CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın konuğu oldu. Öyle heyecanlı ve hızlı konuştu ki ne kadar dolu olduğunu farketmemek imkansızdı.
Konuşurken ekonomi adına altın değerinde açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin içinde bulunduğu çıkmazı çok güzel ve halkın anlayacağı dilde özetledi.
TÜRKİYE HER SAATTE 20 MİLYON TL FAİZ ÖDÜYOR
Önemli söylemleri arasında “Türkiye’nin her saatte 20 milyon TL faiz ödediği” oldu. Türkiye’nin her yıl 190 milyar TL vergi topladığını ve 190 milyar TL faiz ödediğini belirtti. Bunun iktidarın18 yılı ile hesaplanırsa içinden çıkılmaz bir hal aldığını anlattı. ilkokuldaki havuz problemleri gibi bir durumda olduğu belirtti. Yani havuz bir yandan doluyor, öbür yandan boşalıyor ve giren suyun kimseye faydası dokunmuyor. Açık büyüdükçe büyüyor.
DEVLET BABA YOK
Devletin “baba”lık vasfını kaybettiğini anlatan Kesici, “Eskiden Devet Planlama Teşkilatı, Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu ve Parlamento vardı. Bugün ise hiçbiri yok. Durumun tarifini sorarsanız bunların hepsi sıfır durumdadır” dedi.
Türkiye’nin parlamenter demokrasiye ihtiyacı olduğunu belirten İlhan Kesici, gelecek için umutsuz olmadığını belirterek “Türkiye’nin iç dinamikleri güçlüdür. Ama yönetimde partizan olmayan kadrolara ihtilaç vardır. Türkiye’nin asıl kadroları partili olmayan kadrolardır” şeklinde konuştu.
HÜKÜMDAR GÖZ YUMMAZSA…
“Devlet aklı”nın herşeye kadir olduğunu anlatan Kesici, İranlı yazar Sadi Şirazi’nin “Hükümdara…” adlı kitabından aldığı şu sözle devletin isterse herşeyin önünü kesebilecek güçte olduğunu “Hükümdar göz yummazsa, eşkiya kervan basamaz” şeklinde örnek verdi.
TÜRK ÇİFTÇİSİNE DESTEK VERİLMELİ
Türkiye’de çiftçinin toprağa küstüğünü, besicinin hayvanı sevmez olduğunu belirten Kesici, Bulgaristan’dan saman, Yunanistan’dan pamuk ithal eden Türkiye’nin bereketli topraklarını, vadilerini kullanmamasını “yazık” olarak değerlendirdi.
Bu ülkelerin AB’den Türkiye’nin 10 katı tarımsal destek aldığını anlatan Kesici, “Dağlık Bulgaristan ve Yunanistan çiftçisine Türkiye ithalat ile destek veriyor. Bu ülkelere yapacağı ithalat desteğini Türk çiftçisine verse Türkiye’nin tarım sorunu çözülür” dedi.
NITELIKLI INSANLARı KULLANAMıYORUZ
Türkiye’nin en büyük sorununun “nitelikli”, “liyakat” sahibi karoların önünü açmamak olduğunu sözlerine ekleyen Kesici “Türkiye’nin en değirli insan kaynakları gençler. Çok önemli okullardan mezun olanlar ve işsizler. Torpil ve adam kayırmanın eğitimli insanın ve yeteneğin önüne geçmemesi gerekir. Nitelikli insanları kullanamıyoruz” şeklinde konuştu.
“Devlet Baba” olmanın örneği olarak Almanya Başbakanı Merkel’in bir kişi çalıştıran esnafa 10 bin euro, daha fazla çalıştıranı 14 bin euro planını devreye soktuğunu hatırlatarak “İşte devlet baba böyle olur”dedi.
Devlet, yalanla, dolanla değil, halkına verdiği birlik, beraberlik ve en kötü gününde yanında olduğunu göstermekle övünmelidir.
ORHUN YAZITLARINDA “DEVLET BABA”
İlhan Kesici, Moğolistan sınırları içinde Orhun Nehri yatağına 700’lü yıllarda dikilen Orhun anıtlarında yazılı olan sözlerin “Devletin devlet, milletin de millet olduğunu belirten” ve “Devlet Baba”ya en güzel örnek olduğunu söyledi.
Bilge Kağan yazıtında döneme ait tarihî hadiseler, bağımsızlık için çekilen sıkıntılar, verilen mücadeleler ve elde edilen başarıların anlatıldığını söyleyen İlhan Kesici, “Devlet Baba kavramının Türklerin tarihi başarılarında ne kadar önemli olduğunu ve devletin devlet, milletin de millet olduğunu Bilge Kağan yazıtlarındaki şu sözler çok açık özetliyor” dedi.
Kesici, Bilge Kağan yazıtlarından şu sözleri örnek verdi:
"Bu kadar cehd edip (çalışıp) müttehit (birlik olan) milleti ateş, su (yani vahdetsiz) kılmadım. Ben kendim hakan olduğumda etraftaki yerlere varmış olan kavim ölü ve bitik bir halde yayan ve çıplak olarak geri geldi.
