Manchester United-Liverpool maçını izledikten sonra, “bizim derbimiz” olan Beşiktaş Galatasaray maçı pek keyif vermedi. 2-1 Beşiktaş’ın üstünlüğüyle biten derbide tek tesellim pandemiyi unutturan stadın atmosferiydi. Galatasaray’ın kadrosu açıklanınca Diagne maçın yıldızı olur dedim. Gelin görün ki Diagne ve Taylan Antalyalı sahada yok gibiydi. Bizim takımların sürekli kanayan yarası olan “şut atmama” kısırlığı Cicaldau’nun şutu dışında derbide de yoktu. O şut da zaten gol ile sonuçlandı. Oyunun genel kontrolü Beşiktaş’taydı. Fatih Terim’in yaptığı değişikler yerindeydi. Maçta kırılma anı ise oyuna henüz yeni girmiş, ayağına top değmemiş olan Mostafa Muhammed’in penaltıyı kaçırmasıydı. Terim, Diagne’yi oyunda tutup 3’lü forvete dönseydi bu durumda sahada kalan Diagne, penaltıyı kullanmış olacaktı. Gol olur, olmaz fakat oyuna ısınmış olan birinin penaltı kaçırma durumu yeni giren oyuncuya göre düşüktür. Hem 3’lü forvetle Galatasaray daha da etkili olabilirdi. Maçın asıl kazananı ise Ersin Destanoğlu oldu. Tabii Mostafa Muhammed sayesinde.
Megafonlara fısıldayan adam
Hayatını Fenerbahçe’ye adayan, kulübü için cezaevinde yatan, türlü türlü sorunlarla uğraşan belki de bu sıkıntılardan dolayı sağlık sorunu yaşayan Aziz Başkan’ın ahını aldınız. Hatırlıyorum, Ali Koç’la girdiği o günkü seçim konuşmasında kendisini protesto edenlere Aziz Yıldırım şu cevabı vermişti: Kulübe yirmi yıl hizmet verdim. Çocuğumun rızkını bu kulübe harcadım. Yarın çok üzülürsünüz. Yapmayın, ayıptır. Saygılı olalım... Aziz Başkan’ın bu konuşması dün gibi aklımda. Bugün gelinen noktaya bakıldığında haklı da çıktı. Taraftar, megafonlara fısıldayan adam Ali Koç’un Fenerbahçe’sini 2-1 biten Alanyaspor maçı sonrası istifaya çağırdı. Soyadının ağırlığını kullanan Ali Koç, bugün seçim olsa Fenerbahçe’nin tekrar başkanı seçilir mi dersiniz? Gelinen noktaya bakılırsa zor gibi duruyor. Aziz Yıldırım aday olursa kazanma şansı daha fazla fakat aday olur mu o soru işareti.