Bu ülkede muhalifler, dövülmek, hakaret edilmek ve hapsedilmek için mi varlar? İktidarın hoşuna gitmeyen bir söz ve davranışı dillendiren ülkenin gazetecisi, yazarı, sanatçısı, sıradan yurttaşı ve de siyasetçisi hep arkasını kollayarak mı yaşayacak.
Herkesin sizinle aynı yağmurda ıslanıp aynı şarkıyı dillendirmesi mi gerekiyor? Kendisini bu ülkenin sahibi gibi görüp milletin kendilerine verdiği yetkiyi şahsi ikballeri için Piar çalışmasına konu eden bürokrat ve siyasetçileri uyarıyoruz. Devlet ciddiyetinin ve liyakatinin gereğini yapın ve hukuktan ayrılmayın. Milletimize ve özellikle muhalif vatandaşlara karşı kullandığınız sokak kabadayısı ve mafyavari üslubu biran önce terk edin. Bu üslubun sokak serserisi grup ve kişilere cesaret verdiğini görmüyor musunuz?
Bu yüzden değil mi ki ABB Sn. Mansur Yavaş’dan istekte bulunan bir kadın hemşireyi tehdit edebiliyorlar. Bazı kadın sanatçılarımızı, gazetecilerimizi siyasetçileri taciz edip cariyeleri yapacaklarını bile dile getirmiyorlar mı?
Muhalif ya da farklı fikri olan herkesin gözünü korkutup susturmak bir hükümet politikası mı oldu? Ülkemizin dünya basın endeksi sıralamasında 180 ülke içinde 154'üncü sırada yer almasında suçlu sadece sokak serserileri mi?
Söylemleriyle bunlara cesaret veren hükümet yetkililerinin hiç mi suçu yok? Bu son süreçte saldırıya uğrayan gazeteciler Sabahattin Önkibar, Yavuz Selim Demirağ, Ahmet Takan, Murat İde, Mehmet Ali Kayacı, Ömer Faruk Karabulut, Coşkun Sağlamdin, İrfan Değirmenci, İdris Özyol, Ergin Çevik, Hakan Denizli, Ulvi Tanrıverdi ve ismini sayamadığımız onlarca gazetecinin ortak özellikleri işlerini yapmak ve bunu yaparken de halkımızı doğru bilgilendirmek istemeleridir. İktidar gerçeklerden niye bu kadar çekiniyor?
Ülkenin gazetecilerini saldırıyla hapisle ve işsizlikle gözlerini korkutmaya, onları sindirmeye çalışan koalisyon iktidarının, devlet adabına ve hukuka uygun olmayan söylemlerinden cesaret alan kişi ve grupların son kurbanı Hatay Mv. Barış Atay oldu maalesef. Fikirlerine iştirak edip etmememiz bir tarafa halkın oyları ile seçilmiş bir siyasetçiye yapılan bu saldırı başta tüm siyasetçilerin kınaması gereken bir vakadır. Bu ülkede seçilmiş siyasetçiler bile fikrini söyleyemeyecekse ve saldırıya uğrayacaksa sıradan vatandaş ne yapacak?
Koalisyon iktidarı, terör gibi vatana ihanet gibi toplumun hassas olduğu konuları muhalif gördüğü siyasetçi, gazeteci, sanatçı, aydın vs. kişilerle özdeşleştirip yaptığı hukuksuz uygulamaların üstünü örtmekten biran önce vazgeçmelidir. Hukuka ve adalete dönmelidir.
Bir gün ayarını bozdukları bu adalet kantarında kendilerinin de tartılacağı-(hiç istemeyiz, kimse suç işlemesin ve de adalet tartmasın) bir dönem gelir ve o zaman bu milletten kendileri için ses çıkarmalarını isteyecek yüzleri olmayabilir.