Kavmi yükselteyim diye yukarı (kuzey) Oğuz kavmine karşı, ileri (doğu) Kıtan, Tatabı kavimlerine karşı, beri (güney) Çinlilere karşı büyük ordu (ile) on iki (defa) sefer ettim, muharebe ettim.
Ondan sonra Tanrı buyurduğu ve talim olduğu için kısmetim olduğu için ölecek olan milleti diriltip doğrulttum, çıplak kavmi elbiseli, fakir kavmi zengin kıldım, az kavmi çok kıldım.
Gayrı (başka) ülkelerden, gayrı (başka) hakanlardan daha iyi kıldım. Dört taraftaki kavmi hep muti kıldım. Düşmansız kıldım. (Bunlar) hep bana itaat etti…"
İşte Bilge Kağan yazıtlarından çıkarılacak ders “Devletin devlet olma” halidir. Ülke yönetimine veya topluma hizmet için bazı kuruluşların başına gelenlerin asli görevleri gelenlerin “ölecek olan milleti diriltip doğrultması, çıplak halka elbise giydirmesi, fakir halkı zengin kılmasıdır
EKONOMİ VE HUKUK KURULUYLA İLERİYE HAZIRLIK
İlhan Kesici, bir de her çarşamba partisinin ekonomi ve hukuk kurmayları ile bir araya geldikleri bir “Danışma Kurulu”nun ileriye dönük gündeme ilişkin sürekli proje ürettiklerini anlattı. Ayrıca ABD’deki economist Daron Acemoğlu gibi uzmanların geçmişteki 30 yıllık verilere dayanarak ileriye dönük muhtemel olacakları ortaya koyduklarını belirterek “Bizde aynı verilerden yola çıkarak Türkiye’nin bu çıkmazdan nasıl kurtulacağını planlıyoruz. Bugün iktidara gelsek Türkiye’yi bu çıkmazdan çıkaraak çok değerli, deneyimli kadrolara sahibiz. Bu millet geçmişte süpürge sapından ekmek yapmış millettir. Yeter ki bu milletin önü açılsın ve devlet baba, Orhun yazıtlarında olduğu gibi gücünü göstersin” dedi.
TURİZMİ YÖNETENLERİN PLANI NEDİR?
*Bütün bunların turizmle ne ilgisi var?” diyeceksiniz.
Bütün bu söylemlerin temelinde ekonomi yatıyor.
Unutmayalım, turizm ekonomisiz, ekonomi turizmsiz olmaz.
İyi bir ekonomist olan İlhan Kesici, tüm söylemlerini “para” temeline oturttu. Türkiye’nin parayı iyi yönetemediğini söyledi.
Parayı iyi yöneten ülkelerin halkına nasil sahip çıktığını örnek verdi. Bu dar boğazdan çıkış yollarını özetledi.
Merak ediyorum. Turizmi tabiri caizse “Saldım çayıra, Mevlam kayıra” mantığıyla yalnız bırakan ve amaçsız söylemlerle koltuklarını korumaya çalışan turizmi yönettiklerinri zannedenlerin tarihten ders alacak böyle çalışmaları var mı?
İleriye dönük, A, B, C planları var mı?
Sığ söylemler dışında, bu güna kadar böyle bir çalışma olduğunu duymadık.
Turizm sektörü dibe çöktü. Yatırımcılar, çalışanlar kan ağlıyor. Bu badireyi nasıl anlatacakları konusunda insanüstü gayret gösteriyorlar.
Bu sorunun çözümünün, sadece devletten isteyerek bu işlerin olmayacağı ortadadır.
“Almadan vermek Allah’a mahsustur” diye bir söz var.
İstemeye gidildiğinde “Ne verdiniz, ne istiyorsunuz?” diye sorarlar.
MERKEL “DEVLET BABA” OLMAYI GÖSTERİYOR
Almanya Başbakanı Merkel “Veriyor, ama önceden karşılığını aldığını biliyor ve ileride alacağını bildiği için veriyor. Küçük ve orta ölçekli işyerlerini ayakta tutmanın ekonominin temel taşlarını oluşturduğunu buluyor. Parayı verirken, esnafın daha önce devlete karşı vecibelerini doğru bir şekilde yerine getirip getirmediğini kontrol ediyor. Aksama olmadığını gördüğü için veriyor.
BAZI TURİZMCİLERDEN NEDEN ŞÜPHE DUYULUYOR?
Merak ediyorum. Turizmde geçmiş dönemlerde herkes devlete karşı vecibelerini “apaçık”, *doğru” bir şekilde yerine getirseydi bu sıkıntı olur muydu?
Devletin bazı turizmcilerden “şüphe” duymasının önüne geçilebilir miydi?
Devletin mali suçlarla ilgili kurumu MASAK, bazı turizmcilerin yurtdışında parasal faaliyetleri için gizlice inceleme başlatır mıydı?
Bütün bunlar ortadayken, devlet turizmciye nasıl sahip çıksın?
Bu durumda kurunun yanında yaşta yanıyor.
İnşallah turizmciler ilerde, (sağ kalırlarsa!) kendilerini temsil edecek kişiler hakkında daha “akılcı” düşünürler.
Milletvekili İlhan Kesici’nin söylediği gibi, nitelikli insanları göreve getirirler.
İşte o zaman…
Hükümdarın göz yumması engellenir ve eşkiyanın kervan basması sona erdirilir