Vatandaş ekonomik krizden boğuluyor, iktidar yeni anayasa, uzaya gitme hikayeleri anlatıyor. Vatandaşın dikkati kendi gerçekliğinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bunların hepsi laf salatası. Vatandaş açım, işsizim diye bağırırken, oturup tek adamın yetkilerini artırmak için anayasa yapacağız, öyle mi?
Bu aslında vatandaşın feryatlarına kayıtsız kalmaktır. Merhameti, vicdanı unutmaktır.
Dün mağdur edebiyatı yapanlar bugün vatandaşı aşağılıyor. Farklı düşünenleri horluyor. En güçlü oldukları dönem aklına anayasa gelmeyenler bugün meclis çoğunluğunu kaybetmelerine rağmen anayasa edebiyatı yapıyor.
Üstelik her gün her dakika partili başkanlık sisteminden şikayetlere rağmen liderin yetkilerini daha da artıralım deniliyor. Bundan sonrası artık (haşa) yarı tanrılık istemektir.
Demokratlık en çok gitme zamanı geldiğinde belli olur, ancak gitmeyi bilenler demokrattır. Gerisi yalanın demokratlığıdır.
Şunu hala anlamayanlar var, bir ülkede adalet yok olur, demokrasi rafa kaldırılırsa o ülkede ne huzur kalır ne sükun, her şey geriye gider. Krizler peş peşe gelir. Korku hayatın parçası haline gelir. Korkular üzerinden siyaset yapılır, her taraf sanal düşmanlarla doldurulur, ne kadar çok düşman gösterilir ve toplum inandırılırsa o kadar baskı meşrulaşmış olur.
Her gösterinin, her grevin, her barışçı eylemin düşmanca karşılanması, örgütlerle ilişkilendirilmesi bundandır. Baskı düzenleri, konuşamayan toplumların düzenidir. Halk konuşamaz çünkü konuşturulmazlar, söyletmen vurun psikoloji demirden bir sopa gibi konuşanın başına iner.
Temel meselemiz ekonomik krizdir, hayat pahalılığıdır, bazıları saraylarda saltanat sürerken diğer bazılarının sefalet içinde olmasıdır, baskı ve dayatmanın siyaset haline getirilmesidir. Ülkenin giderek yönetilemez olmasıdır.
Bunlara çare bulunmadığı takdirde giderek daha büyük bedeller ödemek kaçınılmaz hale gelecektir. Bugün anayasa diyerek gündem saptıranlar daha dün anayasayı tanımadıklarını göstermediler mi? AİHM kararlarına uymak aynı zamanda -uluslararası antlaşmaların kanun hükmünde olduğunu söyleyen- anayasanın 90. maddesinin bir gereğidir. AİHM kararları uygulanıyor mu? Kavala davasında, Berberoğlu ile ilgili kararlarda yargı ve iktidarın takındığı tavrı hatırlamayan var mı? Hem anayasayı uygulama, hem de ülkenin yeni anayasaya ihtiyacı var diye lafazanlık yap. Anayasalardan kanunlardan daha önemli olan uygulayıcılardır. Uygulamadıktan sonra anayasa yapsanız ne olur, yapmazsanız ne olur?
Cumhuriyet kurulduğundan beri birçok iktidar geldi, geçti. AKP ve Saray iktidarı da geçecek. Ama hiç bir iktidar, iktidarda bu kadar kalmayı hayat memat meselesi haline getirmedi. Kurulmakta olan yeni partilerin arkasında bile muhalefeti çözme amacı var. Açıkça operasyon yapılıyor. Siyasi kulislerde öyle iddialar konuşuluyor ki, ancak magazin gazetelerine haber olur. Siyasette her dönem satılık insanlar vardır ama bazı dönemler satılan sadece kendini satmakla kalmaz, bir milletin hayallerini umutlarını da satar. Günü geldiğinde bunların da yazılacağına şüphe yok.
İktidarın artık uzaydan, gökten inip vatandaşın dertlerine eğilmesi gerekir. Muhalefet de vatandaş da aldana aldana aldanmamayı öğrendi.Bırakın uzayı artık vatandaşa cennet bile vaat etseniz yine de kaybedeceksiniz. Çünkü vatandaş cenneti sadece kendinize, cehennemi de kendisine ayırdığınızı gördü.