CB Erdoğan, muhalefeti kastederek "çetelerden medet umanlar" olduğunu söyledi.
Sanki Peker, iktidarın İçişleri bakanını suçlamıyor da muhalefeti suçluyor. Tolga Ağar hangi partinin milletvekili? Ya babası Mehmet Ağar? Düne kadar seçim kürsülerinde sizin yanınızda değil miydi?
Millet nasıl olsa yutuyor diyerek her şeyi muhalefete boca ederiz diyenler yanılıyor. Türk milletini tenzih ederim, argoda -keriz(!)uyandı- derler. Artık kimse bu sırıtan yalanları yutmuyor. Tek taraflı medya taarruzu ile efsunlanan insanlar gerçekler kapılarına kadar dayanınca gözlerini açtılar.
Düne kadar seçim isteyen hep iktidardı, artık muhalefet istiyor. Sokaktaki vatandaş istiyor. Tüyü bitmemiş yetim istiyor. Beşli çeteyi aşıp iş alamayan iş adamları istiyor. Devlet katında ayrımcılığa uğrayanlar istiyor. Yargının gadrine uğrayanlar istiyor. İş bulma umudunu kaybetmiş gençler istiyor. Bir halk seçim istiyorsa, o iktidardan memnun olmadığı için istiyor. Her şey bu kadar iyiyse niçin kaçıyorsunuz?
Pandemi başka ülkelerde de var, ama onlarda kriz yok, vatandaşı yalnız bırakma yok, boş laf, gerçek dışı nutuk yok. Vatandaşlarını hiçbiri yalnız bırakmadı. Bir iktidar beş müteahhidi 82 milyondan üstün tutar, bütün imkanları onlara tahsis ederse o ülkede huzur olmaz. Onca şikayete, onca eleştiriye rağmen aynı nobranlık, aynı savurganlık devam ediyor. Önceki gün gazeteler yazdı, yangın söndürme işi en düşük teklif veren firmaya değil, iş en yüksek teklif veren firmaya veriliş. Türk Hava Kurumu yine devre dışı. Bunun ahlakla vicdanla izah edilir tarafı var mı?
Peker'in açıklamaları ile iktidar suç üstü yakalanmıştır.
Kimse bu iddialar bir suç örgütü liderinin iddialarıdır diye hafife alamaz. Sözün sahibinden daha önemli olan sözün gerçeğe ne ölçüde tekabül ettiğidir. Peker, cinayet diyor, uyuşturucu ticareti diyor, Fetö'cülerin mallarına çökme diyor, Mubariz Gurbanoğlu'na kumpas diyor, İçişleri bakanından hakkımdaki soruşturmanın bilgisini aldım diyor, Suriye'ye yapılan silah sevkiyatıyla ilgili imalarda bulunuyor. Bunların bir tanesinin doğru olması bile bir hükümet için züldür.
Bu ülkenin içişlerine Sülüüü, temiz Sülüüü diyor. Onurlu bir siyasetçi, içinde olduğu hükümete ve temsil ettiği devlete zarar gelmesin diye aynı dakika istifa eder. Sn Cumhurbaşkanı da eğer bu konuda gerçekten hassasiyet taşıyorsa gereğini yaparak aklan gel diyebilmelidir. Muhalefete kurban vermem, adam harcamam gibi ifadeler bir adamı ve onun üstünde yanında kenarında olanları korumak adına devlete zarar verilmesine göz yummaktır. Kaldı ki Peker'i muhalefet ortaya çıkarmadı ki muhalefete kurban veriliyor olsun. Bu sizin kavganız, ülkeyi ne hale getirdiğinizin ortalığa saçılması. Belli ki bu işler münferit değil, sistematik hale gelmiş. Üstelik ülkeyi bölüşmüşler, Soylu İçişleri bakanı ama Peker'e göre İstanbul'a onun hükmü değil, Damat Berat'ın hükmü geçiyor. Görünen sorumlu Süleyman Soylu, görünmeyen sorumlu Berat Albayrak. Böyle devlet yönetimi olur mu? İnsan Peker'i dinleyince beylikler, kabileler dönemine acaba geri mi döndük diyor.
Bu pisliği ancak hukuk temizler. Ama hangi hukuk, bağımsız, bağlantısız hukuk. Şimdi anlıyor musunuz kuvvetler ayrılığının önemini. Yargı bağımsız olmayınca TCK'da ki en ağır suç iddialarının üzerine bile gidecek cüret ve cesareti kendinde bulamıyor. İşte bunun için sistem değişmeli, işte bunun için Türkiye yeni bir siyasete evrilmelidir.