( (
Selçuk Özdağ
Köşe Yazarı
Selçuk Özdağ
 

Türkiye Bu Şekilde Yönetilemez

Düzelecek dedikçe bozuluyor, bitti dedikçe daha derinleşiyor, ekonomiden bahsediyorum. Ne diyorlarsa tersi oluyor. Bitti dediler bitmedi, döviz düşecek dediler yükseldi, terör bitecek dediler arttı. Daha dün Van şehitlerini yolcu ettik. Her şey sütliman olacak dediler, her şey tersine döndü, kimse yarının ne olacağını tahmin edemiyor. Bol bol laf üretiliyor ama sonuç yok. Çünkü ellerinde ülke sorunlarına çare olacak bir reçete yok. Demokrasiden uzaklaştıkça ülke sorunlarını çözmekte de uzaklaştılar.   Hala da niye böyle oldu sorusunu sormuyorlar, eleştirilere kulak asmıyorlar, boğazına kadar ideolojiye batmış olmanın güvensizliği ile her öneriye şüphe ile bakıyorlar. Halbuki muhalefet çok yol gösterici telkinlerde bulundu. Arapların işine burnunuzu sokmayın dedi, yabancı sermayeyi toprağa yatırmayın dedi, Şehir hastanelerini, yol ve köprüleri kendiniz yapın dedi, hiç birini dinlemediler. Çünkü kibir basiretlerini bağlamış, alkışlar vicdanlarını, akıllarını körleştirmişti. İlk bir kaç yıl iyi giden işlere bakarak bunu kendilerinden kaynaklı sandılar. Oysa yaptıkları şey basitti; dışarıdan gelen para üzerinden hovardalık yaptılar, ulu orta harcadılar, üretime değil, inşaata yatırım yaptılar. Bir gün bu paranın geri gideceğini düşünmediler.  Gidince de faiz lobisi, üst akıl, haçlı zihniyeti gibi yalanlara sığındılar.   Bu ülke aslında yıllardır yalan siyasetiyle yönetiliyor. Şu olacak, bu olacak, bitti, bitiyor, tünelin ucu göründü, dövize tavır koyduk ABD panikte, Almanya'yı Hollanda'yı bitirdik, dünya bizden sorulur, ÖTV zammı ile Avrupa'da otomotiv sektörünü bitirdik, daha neler eler. Sanki ÖTV zammı bu ülkenin vatandaşları tarafından ödenmiyor da Almanlar, İngilizler veya Fransızlar tarafından ödeniyor. Bazı kıt akıllılar da bu propagandalara inanıp avazı çıktığı kadar yaşa, varol diye bağırıp duruyor.   Açık söyleyeyim, bu kafa ile hiç bir şey düzelmez, ekonomide öyle delikler açtılar ki bunu düzeltmek on yıllar alır. Şehir Hastaneleri bir kara delik, 2040 yılına kadar tıpış tıpış ödemeye devam edeceğiz. Müşteri garantili köprü ve yollar kara delik, onlarca yıl deli Dumrul vergisi gibi ödemeye devam edeceğiz. Saray'ın ihtiyaçları, davet usulü ihaleler, israf, kötü yönetim, liyakatsiz bürokrasi, bunlar da kara delik. Bunları düzeltmek için yıllar, yıllar gerekir. Devlet çarkı tamamen bozuldu, eğitimci hukuk alanında, hukukçu güvenlik ve savunma alanında, ilahiyatçı sağlık veya diğer alanlarda çalışıyor. Görevler, makamlar layık olana değil, ulufe gibi iktidara bağlı olana dağıtılıyor. Devlet ele geçirilecek bir mekanizme gibi görüldüğü için her türlü muhalefet şahsi mülklerine bir tecavüz gibi tepki görüyor. Bu kadar yanlış varken bu ülkenin hangi problemi nasıl çözülecek.   Türkiye'nin şiddetle yeni bir siyasete ve yeni bir kadroya ihtiyacı var. Önce devlet ve adalet çarkı düzeltilmeli. Kimse yarınından korkmayacak hale getirilmeli. Sonra bu peşkeş ekonomisi masaya yatırılarak Türkiye bu derin krizden kurtarılmalı. Böyle giderse ödeyeceğimiz maliyet kaldırabileceğimizden daha yüksek ve daha taşınamaz hale gelebilir. Bundan sonra siyaset demokratlarla otokratlar, yalanla hakikat, düzenle kuralsızlık, hukuksuzlukla adalet arasında olacaktır.
Ekleme Tarihi: 15 Eylül 2020 - Salı
Selçuk Özdağ

