Bu korona belası bizi eve kapattı ya; insan olarak ne kadar çaresiz ve aciz olduğumuzu gördük.
Bir birimizi boş şeylerle eleştirmek, üzmek hiç te gerekli değilmiş.
Hele hele hakaretler etmek, iftiralar atmak ne kadar gereksizmiş.
Bunu da öğrendik.
Evlerde ağzımız da, dilimiz de boş durmadı.
Ailece bir araya geldik ya; boş zaman da ne yapılır?
Hem yemekleri, kuruyemişleri yedik, hem de konuştuk.
Demek ki üretimin, özellikle güvenli gıda üretiminin ne kadar önemli olduğunu anladık.
Üretim yapanların kıymetini bildik.
Güvenli ve güvenilir gıda konusunda Konya Şeker’i, TORKU’yu, Recep Başkan’ın açıklamalarını paylaşırdık ya, demek ki çok doğru yaparmışız.
Niye mi?
Şimdi Recep başkanın 2015 yılında yaptığı bir açıklamasını paylaşayım da haklılığımızı ispatlamış olayım.
Dedim ya, “Bir birimizi boş şeylerle eleştirmek, üzmek hiç te gerekli değilmiş” diye.
İşte o açıklama.
Her şeyden önce siyaseti cenk meydanı olarak görmüyorum. Siyaset yapan veya yapacak arkadaşlarıma da tavsiye ediyorum, siyaseti ring gibi algılamasınlar, cenk meydanı gibi düşünmesinler. Bakın biz ticarette bu yaklaşımı benimsedik ve sonuçlarını aldık. Kavga yerine kendi yapacaklarımıza ve yapmak istediklerimize odaklandık, bunun karşılığını da hem pazardan hem tüketiciden aldık.
Bize adım attığımız pazarlardaki rekabet yaklaşımımızı sorduklarında ben hep şunu söyledim, “Bizim iç pazarımız sağdan da saysak, soldan da saysak 78 Milyona ulaşmıyor. Ama dünya pazarı neredeyse 7 Milyarı geçti. Yani iç pazarın 100 katı. O nedenle biz küçücük bir pastanın başında az olan için kavga etmektense pastayı büyütüp huzurla bölüşmekten yanayız.”
Yani iç pazarda büyümek elbette önemli ancak bunun fiziki sınırları var. Bu ülkenin özellikle gıda sektörü açısından imkânları büyük, kabiliyetleri yüksek. O nedenle birbirimizle kıran kırana mücadele yerine asıl yapmamız gereken dış pazarlar için mücadeledir. Mesela rakip firma diyorlar. Ben kimseyi rakip firma olarak görmüyorum. Onlar bizim sektör paydaşlarımız. Onlar ne kadar kaliteli üretirse, bizim ürünlerimizin kalitesi de o kadar yükselir, biz çıtayı ne kadar yükseltirsek, onlar da o çıtayı aşmak için çaba sarf eder ve bunun kazananı ülkemiz olur.
Bizim yarışımız dünya ile. Biz birbirimizi geçmişiz önemli değil. Önemli olan dünya ile yarışta dünyayı geçecek takımın oluşturulabilmesi.
Korona gösterdi ki dünya genetiği değiştirilmiş ürünlere değil, güvenli ve güvenilir gıda üretimine muhtaç. Bunu niye biz yapmayalım.
Şimdi duamızı da yapıp günümüze başlayalım.
EY RABBİM!
Bizler sana gereği gibi kulluk yapamadık, üzerimize düşen görevi başaramadık.
Halep'te, Türkmen dağlarında, Doğu Türkistan'da, Arakan'da, Filistin'de ve birçok İslam ülkesinde zulme uğrayan kardeşlerimiz var, çaresiz ve aciziz
Yüzümüz yok yakarmaya, yalvarmaya. Lakin Senden başka gidecek kapımız da yok.
Sen her şeye KADİR'sin. Göster kudretini YA RABBİ
Sen CEBBAR''sın, SEN KAHHAR'sın, kahret düşmanları YA RABBİ
Ebreheler üzerine Ebabil kuşlarını gönderdiğin gibi, sal küffarın üzerine ebabillerini.
Zalimlerin kasvetli kalplerine korku sal YA RABB!
Canını değil, namusunu düşünen bacılar hürmetine,
Öksüzlerin, yetimlerin çektikleri acılar hürmetine;
Hz Nuh'u koruduğun gibi tufandan,
Hz. Ibrahim'i kurtardığın gibi Nemruttan,
Hz. Yunus'u koruduğun gibi boğulmaktan,
Hz. Yusuf'u çıkardığın gibi kuyudan,
Hz. Eyyüb'a şifa verdiğin gibi hastalıktan,
Hz. Musa'yı kurtardığın gibi Firavun'dan,
Hz. İsa'yı yükselttiğin gibi çarmıhtan,
Habibin Sallallahü Aleyhi ve Sellem'i koruduğun gibi müşriklerden, MAZLUMLARI kurtar zalimlerden YA RABB!
Sadece SANA arz ediyoruz derdimizi,
Ölsek de biz, hıfzet ne olur milletimizi, İslam alemini ve dinimizi.
Biz aciziz, Allah’ım sen Aziz'sin,
Biz çaresiziz, Allah’ım çare sensin
Allah’ım senin her şeye gücün yeter,
Ne olur, kudretini göster,
Mazlumların ahı için,
Sabilerin felahı için,
Yaşlıların feryadı için,
Ne olur yardım eyle bütün mazlum ve mağdur kullarına YA RABB!
Ne olur şifa ver her tür hastalıklarımıza ve başımızdaki Corona virüslü hastalarımıza
Pazartesi günümüz mübarek olsun.
Dua eder dua bekleriz inşallah.
Amin, amin amin.