10 Ocak 2021 Gazeteciler Günü dolayısıyla sözlerime, 2020’ye damgasını vuran Koronavirüs’e yakalanarak ölen gazeteci meslektaşlarıma rahmet dileyerek başlıyorum. Covid-19 nedeniyle Dünya’da 47 ülkede en az 366 gazetecinin hayatını kaybettiği geçtiğimiz yıl, ülkemizde de pandemiden dolayı hayatını kaybeden gazeteciler oldu. Dünya genelinde 2020’de 54 gazeteci çeşitli nedenlerle öldürülürken, geçtiğimiz yıl içinde hayatını kaybeden gazeteci sayısının 400’ü geçtiğini de belirtmek isterim.   * Tüm zamanların en çok konuşulan haberleri arasında başat rol oynayan SarsCov2’nin yedi çeşidinden en ölümcülü olan COVİD-19 hakkında en çok haber yapan, uzmanları ekrana çıkartarak konuşturan ve mikrofon uzatarak konu hakkında muhataplarından görüşler alan gazeteciler, 2020’de zor bir görevi yerine getirdiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gün boyunca 6 bin daha fazla adım atan gazeteciler (Hürriyet, 5 Ocak 2021), oradan oraya haber için koşturmaz, performans göstermez, emek harcamaz ve ter dökmezlerse; kendilerini kapının önünde bulmaları içten bile değildir.   * İnternet devrimiyle birlikte sanal bir dünyaya ve ardından sosyal medya platformlarından dijital dünyanın kapıları, 2020’de koronavirüs ile birlikte hızlandırılarak müthiş ve beklenmedik bir şekilde açıldı. Dijital Yeni Dünya Düzeni’nin küresel güç odakları tarafından 2030’da hedeflenen birtakım gelişmeler, küresel Covid-19 salgınında daha çok medya vasıtasıyla korku pandemisine dönüştürülerek insanlık bireyselleştirilerek yalnızlığa mahkûm edildi. Halbuki insan sosyal bir varlıktı. Korona ile birlikte insanlar ve insanoğlunun arasına “fizikî mesafeler” yerine “sosyal mesafeler” konuldu. İnsanlığa, neredeyse zorla, 3.Faz’ı “meçhul!” ve bilinmeyen pek çok soru işaretleri ve ‘şüpheler’ ile dolu COVİD-19 aşıları dayatılmak isteniyor.   * Medya başta olmak üzere spor, eğlence, eğitim alanında global dijital sektörün 2020’deki Pazar büyüklüğü 850 milyon ABD dolarına yakın. 2027'deki gelir tahmini ise; 2.260,4 milyon ABD doları. 2020’den 2027'ye kadar öngörülen büyüme oranı ise % 15. Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs (COVID-19) salgını dijital pazarlama sektörünü ön plana çıkarmıştır. Küresel çevrimiçi medya pazarının, internet kullanıcılarının çoğalması ve akıllı telefonların ve taşınabilir cihazların yüksek benimsenme oranının etkisiyle 2021’de daha da büyümeye tanık olması bekleniyor. E-eğlenceden tutun e-ticaret, e-sağlık, e-devlet, e-medya, e-eğitime varıncaya kadar arama motoru, seri ilanlar, görüntülü reklamcılık, dijital video reklamcılığı, potansiyel müşteri oluşturma, mobil reklamcılık ve zengin medya gibi biçimler sunan küresel çevrimiçi medya pazarının ana oyuncular arasında Amazon, Yahoo, Facebook, LinkedIn, Google, Twitter ve Microsoft gibi global şirketler var. Yeni nesil teknolojiler ile birlikte bu sektörün Pazar büyüklüğü milyar dolarların üzerine çıkıyor. Digital Medya’yı da yakından ilgilendiren küresel 5G altyapı pazarı büyüklüğü ise, 2019'da 1,83 milyar dolar iken 2020'deki piyasa büyüklüğü 2,6 milyar dolara çıkmıştır. Çin’in öncü olduğu ve ülkemizde de altyapısının oluşturulduğu 5G pazarının, 2020'den 2027'ye kadar tahmini büyüme oranı ise % 59,6.   DİJİTALİZM VE YAPAY ZEKÂ Dijitalizm’in en önemli unsurlarından birisi de Yapay Zekâ (AI)’dır. ABD Başkanı Donald J.Trump, Şubat 2019'da ulusun yapay zekâ liderliğini teşvik etme stratejisi olarak Amerikan Yapay Zekâ Girişimi'ni başlatmıştı. Çin, ABD, Japonya başta olmak üzere AB ülkelerinde lise ve üniversitelerde Yapay Zekâ mecburi ders, medya okuryazarlığı da.Sağlıktan medyaya, savunma sistemlerinden güvenlik, robot ve yüz tanımaya varıncaya kadar her yere giren yapay zekâ, algoritmalar eliyle insanı/insanlığı zorlayacak. Yapay zekâ uygulamaları ve otomasyon çalışmalarını barındıran yeni sürecin adı ise; Trans Hümanizm. Transhümanizmle akıllı şehirlerin, sürücüsüz arabaların ve robotik aletlerin var olduğu hatta egemen olduğu bir dünya inşa edilme amaçlanmaktadır. Bu dijital yeni dünyanın başat aktörleri ise gazeteciler, haberciler, sosyal medya platformları, dijital medya ve global şirketlerdir. 21.y.y.’da insanlık, yalnızca nöro-biyo/fizyolojik ve genomik çalışmalarla biyolojik’ten biyonik’liğe evriltmekle kalmayıp, insanın içinde yaşadığı çevreyi de dönüştüren bir hareketle karşı karşıyadır.