Türkiye Bu Şekilde Yönetilemez

Düzelecek dedikçe bozuluyor, bitti dedikçe daha derinleşiyor, ekonomiden bahsediyorum. Ne diyorlarsa tersi oluyor. Bitti dediler bitmedi, döviz düşecek dediler yükseldi, terör bitecek dediler arttı. Daha dün Van şehitlerini yolcu ettik. Her şey sütliman olacak dediler, her şey tersine döndü, kimse yarının ne olacağını tahmin edemiyor. Bol bol laf üretiliyor ama sonuç yok. Çünkü ellerinde ülke sorunlarına çare olacak bir reçete yok. Demokrasiden uzaklaştıkça ülke sorunlarını çözmekte de uzaklaştılar.

 

Hala da niye böyle oldu sorusunu sormuyorlar, eleştirilere kulak asmıyorlar, boğazına kadar ideolojiye batmış olmanın güvensizliği ile her öneriye şüphe ile bakıyorlar. Halbuki muhalefet çok yol gösterici telkinlerde bulundu. Arapların işine burnunuzu sokmayın dedi, yabancı sermayeyi toprağa yatırmayın dedi, Şehir hastanelerini, yol ve köprüleri kendiniz yapın dedi, hiç birini dinlemediler. Çünkü kibir basiretlerini bağlamış, alkışlar vicdanlarını, akıllarını körleştirmişti. İlk bir kaç yıl iyi giden işlere bakarak bunu kendilerinden kaynaklı sandılar. Oysa yaptıkları şey basitti; dışarıdan gelen para üzerinden hovardalık yaptılar, ulu orta harcadılar, üretime değil, inşaata yatırım yaptılar. Bir gün bu paranın geri gideceğini düşünmediler.  Gidince de faiz lobisi, üst akıl, haçlı zihniyeti gibi yalanlara sığındılar.

 

Bu ülke aslında yıllardır yalan siyasetiyle yönetiliyor. Şu olacak, bu olacak, bitti, bitiyor, tünelin ucu göründü, dövize tavır koyduk ABD panikte, Almanya'yı Hollanda'yı bitirdik, dünya bizden sorulur, ÖTV zammı ile Avrupa'da otomotiv sektörünü bitirdik, daha neler eler. Sanki ÖTV zammı bu ülkenin vatandaşları tarafından ödenmiyor da Almanlar, İngilizler veya Fransızlar tarafından ödeniyor. Bazı kıt akıllılar da bu propagandalara inanıp avazı çıktığı kadar yaşa, varol diye bağırıp duruyor.

 

Açık söyleyeyim, bu kafa ile hiç bir şey düzelmez, ekonomide öyle delikler açtılar ki bunu düzeltmek on yıllar alır. Şehir Hastaneleri bir kara delik, 2040 yılına kadar tıpış tıpış ödemeye devam edeceğiz. Müşteri garantili köprü ve yollar kara delik, onlarca yıl deli Dumrul vergisi gibi ödemeye devam edeceğiz. Saray'ın ihtiyaçları, davet usulü ihaleler, israf, kötü yönetim, liyakatsiz bürokrasi, bunlar da kara delik. Bunları düzeltmek için yıllar, yıllar gerekir. Devlet çarkı tamamen bozuldu, eğitimci hukuk alanında, hukukçu güvenlik ve savunma alanında, ilahiyatçı sağlık veya diğer alanlarda çalışıyor. Görevler, makamlar layık olana değil, ulufe gibi iktidara bağlı olana dağıtılıyor. Devlet ele geçirilecek bir mekanizme gibi görüldüğü için her türlü muhalefet şahsi mülklerine bir tecavüz gibi tepki görüyor. Bu kadar yanlış varken bu ülkenin hangi problemi nasıl çözülecek.

 

Türkiye'nin şiddetle yeni bir siyasete ve yeni bir kadroya ihtiyacı var. Önce devlet ve adalet çarkı düzeltilmeli. Kimse yarınından korkmayacak hale getirilmeli. Sonra bu peşkeş ekonomisi masaya yatırılarak Türkiye bu derin krizden kurtarılmalı. Böyle giderse ödeyeceğimiz maliyet kaldırabileceğimizden daha yüksek ve daha taşınamaz hale gelebilir. Bundan sonra siyaset demokratlarla otokratlar, yalanla hakikat, düzenle kuralsızlık, hukuksuzlukla adalet arasında olacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (