Hürriyet’in gerçek sahibi ve Türk medya dünyasının bana göre ‘son imparatoru’ rahmetli Erol Simavi’yi minnetle anıyorum.
Neden mi anıyorum? Anlatayım.
Erol Simavi, gazetecilik dışında başka işler yapmaktan hep çekinirdi.
‘Gazeteci, sadece gazeteci olur. İhale almaz, devletle iş yapmaz veya başka işler yapmaz” derdi.
Hürriyet bizlere “Kalemini kır, ama satma” demeyi öğretmişti…
Belki de Erol Simavi’yi bu söz engelliyordu.
Ama çevresinde bulunanlar gazeteciliğin bir gün sıkıntıya düşebileceğini belirterek ‘Patron yumurtaları tek sepete koyma. Destek işler yapılmalı” derlerdi.
Sonunda çevresinde konuşanlar Erol Simavi’yi ikna ettiler.
O sıralar Irak ve komşu sınır ülkeler tüm gıdalarını bizden alıyor ve sınır ticaretinden Türkiye büyük paralar kazanıyordu.
Antakya’dan kalkan tır’la başta Irak olmak üzere komşu ülkelere sebze ve meyve taşıyordu. Hatta sınır şehirlerimizden bu ülkelere sadece yiyecek değil, giyecek, elektronik eşyalar gibi bir çok mal satılıyordu.
Erol Simavi’yi ikna edenler yapılacak işin insancıl yanını da ileri sürmüşlerdi.
Onlar “Türkiye’nin sınır köylerindeki köylülere iş imkanı yaratır ve onların ekonomik kalkınmalarına fayda sağlarız” demişlerdi.
Erol Simavi bu baskılar üzerine “Evet” demek zorunda kalmıştı.
Ve… Altın Tavuk kuruldu…
Altın Tavuk ekibi sınırdaki bütün köylerden yumurta ve tavuk topluyor, sonra onları tek elden yurt dışına satıyordu. İş birdenbire ve hızla gelişti.
Hatta İstanbul’da depo ihtiyacı doğdu. Bunun üzerine Levent’te kapalı bulunan Ankara Sineması depo olarak tutuldu. İşler iyi gidiyordu.
O sıralar Yeni Asır’ın sahibi Dinç Bilgin Zafer Mutlu yönetiminde Sabah gazetesini yayın hayatına başladı. Sabah gazetesinin hedefi Hürriyet’in okurunu çalmaktı. Bunun için de Zafer Mutlu, Hürriyet’e saldırılması stratejisini benimsedi.
Önce o sıralar bütün gazetelere gazino reklamlarını veren, sahibi mafya dünyasının önemli ismi Dündar Kılıç’a ait olan Cem Reklam üzerinden saldırı başladı. Amaçları Hürriyet’e giden gazino reklamlarını Sabah’a çekmekti. Dündar Kılıç ile Erol Simavi arasındaki ilişkileri çirkin boyutlara taşıyan yazılar yazdılar.
Hürriyet bu yazılara cevap vermese daha iyi olacaktı. Ama birileri Erol Simavi’yi ikna edince patron kendi imzasıyla açıklama yazısı yazdı ve Sabah gazetesine ‘koz’ verdi. Sabah bu yazıyı diline dolayarak saldırının boyutlarını büyüttü.
Sonra ise Altın Tavuk’a girerek Erol Simavi’ye “yumurtacı patron’ demeye başladı. Buna çok kızan Erol Simavi bir yazı daha yazdı ve hemen Altın Tavuk’u kapattı. Sabah gazetesinin kötü yayını nedeniyle sınır boylarında Irak’tan kazanan yaklaşık 200 köylü işlerini kaybetti…
Hürriyet-Sabah savaşı, Sabah’a kazandırdı. Sabah, Hürriyet’in tirajını kapamadı. Ama Hürriyet üzerinden reklamını yaparak oldukça büyük tiraj aldı. Yani bu yazılarla Hürriyet’te bedava reklamlar yaptırarak kamuoyunun dikkatini çekti. Hürriyet’i alan Sabah gazetesini de almaya başladı. Yani Hürriyet sussaydı, Sabah gazetesi o konuma ulaşamayacaktı. Çünkü Sabah’ın yazdıklarını sadece kendi okuru görüyordu. Ama Sabah ile kavgayı tüm Hürriyet okurları görüyordu.
İşte böyle…