Önceki akşam evde otururken espiri olsun diye ve aşırı siyasi fanatik takipçilerimin de nabzını ölçmek için sosyal medyada bir paylaşım yapmak istedim. Birçok yorum aldım öyle ki bazen hakarete varan yorumlar yapıldı ve kaldırmak zorunda kaldım. İnanın bu paylaşımı yaparken hiçbir art niyetim yoktu. Öyle ki ismim hiçbir yerde geçmese de, Ak Parti’nin kuruluşunda ve 2002 seçimlerinde hiçbir maddi beklentim olmadan sırf Allah’ın rızasını kazanmak için Benzini bile çebimden koyarak kilometrelerce yol yaptım. O günlerde ortalıkta olmayanlar rant ortaya çıkınca bizden daha fazla Ak Partili oldular. Olsun gözümüz yok çünkü Rızkı ancak Yaradan’ın verdiğine inancımız sonsuz…
Bu yaşıma kadar hiçbir siyasi partiye aşırı fanatikliğim olmamıştır, çünkü bana göre aşırı fanatiklik, yapılan yanlışlara karşı gözünüzün kapanması demektir ve eğer ki hata yapılıyorsa bunu doğru olarak kabul etmektir ki İnsanoğlu beşerdir ve hata yapabilir…
Beş Mayıs 2016 tarihinde Seçilmiş bir Başbakan, Sayın Prf. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun istifa ettirilmesi ile gönlümüz kırılsa asla sol bir zihniyetin yanında yer almadım ve almam da…
Bir önceki gün sosyal medyada yaptığım espirili paylaşımın ardından kendisini çok sevdiğim ve saygı duyduğum bir dostumdan hoşuma giden ve adeta düşüncelerimi okuyan bir yazı geldi. Kendisinden paylaşmak için müsaade istedim ve isminin bende saklı kalacağı Dostumun yazısını sizlerle paylaşıyorum…
İLAHİ ADALET
Sayın Binali Yıldırım İstanbul Büyükşehir Belediyesinde İDO Genel Müdürlüğü ve ardından 2002 yılından itibaren uzun yıllar Ak Parti hükümetlerinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı görevinde bulundu.
Kamuoyu kendisini başarılı bir genel müdür ve bakan olarak tanıdı. O kadar başarılıydı ki kamu görevi yaptığı sırada, aynı iş alanında kendi özel işlerini de eş zamanlı olarak yürütebiliyordu. Bu sayede çocuklarıyla birlikte sayısız şirket ve geminin sahibi oldu...
Teknokrat ve iş adamı kimliğiyle elde ettiği başarıların aynısını maalesef girdiği seçimlerde gösteremedi. Öyle ki kendisinin tek başına tartıya çıktığı seçimlerden hiçbirisini kazanamadı. İzmir de kaybetti, Erzincan’da...
Seçim kaybetti ama her ne hikmetse siyasette ve ticarette hep kazandı. Kamu görevlerinde hep kazandı, hep kazandırdı...
Üç dönem kuralından sebep 7 Haziran seçimlerinde milletvekili olamayınca, 1 Kasım 2015 seçimlerinden hemen önce Ak Partinin başına geçip önce genel başkan sonra Başbakan olmak istedi. Ama küçük bir sorun vardı Binali Yıldırım seçim kazanamıyordu. Biraz daha sabredilmeliydi..
Önce Seçim halkın teveccüh ettiği birine kazandırılmalıydı. Nitekim Sayın Ahmet Davutoğlu 5 ay da Türkiye’yi ikinci kez karış karış gezerek Ak partiyi siyasi tarihinde görüp görebileceği en büyük oy oranı olan %49,5 alarak 1. Parti yaptı.
Sayın Davutoğlu Başbakan oldu kolları sıvayarak kısa süre içerisinde ekonomide, adalette, dış politikada vs. ciddi başarılar elde etti.
Fakat kifayetsiz muhterisler boş durmadılar. Halkın teveccühüne mazhar olmuş, büyük bir oy oranıyla seçim kazanan kişiler hükümetten uzaklaştırılmalı onların yerine de ömrü hayatında hiç seçim kazanamayan kişiler Başbakan olmalıydı.
Ak parti içerisinde bunu başarmak için her gün yeni kumpaslar kuruldu iftiralar havada uçuştu..
Sonrası malum seçim kazanamayan, atanmış Başbakan..
Türkiye artık devlet görevini yaparken başarıyla kendi özel işlerini de yürüten-büyüten siyasetçilerin elindeydi. Sonuç Türkiye kısa sürede iflasın eşiğine geldi.
24 Haziran 2018 seçimlerine giderken, Binali yıldırım Berat Albayrak’ın sekreterliğini yürüten grup başkan vekiline grup içinde bir çalışma yapmasını istedi: Davutoğlu’na yakın milletvekillerinin listesini.
Bu sekreter Grup başkan vekili kendince güya Davutoğlu’na selam vermiş kim varsa bu listeye yazarak Binali Yıldırım ve Berat Albayrak’a teslim etti.
Binali Yıldırım milletvekili tespit komisyonunda bu listeyi Recep Tayyip Erdoğan’a vererek ve milletvekili listelerine aldırmayarak birçok değerli ismi Ak Partiden tasfiye ettirdi.
24 Haziran seçimlerinden sonra, seçim kazanamayan ama iş hayatında kazanan ve kazandıran Binali Yıldırım bu sefer TBMM Başkanı olarak atandı. Ancak burada ki sefası kısa süreli olacaktı.
31 Mart yerel seçimlerinde, istemediği hâlde gönülsüz bir şekilde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday yapıldı. Fakat küçük bir sorun vardı. Seçimin kazanılması gerekiyordu. Seçim kazanmak gibi bir dert olmasa hayat Binali Yıldırım için çok güzeldi.
31 Mart günü geldi çattı, sandıklar açıldı. Anadolu Ajansına göre seçimi Binali Yıldırım kazanmıştı. Binali Yıldırım talimatla kürsüye çıktı, seçimi kazandım diyerek hiçbir soru almadan kürsüden indi. İlerleyen saatlerde makus talih bir kez daha yakasına yapıştı ve acı gerçek ortaya çıktı. Binali Yıldırım her zaman ki gibi seçimi kaybetmişti.
Daha önce kul hakkı yiyip, Sayın Ahmet Davutoğlu’nun alın teri ve helal kazancını gasp edip atama Başbakan olmuştu. İlahi Adalet bu ya, bazen hesabın bir kısmı dünyadayken kesilir. Her halde şuan da hiç kimse Binali Yıldırım’ın yerinde olmak istemezdi. Birde bu işin ahiret kısmı var tabi. ..
Bilinen bir şey var ki kifayetsiz muhterisler hiçbir zaman vazgeçmezler. Şimdi ki beklentileri Ekrem İmamoğlu’nun görevden alınıp kayyum olarak Binali Yıldırım’ın atanması..
Sağlıcakla kalın…