Şam Tatlısını Şam’da Yemek Dileği İle
7 Yıl önce Turizm operatörlüğü yapıyor, sık sık Suriye’ye de gidiyorduk.
Şam’da son büyük Osmanlı eseri 2. Abdülhamit tarafından yaptırılan Hamidiye çarşısını, İlk Türk hava şehitlerini, Emeviye Camii’ni ve içerisinde bulunan Hz. Yahya Peygamberin Türbesini, Hz. Hüseyin’in Kesik Başının defnedildiği mezarını, Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1554 te Mimar Sinan a yaptırdığı ve Mimar Sinan’ın “Kalfalık eserim” dediği Süleymaniye Külliyesini, Külliye’nin hemen yan tarafında bulunan Sultan Vahdettin’in mezarını, Selahaddin Eyyubi’nin Türbesini, Hz. Ali nin kızı ve Hz. Hüseyin in şehid edilirken yanında bulunan ve esir alınan Hz. Zeynep’in türbesini, Yine bir Osmanlı eseri Tren İstasyonu’nu, Aşevi olarak ta kullanılan Muhyiddin İbn Aarabi’nin Türbesi’ni, ziyaret eder Akşam üstü Şam ı hem gece hem gündüz bütünüyle avucunuzun içindeymişcesine görebidiğimiz Kasyon tepesine çıkar kuşbakışı Şam’ı ve tepenin yamacına kurulmuş Türkmen Mahallesini İzlerdik.
Pegamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) 12 yaşında iken amcası Ebu Talip le Şam’a Ticaret için giderken uğradığı, Burada yaşayan Bahira adındaki bir rahip, Hz.Muhammed (s.a.v.) in peygamberlik nişaneleri taşıdığını amcasına anlattığı, Burada bulunan ve Rahip Bahira nın Hz.Muhammed (s.a.v) in peygamber olacağını keşfettiği Manastır’ında içinde bulunduğu antik kenti gezerdik.
Halep’e doğru yol alırken, Hz. İsa’nın çocukluğunun geçtiği, Dünya’da sadece burada ve hala devam eden Hz. İsa’nın dili Aramice’nin konuşulduğu Malula şehrine uğruyoruz. Burada yaklaşık 20 civarında kilise bulunurken sadece 4 tace Cami’nin olduğu bilgisi veriliyor bize…
Oradan Hama şehrine geçip Yunus Emre’nin “Benim adım dertli dolap, suyum akar yalap yalap” dizelerini yazdığı söylenen tarihi su değirmenlerini görür ardından Humus’a geçer orada Hz. Halit bin Velid’in türbesi, Halid bin Velid’in oğlu Abdurrahman’ın kabri, Hz. Ömer’in oğlu Übeydullah’ın makamı’nı ziyaret edip Halep’e doğru yol alırken, Halep’e 50 kilometre kala Marra köyüne uğrayıp İslamın 5. Halifesi olarak ta bilinen Emeviler döneminin 8. Halifesi Hz. Ömer’in torunu Ömer bin Abdülaziz’in Türbesini ziyaret ederdik. O Ömer bin Abdülaziz ki; Halifeliği döneminde Müslümanlar arasında zekat verecek kimsenin kalmadığı, toplanan zekatların bir deveye yüklenip ihtiyaç sahipleri alsın diye gece karanlıkta sokaklara salınır sabah devenin sırtından hiçbir şeyin eksilmediği bir dönemin halifesi…
Ardından Halep’e gelir Osmanlı zamanında yaptırılan ve hastaların su sesi ile tedavi edildiği Akıl hastanesini de gezdikten sonra, tarihi binaların arasından Emevi Camii’ni ziyaret edip namazımızı kıldıktan sonra, Abdulhamid Han’ın yaptırdığı toplam 18 km. uzunluğundaki tarihi Halep Kapalı Çarşısına geçiyor uzun uzun geziyor, tabiri caizse ayağımıza kara sular iniyordu…
Bu yorgunluğu en iyi gidermenin yolu ise yapımı Milattan önce üç bin yıllarına dayanan Halep kalesinin karşısında bulunan çay bahçelerinde, garsonların cep telefonlarında İbrahim Tatlıses türküleri eşliğinde yudumlanan çay ile oluyordu.
Ülkemize dönerken yol boyundaki tatlıcıya uğrar işyeri sahibinin ikram ettiği Meşhur Şam tatlısı ile nerede ise karınlarımızı doyurduktan sonra birkaç kilo da evimize ve dostlarımıza alırdık…
Defalarca gittiğim Suriye’de hiçbir sorunla karşılaşmamıştım. Hatta Halep’te ailecek görüştüğümüz dostlarımız vardı. Şimdi bakıyoruz da ne Şam kalmış ne Halep… Her taraf acı her taraf işkence Suriye’nin eski halinden eser kalmamış durumda. Bu arada Halep’te Şam tatlısı yapan ustayı Konya’da buldum. Dükkan açmış buraya, oradan aldığımız tatlının aynısını yapıyor fakat inanın O tadı vermiyor O duyguyu yaşatmıyor insana. Derler ya hani “Taş yerinde ağırdır” diye…
İnşallah en kısa zamanda Şam tatlısını Şam’da yemek dileği ile Allah yar ve yardımcımız olsun…