Mübarek Recep ayı “şeytanı taşlama” ayıdır.Bildiğiniz gibi ilk Cemrehicrî takvime göre ayın sekizinci gününde, miladîtakvime göre Şubat’ın yirmisinde havaya düşüyor.
Hacda şeytan taşlama sırasında atılan taşlara ve bu taşların atıldığı yerlere de CEMRE denir. Sözlükte “kor parçası; çakıl taşı” gibi mânâlara gelen cemre, bir fıkıh terimi olarak hacıların kurban bayramı günlerinde Mina’da attıkları küçük taşların her birini ve bu taşların atıldığı üç ayrı yeri ifade eder.Cemrelerden ilkine küçük cemre, ikincisine orta cemre, üçüncüsüne de büyük cemre denir. Receb ayında ilk cemre havaya, ikinci cemre suya ve üçüncü cemre de toprağa düşüyor.
Biz, şu soğuklarda içimizi ısıtacak ilk cemreyi beklerken ne yazık ki on altı şehidimizin ocağına yürekleri yakan kor ateşi düştü! Kalleşçe katledilen şehitlerimize rahmet diliyoruz. Sabırla sınandığımız mübarek ay ve günlerdeyiz. Halkımız ve milletimizin PKK’nın arkasındaki Büyük Şeytan Amerika’yı görmesi gerekir.
***
“Şeytan taşlama”, Hz. İbrâhim’i Allah’ın emrini yerine getirmekten alıkoymak isteyen şeytanın yine onun tarafından Mina’da taşlanmasının hâtırasını yaşatmakta ve insanları daima günaha sokmaya çalışan şeytana karşı bir tür tepki ve direnmeyi temsil etmektedir. Bir hadiste rivayet edildiğine göre, Hz. İbrâhim Kâbe’nin inşasını tamamladıktan sonra Cebrâil’in yol göstermesiyle ilk haccını yaptığı ve oğlu İsmâil’i kurban etmeye götürdüğü esnada Mina’nın söz konusu üç yerinde önüne çıkan şeytanı taşlamıştır. Hz. Peygamber de Vedâ haccı sırasında bu cemrelere taş atmış ve özellikle bu esnada hac ibadetinin yapılış şeklinin kendisinden öğrenilmesini istemiştir. (1)Müslümanların kurban bayramının ilk günü Müzdelife’dentopladıkları yedi çakıl taşını, Hz. İbrâhim’in sünnetine dayanarak ve sembolik olarak “BismillâhiAllahüekber” diyerek teker teker Akabe cemresine atıyorlar. Buna “şeytanı taşlama” deniliyor.
***
Yukarıda da ifade edildiği gibi Receb ayının “şeytanı taşlama” ayı olduğunu söylemiştik.
Peki o halde şeytan nasıl taşlanır?
Aslında şeytan taşlamadan maksat içimizdeki şeytanı taşlamaktır. Arafat cemresinde erkânına ve usulüne göre sembolik olarak yapılan taşlama, aslında bize vesvese veren şeytana bir meydan okumadır.Beş vakit kâbeyeyönelerek yaptığımız kıyam, rüku, secde hareketlerimiz ile dualarımızda; Allah’tan nasıl yardım istiyorsak, o niyazlarımızda şeytanın her türlü vesvesesinden, şerrinden ve tuzaklarından da Allah’a sığınmamız lâzım. Bakara sûresi'nin 255. âyeti olan AyetelKürsi’yi evden dışarıya adım atmadan önce hergün okumamız gerekir.
Küçük, orta, büyük şeytan olduğu gibi şeytanın çeşitleri de vardır.
İşlediği suçtan dolayı cennetten koğulan şeytanın bir diğer adı ise, taş gibi atılmış mânasını ifade eden RACÎM’dir. Cin cinsinden olduğu için AZÂZİL, Âdem’e secde (saygı ve hürmet) etmediği için İBLİS ve kendisini Âdem’den üstün gördüğünden dolayı ŞEYTAN ve Allah’ın rahmetinden kıyâmete kadar ırak edildiği için de LAÎN buyruldu. Kıyâmete kadar hayatta kalması için kendisine mühlet verilen şeytan, niyâzı kabul edildiği için şöyle dedi: “Âdemin neslinden gelenleri hep saptıracağım.” Ancak kendisine saptırma imkânından Cenâb-ı Hak’a tam kulluk eden ve itâat eden mü’min kullar müstesnâ bırakıldı. (2)
***
Yüzümüze esen havanın olduğu gibi, elle tutulmaz ve gözle görünmez halde var olan ve delikler ile gözeneklerden içimize girebilen, asıl adı Azâzil olan ve sonra İblis, Şeytan, Racîm ve Lâin vasıflarını kazanan bu mahlûk, bizim kalbimize ve aklımıza girip mantığımızı karıştırıp, iyiyi kötü, kötüyü iyi gösterip, kan damarlarında dolaşır. Duâdan başka bir engel karşısına dikilmeden her yerine girer.
Yerde ve deri üzerinde mahsur kalan ve su ile giderilen şeytan olduğu gibi, et ile tırnak arasında dolaşan, burun içinde kalan, el bezlerinde kalan, bardağın ve kap kaçağın boşluk yerlerine sığınan şeytan/şeytanlarda vardır. Azâzil gibi âyet ve dualarla defedilen ve taşlanan şeytanlar olduğu gibi büyüteçsiz gözle görünemeyen, insanı zatürreye düşürüp öldürücü vesveseler telkin edenleri demevcuttur. Mikrop, virüs ve hücreler gözle görünmeyen canlılardır. Müslüman, şeytanın kurduğu tuzaklardan, desiselerden uzak kaldığı ve kurduğu oyunlarına gelmediği taktirde, Ruhu, Bedeni ve Dini hastalıksız kalır. (3)
Her maddî hastalığın bir manevî yönü vardır. Bunu ancak maneviyat hastanesinin hekimleri bilebilir. Ecdâdımızın câmileri, hamamları ve hastaneleriniçin inşâ ettiklerini, buraların herkese açık ve karşılıksız hizmet verdiğini bir düşünün. İçimize ajan olarak giren virüsleri neyle temizleyebiliyorsak onunla yapacağız. Şeytanı sembolik olarak cemrelerle taşlandığı gibi dua, niyaz ve suyla da taşlamak(defetmek)mümkün.
En büyük düşmanımız Şeytan ve içimizdeki nefis olduğuna göre, düşmanı iyi tanımalı, bilmeli, onun silahlarını bertaraf edecek daha üstün silahlarla kuşanmalıyız ki, o şeytanı alt edebilelim.
İlâhi bir ikâz:
“Ey iman edenler! Şeytanın tuttuğu isyan ve kötülük yolunu tâkip etmeyiniz! Kim ki; şeytan’ın adımlarını takip ederse, o, şeytan gibi: Fuhuş ve Kötülük işlemenizi size emreder.” (Nûr/21)
Dipnotlar:
(1)İslâm Ansiklopedisi,c.7, s.340-341
(2)En Nisâ Sûresi, âyet; 118-119
(3)Çağımızı Aydınlata Kur’an Mucizeleri, Mehmet Eminoğlu, 5.baskı-1995, s.205