Geçtiğimiz yılın 9 Eylül’ünde yakalandığım Koronavirüs’ü Ekim’de yenmiş ve bağışıklık kazanarak düşman olarak bildiğimi COVİD-19 adlı ajan virüsle, arkadaş ve dostça yaşamaya gayret etmiştim. Bizim asıl düşmanımızın virüsün kendisi olmadığını edindiğim tecrübe sonucunda öğrendim. Bu nedenle ben, içimdeki virüsü yok etmeye çalışmaktan ziyade, virüsü kontrol etmeye çalışıyorum. Devletin (sağlık bakanlığı) ve hükümetin yaptığı da o. Bu arada, cephede savaşır gibi hastalığın yayılmaması için büyük uğraş veren Sağlık çalışanlarına teşekkür etmek ve onlara moral vermek gerekir.
ABD kurucu liderlerinden devlet başkanı Abraham Lincoln’ın güzel bir sözü var; "Ben düşmanlarımı onları arkadaş ve dost yaptıktan sonra yok ederim." diyor. (-125 nanometre) büyüklüğünde olan bu Koronavirüs’ü biz, düşman gibi yok etmeye çalışmak yerine vücudumuza dost yaparak mağlup edebiliriz. Pandemi artık psikolojik bir fenomen haline geldi. Medyanın yaptığı gibi halkta ve toplumda “pandemifobisi” oluşturmaya, korkuya, panik ve evhama kapılmaya gerek yok.
KENDİNİZİ TEST EDİN
Korona sürecinde “yalnızlık” gibi yeni bir dostta kazandım. Bu arada en güzel dostlarım arasında kitapları sayabilirim. Benim yalnızlığımı unutturarak evde kaldığım bu süreçte; Cenab-ı Hakk, Kur’an-ı Kerim gibi yeni bir dost ile yola çıkarak beni değiştirdiğini, ve bana yeni bir istikâmet kazandırdığını da söylemeliyim. Bu açıdan Korona’ya bazen “teşekkür” edesim bile geliyor! Bize “sabır” ve şükür” gibi iki nimeti hatırlattığı için.
Büyüklüğü (-125 nm) olan bir virüsün dünyayı ve insanlığı ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel açıdan nasıl değiştirdiğini bir düşünün. ve Dünyayı, ülkemizi, en yakın muhitimizi kendi ellerimizle nasıl kirlettiğimizi, toprağı, dünyanın ciğerleri olan ormanları, hayvanatı, nebatatı nasıl yok ettiğimizi, mahvettiğimizi gözler önüne getirin.
Ben yürüyüş ve koşu sporu yaparak kendimi test ediyorum. Tabiatı, gezmeyi, spor yapmayı, müzik dinlemeyi, okumayı, araştırarak yazmayı, tefekkürü seven bir insanım. Her Üçte ikisi kozmik âyetlerden teşekkül eden ve okuduğunuzda üzerinize ve kalbinize vahyin indiği Kur’an-ı Kerim gibi ilmî bir kitaptan yola çıkarak şu sıralar uzaya merak sardım. Uzaycı adam Mehmet Eminoğlu’nun fezayla ilgili kitaplarını tekrar okuyarak gözden geçiriyorum. Uzay bilimi ve teknolojide bizi fersah fersah geride bırakan Batılı bilim insanlarının kitaplarını da okuyor, kıssadan hisse çıkarıyorum.
Çin’li Yetkililer Dünya’yı Neden Geç Uyardılar
Hâlâ “Koronavirüs niçin ve neden var?” sorusunun cevabını arıyorum. Bulduğum cevaplar karşısında şaşırıp kalıyor ve yeni cevaplara ulaştığımda ise; hayretler içerisinde düşüncelere dalıyorum… Bu virüs ister laboratuvar ortamında yapılsın, ister Allah’ın azan ve azgınlaşan, şeytanlaşan insanoğluna ilâhî bir uyarısı olsun… Yüzde 98-99 oranında yarasada yaşayan ve hasta etmeyen bir virüsün genom yapısıyla bire bir örtüşen koronavirüsün, bu hayvandan insana nasıl geçtiği ise hâlâ bir muamma! Bazı gerçekler gizlenerek veya örtbas edilerek birileri, bizim böyle inanmamızı istiyor olabilirler. Bu virüsün diğer virüslere benzemediği önceden farkeden ve üstlerini uyaran, Çinli yetkililerin bir şey yapmaması üzerine Amerikan medyasına konuşan Çin’li hekim/ hekimlerden şimdiye kadar bir haber yok! Bu gelişmeler de çok enteresan.. hayattalar mı yoksa bir cinayete kurban mı gittiler…
İnsanlığı Bekleyen Büyük Tehlikeler…
Dünyaya yeni bir düzen vermek isteyen Küresel Şeytanî Odaklar, 25-29 Ocak 2021 tarihleri arasında Dünya Ekonomik Formu tarafından “Yeni Normal-Büyük Sıfırlama” temasıyla ‘Davos Gündemi Sanal Etkinliği’ düzenlendi. Bu etkinliğe dijital ortamda dünyanın haracını nasıl keseriz diye kafa yoran 25 devlet başkanı ve haraca kesenlerin memurları olan 600 küresel şirketin CEO’ları ve diğer BM ile AB üst düzey yetkilileri de katıldı. Dünyayı haraca boğan aileler bu sefer “iyilik meleği”, “doğa koruyucusu” ve “iklim hamisi” pozunda gözükerek Yeni Dünya Düzeninde; ulus devletleri yok ederek bunun yerine bir Dünya Hükümeti kurmak istiyorlar. Yâni sizin anlayacağınız Tek Dünya Devletine doğru gidiliyor. Robotların devreye girdiği Dördüncü Endüstriyel Devrimi’nde insanoğlu fizik, biyolojik ve dijital bir karşımdan ibaret olacak. İnsan vücuduna yerleştirilmiş ÇİP’lerle iletişim sadece kelimelerle değil, deri altına yerleştirilmiş telefonlarla da yapılabilecek. Korkunç olan şey ise, dile getirmediğimiz fikir ve düşüncelerimiz okunabilir hale gelecek.
ŞEYTAN TABAKTA!
Sürdürülebilir Tarım adı altında 2030’da sofralarda laborotuvar yapımı yiyecekler, sentetik etler, zehir dolu sebzeler yer alacak. Sentetik (sahte) et üretimini ise, dünyanın en zehirli böcek ilaçlarını üreten küresel şirketler de destekliyorlar. Yâni dünya nüfusu, genetiği değiştirilmiş sahte gıdaya alıştırılarak “Geleceğin Sağlıklı Beslenme Formülü” adı altında korkunç bir plana imza atılıyor. Bize dayatacakları gıda sentetik ve ölümcül olacak. Ya yiyip öleceğiz ya da açlıktan öleceğiz! Bütün bunlar salgın (Pandemi) bahanesi altında hazırlanmakta. 2021 yılı, bu insanlık karşıtı hazırlıkların netleştiği sene olacak. İnsanları evden çalışma durumuna getirerek milyonlarca işyeri kapanacak ve milyonlarca insan işsiz kalacak.
“Şeytan azapta gerek” diyeceğim ama galiba şeytan bu sefer “tabakta” karşımıza çıkacak!