Türkiye gibi ülkelerde, siyaset ve siyasetçi meydanlarda gerekeni yapar fakat Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetmeye talip olanlar; Kadim Türk Devlet Aklı tarafından çizilmiş olan Kırmızı Kitapta ki; sınır ve çerçeve içerisinde, yönetim kademesine getirilir, şeklinde uzun dönemdir, yazılar kaleme almaya çalışıyorum!
Türk Devleti; bir Norveç, bir İsveç ve Muz Cumhuriyeti olmadığını! Kadim gelenek ve kurallar çerçevesinde devlet yönetim sistematiğinin yürüdüğünü! Tabii ki, ara dönemlerde, küresel işbirlikçi ekol sızmaları, çerçevesinde inkıtalar olduğunu da bir kenara not edelim!
Kadim gelenek ve kuralların takipçisi ve yürütücüsünün de; KADİM TÜRK DEVLET AKLI ve AK Sakallılar olduğunu vurgulamaya çalışıyorum! Birileri hala yok demeye ve varlığını kabul edemese de!
Böyle bir DEVLET AKLI ve Kırmızı Kitaptan bihaber olan siyasetçiler, meydanlarda ömrünü tüketmeye mahkûmdur! Ya gelir hizaya girer; Bu asil millete hizmet eder; tarih onları yazar! Ya tarihin ve siyasetin tozlu raflarında yerini alır ya da yok olur giderler!
AK Parti Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; 1 Haziran 2022 tarihinde, TBMM’de, AK Parti grubunda yapmış olduğu bir konuşmasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, hitaben ON Soru yöneltmiştir!
Sayın Erdoğan; Bu sorulara öyle kıvırtarak, laf çevirerek, yuvarlak sözler ederek değil, kesin, kati, net cevap vermesini bekliyorum! Şayet bu delikanlılığı yaparsa kendisini siyaseten ve tıbben mazur görmekten vazgeçip muhatap almaya başlayabiliriz, diyor!
Peki, Muhatap alacak olanlar, kim ya da kimlerdir? Kadim Türk Devlet Aklı denetiminde ki; Devletin derin kanadının mesajları, soft bir şekilde mi iletilmektedir? Neden olmasın?
Peki, CHP kanadı, bu soruların arkasında ki, DEVLET AKLI – AK Sakallıları ve KURGUYU sorgulaması gerekirken, ne yapmıştır? Kahve dedikodusu çerçevesinde laf yetiştirmeye ve sadece gevezelik yapmıştır!
Siyaset başka bir şey! Devlet yönetimine talip olmak ve DEVLET ADAMI olmak ise başkaca bir şey olduğunu, sürekli olarak, yazılarımda ifade etmeye çalışıyorum!
Birinci soru; PKK’dan YPG’ye bölücü terör örgütünün bütün unsurlarını, DHKP-C’den TİKKO’ya, FETÖ’den DEAŞ’a tüm terör örgütlerini, siyası uzantıları, medya destekçileri, yurt dışında bağlantılarıyla birlikte en şiddetli şekilde lanetliyor mu lanetlemiyor mu?
İkinci soru; Türkiye’nin PKK ve YPG’ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekatlarını destekliyor mu desteklemiyor mu?
Üçüncü soru; İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği tartışmalarında bir kez daha ortaya çıkan, Batı’nın terör örgütlerine ve ülkemizin milli çıkarlarına yönelik riyakar tutumuna karşı kendi devletinin izlediği politikaların yanında mı değil mi?
Dördüncü soru; Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’de, sınır hattından kalıcı ekonomik bölgeler oluşturma çabalarına kadar verdiği milli mücadelede, ülkesinin safında mı karşımızdakilerin safında mı?
Beşinci soru; Dünyanın salgın ve savaş sebebiyle yaşadığı krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye en azından ilkesel düzeyde destek veriyor mu vermiyor mu?
Altıncı soru; Mahkeme kararları ve kurum açıklamalarıyla yalan olduğu tescillenmiş iddiaları bir kenara bırakıp, siyaseti ülkenin ve milletin adil çıkarları üzerinden yürütmeye var mı yok mu?
Yedinci soru; Siyasi stratejilerini yabancı ülke temsilcilerine hazırlatmak ve onaylatmak yerine kendi partisinin mensuplarıyla ve ülke kamuoyuyla belirlemeye yönelecek mi yönelmeyecek mi?
Sekizinci soru; Bin yıldır, kanlarımızla sulayarak, ebedi vatanımız haline getirdiğimiz bu toprakların tüm değerleri, sembolleri, birikimleri ve kazanımlarıyla asil bir devletin evladı gibi hareket etmeyi kabul ediyor mu etmiyor mu?
Dokuzuncu soru; Partisi içindeki her türden terör örgütü destekçisini, her türden hırsızı, tacizciyi, tecavüzcüyü, istismarcıyı tasfiye etmeyi düşünüyor mu düşünmüyor mu?
Onuncu soru; Yüreği yetip 2023’te cumhurbaşkanı adayı olacak mı, olmayacak mı?
Sayın Erdoğan; Bu soruları uzatmanın mümkün olduğunu, ancak bu kadarına verilecek cevaplara da razı olduklarını! Eğer bu soruların cevaplarını milletimizin huzurunda,; amasız, fakatsız, lakinsiz, samimiyetle ve açık bir şekilde verirse biraz önce de söylediğim gibi kendisiyle ilgili tutumuzu gözden geçireceğiz! Aksi takdirde ‘yalancıdan siyasetçi olmaz’ demeye, ‘yalancıdan genel başkan olmaz’ demeye, ‘gavurun kılıcını çalandan adam olmaz’ demeye, ‘kendi ülkesini başkalarına şikayet edenden vatandaş olmaz’ demeye, ‘karikatür tiplerin hezeyanlarına millet mahkum edilmez’ demeye, ‘kifayetsiz muhterislere ülke teslim edilmez’ demeye devam edeceğiz, ifadesini kullanmıştır!
14 Mayıs 2023 tarihinde ki; 13. Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Millet Vekili seçim gecesi yaşananlar ve son günlerde ki olay – olgu ve tüm gelişmeler çerçevesinde, Devlet Aklı denetiminde, Devlet yönetim sistematiğine, 28 Mayıs tarihi itibariyle, yeni bir süreç ve yeni bir döneme evirilmekte olduğumuzu düşünüyorum!
Hz. Mevlana; Güzel günler sana gelmez, sen ona yürü, diyor! Neden ve Nasıl acaba? Nasıl yani dediğinizi de, duyar gibiyim!