15 Temmuz darbesi hemen o gün halkın eşsiz direnci ve sağduyusu ile bitti. Vatandaş sokağa demokrasiyi korumak, iradesini yok sayanlara karşı direnmek için çıktı.
O günün resimlerine bakarsanız bu gerçeği görürsünüz. Sosyal demokratı, Ülkücüsü, AKP'lisi, CHP'lisi ile herkes sokaktaydı.Neticede demokrasi kazandı darbeciler kaybetti.
İşte asıl soru budur, gerçekten halk kazandı mı?
15 Temmuz'dan itibaren planlı olarak halkın sahip çıktığı demokrasiden uzaklaşıldı. Her türlü hukuksuzluk 15 Temmuz bahane edilerek meşrulaştırıldı. OHAL,olağan hale getirildi. Ülkeyi sopa ile yönetmek için FETÖ tehdidinden yararlanıldı.
Darbe psikolojisinin devam ettiği başlarda bu uygulamaların bazılarına toleransla yaklaşmak mümkündür. Ama aradan bu kadar sene geçtikten sonra FETÖ tehdidi var diyerek toplumu baskı altına almak darbe ile mücadele değil, ülkeyi felakete sürüklemektir.
CB Erdoğan mecliste yaptığı konuşmada, aldatılmaktan bahsediyor. Din istismarına bir daha fırsat vermeyeceğiz diyor.
Devlet adamının aldanmaması için onlarca mekanizma ihdas edilmiştir. MİT, Genel Kurmay, jandarma, Emniyet bunlardan bazıları. Üstelik bu yapının görünmeyen yüzüne ışık tutan sayısız yazı yayınlandı. Yani devleti yönetenlerin kandırılmamaları için er türlü tedbir alınmıştı. Aslında kimse kandırılmadı, önce işbirliğinde partisel çıkar olduğu düşünüldü, işbirliği edildi. Ortaya darbe gibi korkunç bir kalkışma çıkınca da aldatıldım denilerek sorumluluktan kaçıldı.
Geldiğimiz nokta ortada, FETÖ kullanılarak Türkiye giderek baskıcı, demokrasi dışı bir yönetime doğru evriliyor. 15 Temmuz demokrasiye sahip çıkışın sembolü olacağına,demokrasiden savruluşun sembolü haline geliyor.
Günümüzde darbeler sadece silahlı güçlerle, askerlerle yapılmıyor.Demokrasinin imkanları kullanılarak, aşırı güç temerküzüne gidilerek de darbe yapılabiliyor. İktidarı halktan alıp bir kişinin uhdesine vermek, onu yargıdan bağışık hale getirmek de darbedir. Darbe, iktidarı halktan alıp bir grubun eline vermek olduğuna göre, milli iradeyi kişi iradesinin esiri haline getiren her teşebbüs darbedir.
Bizim kuşak çok büyük olaylara tanık oldu. Darbeler, muhtıralar, askeri yönetimler yaşadık. 12 Eylül öncesi bir çoğumuz devletin elimizden kayıp gittiği vehmine kapıldık. Bizi sokağa çeken de bu duyguydu. 12 Eylül'ün üzerinden kırk yıldan fazla zaman geçti, emin olun bugün devlet adına 12 Eylül'ün kavgalı döneminden daha endişeliyim. Devlet bugün 12 Eylül öncesinden daha büyük tehdit altında.Hukuk yok edildi. Bazıları için yargı işlemez hale getirildi. Peker günlerdir karanlıkta kalmış olaylara ışık tutuyor.Çok vahim iddialarda bulunuyor. Üzerine alınan tek bir kişi yok. 70'li yılların İçişleri bakanı H.F.Güneş'in adı bir bayanla çıkınca aynı gün istifa etmişti. Bugün en ağır iddialar bile muhatabı olanları ırgalamıyor. 12 Eylül döneminde bile siyasetçilerin bir ölçüsü, bir ayarı vardı, bugün yok. En ağır suçlar bile kimseyi makamından etmeye yetmiyor.
15 Temmuz ihaneti ülkeyi bu noktaya getirdi. FETÖ bu ülkeye ihanet etti. Lakin,ihaneti durdurmak, demokrasiyi güçlendirmekle görevli olanlar ise onu istismar ederek ajandalarındaki Türkiye'yi gerçekleştirmeye çalışıyorlar.15 Temmuz istismar edile edile anlamsızlaştırıldı. Her şeyi kirlettikleri gibi vatandaşın 15 Temmuz destanını da kirlettiler.