HZ. Mevlana'nın 7 Aralık günü başlayan ‘Vefa Vakti’ temalı 746. Vuslat yıl dönümü uluslararası anma etkinlikleri çok şükür Hz. Mevlana’nın vasiyetine yakışır şekilde sona erdi.
Dünya da uluslararası misafirleri ağırlayan ve 10 gün süren böyle bir etkinlik başka hiçbir ülkede ve şehirde yok.
10 günlük süre içerisinde çok çeşitli ülkelerden binlerce Mevlana dostu Konya ya geldi. Hoşgörü ortamına gelen misafirler, yine sevgi dolu muhabbetle Konya dan ayrıldılar. Onca insanın bir arada olduğu süre içerisinde hiçbir kişinin huzursuz olmadan ülkesine döndüğü bir etkinlik dikkatinizi çekmedi mi?
Bu yıl ilk defa gördüğüm ve afiş olarak hazırlanıp şehrin çeşitli noktalarına asılan Türk ve İslam aleminin en büyük mutasavvıflardan Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin 17 Aralık 1273'te vefatının ardından bıraktığı ve Eflaki'nin "Ariflerin Menkıbeleri" eserinde yer alan vasiyetnamesi anma etkinliklerinin ruhunu anlatan en güzel çalışmalardan biri olarak gözümüze çarptı.
Hz. Mevlana asırlar önce ‘Ben size’ diye başlayan vasiyetinde insanlığa şöyle seslenmiş:
“Ben size, gizli ve aleni Allah'tan korkmanızı, az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi, günahlardan çekinmenizi, oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi, daima şehvetten kaçınmanızı vasiyet ederim. Halkın eziyet ve cefasına dayanmanızı, avam ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı, kerem sahibi olan salih kimselerle beraber olmanızı vasiyet ederim. İnsanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır. Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır. Hamd yalnız tek olan Allah'a mahsustur.
Tevhid ehline selam olsun."
Aslında vasiyette yer alan sözler; insanlara İslam dininin emirlerini özet olarak ifade eden ahlaki bir öğüt olarak
değerlendirilirken, toplumun sosyal yaşantısı, insanın kendisi ve çevresiyle ilişkileri konusunda tavsiyelerde bulunuyor. Ayrıca Hz. Mevlana’nın da "Peygamberi yol"da, Allah'a gerçek anlamda muhabbet ve aşk ile bağlı bir insan-ı kamil olduğunu gösteriyor.
Hz. Mevlana’nın vasiyetinde dikkat çeken bir başka tema ise yaşadığı çağda iç karışıklıklar ve savaşların etkili olması nedeniyle insanların en fazla ihtiyaç duyduğu sevgi ve hoşgörüyü islam ışığında işleyerek ön plana çıkartıyordu.
Hz. Mevlana eserlerinde karşılaşılan problemlerde çözümün ancak sevgiyle olabileceğine dikkati çekerken, sevgiyi ise şöyle tanımlıyordu:
"Sevgiden tortulu, bulanık sular, arı duru bir hale gelir, sevgiden dertler şifa bulur. Sevgiden ölü dirilir, sevgiden padişahlar kul olur."
Yakınındakilere de öğütler verdiğini öğrendiğimiz Hz. Mevlana, Sultan Veled'in İbtida-Name eserinde, oğluna şu tavsiyelerde bulunuyor.
"Bahaeddin, eğer daima cennette olmak istersen, herkesle dost ol, hiç kimsenin kinini yüreğinde tutma. Fazla bir şey isteme ve hiç kimseden de fazla olma. Merhem ve mum gibi ol, iğne gibi olma. Eğer hiç kimseden sana fenalık gelmesini istemezsen fena söyleyici ve düşünceli olma çünkü bir adamı dostlukla anarsan, daima sevinç içinde olursun, iste o sevinç cennetin ta kendisidir. Eğer bir kimseyi düşmanlıkla anarsan, daima üzüntü içinde olursun, işte bu gam da cehennemin ta kendisidir."
Anma etkinliklerinin bize verdiği mesajı ise şöyle özetleyebiliriz.
En başta iman esası olarak Allah'tan korkmayı vasiyet eden Hz. Mevlana, yaşadığı çağı ilmi ve nuruyla aydınlattığı gibi kendisinden sonraki asırlara da hoşgörü, sevgi, neşe, umut ve muhabbetle ışık saçıyor.
Gelenler, “Allah izin verirse yine bekleriz” duasıyla uğurlanıyor.
Zaten Hz. Mevlana tüm dünya ya “Gel. Ne olursan ol yine gel. İster kafir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel." çağrısı yapmamışmıydı?
Huzur ve hoşgörü şehri olan Konya ya, her zaman hepinizi yine bekleriz.