Dün, Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk’ü ziyaret ettik. Öztürk başkan TOBB yönetiminde de önemli görevde bulunduğu için yurt içi ve yurt dışı programları nedeniyle yoğunluğunu biliyoruz. Malum sanayici ve iş adamlarının ekonomiyle ilgili eleştirileri var. Biz de ekonomiden gelişmeleri birinci ağızdan alalım istedik. Selçuk başkan ekonominin çarkını zorlayan faiz belasının kırılmasını üretim ve piyasa açısından çok olumlu buluyor. Faizin çok hızlı şekilde aşağı düşmesinin ve daha da düşürüleceği şeklinde açıklamalar yapılmasının sanayici ve iş adamını rahatlattığını, iş inşalarının planlarını artık buna göre yaptıklarını aktardı. 2020 Mart ayından itibaren de rahatlamanın piyasalarda görüleceği müjdesini de verdi. Başkan Öztürk’ün ardından uğrak verdiğimiz birkaç dostumuzun makamlarında da benzer yaklaşımları duyduk. Emlak işi yapanlar ‘piyasalar açılıyor’ şeklinde net cümleler kurabiliyor. Tarım sektöründe hizmet veren dostumuz ise yağış yetersizliğinden yakındı. Israrlı bir şekilde Konya Ovası’nın sulanmasının artık acil eylem planı haline getirilmesi gerektiğini söyledi. Çiftçi temsilcileri ise  “Konya Ovası Çumra’dan ibaret değil. Karatay dahil, Kulu ve Yunak’ı kapsayan yüzlerce hektarlık alan su hasreti çekiyor. Karapınar ve Altınekin gibi yeraltı suyu ile sulama yapılan alanlar var. Ancak bu pahalı bir sistem olmaya başladı. Çiftçi girdi maliyetleri ile desteklenmeli” önerisinde bulundu. Ziyaretlerimiz haber ve köşe yazımız için çok bereketli oluyor. Kamuoyu açısından da haberin birinci elden duyurulması ve samimiyeti hissediliyor. Sosyal medyanın yaygın kullanımı ile birlikte ilgisiz kişilerin vermeye çalıştığı haberlerde doğruluk sorunu yaşanması yazılı basını da zorluyordu. Biz de bunu aşmanın en doğru yolunu ziyaretlerde bulduk. Konunun muhatabı ile söyleşi yaptığımız zaman kamuoyunun da merakla beklediği sorulara doğru ve güncel cevaplar alıyoruz. Dün de öyle yaptık.  Aldığımızı stoklamadan ve katkı sunmadan paylaştık.  Bugünkü köşemizi sosyal medyanın bize ettiğini anlatan bir fıkra ile sonlandıralım. Kurt, büyümekte olan yavrusuna hayatı öğretiyormuş. Bir tepeye çıkıp aşağıdaki koyun sürüsünü göstermiş ve anlatmış: -Bak yavrum şu gördüklerin koyundur. Etleri çok lezzetlidir. Yakalaması da kolaydır. Yavru kurt lafa girmiş ve çobanı göstererek, onun kim olduğunu ve ne yaptığını sormuş. Kurt, çobandan uzak durmasını, elindeki değneğin çok can yaktığını sıkı sıkı tembihlemiş. Bu sırada yavru kurdun dikkatini sürünün köpeği çekmiş. -Şu bize benzeyen bir şey var orada, o ne yapıyor? Kurt, derin bir "ooff!" çekip demiş ki: ''Ah yavrum, bizi asıl perişan eden işte o bize benzeyip de bizden olmayandır.'' Hepinize iyi hafta sonu tatiller. Pazartesi görüşmek buluşmak dileğiyle hoşça kalın.