetin dünyevi hiçbir karşılığını de görmedim. Yani 28 Şubat maduriyetinin bir neticesi olarak, 1997-1998 Dönemi siyasi zihniyetinin bitmiş olması ve yeni bir dönemin başlamış olması, benim için herhangi bir siyasi, bürokratik bir nemalanmaya sebep teşkil etmemiştir.


Şu anda Milli Görüş çizgisinde sadece kendilerinin var olduğunu söyleyenler, unutmasınlar ki, kendilerinden daha milli ve kendilerinden daha yerli olanlar vardır.


Yine şu anda, Milli Görüş ekolünden geldiği halde, kendilerinin bu noktaya gelmesinde bu ekolün hiçbir katkısının olmadığını söyleyenlere daha doğrusu reddi miras yapan insanlara da, şunu demek isterim ki, edep yahu.


Bir garip durumda, 28 Şubat sürecinde muhterem Erbakan Hocamıza dil uzatan, O’nu aşağılayan, O’nun görüşlerini hor ve hakir gören ve O’nu ve O’nun değerlerine her türlü saygısızlığı bir görev aşkı ile yapanların, bugün Erbakan’ı anma gece ve toplantısına katılıp neredeyse Milli Görüş gömleğini giyecekmiş gibi toplumu manipüle etmeye çalışmaları. Erbakan Hocamın tabiri ile sizi …………. … 


Sonuç olarak şöyle demek istiyorum, 28 Şubat Dönemini yaşamış bütün kardeşlerimin, gelinen noktayı iyi analiz edip, o çerçevede süreci değerlendirmelerini istirham ederim.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (