Siyasi partilerin 28. dönem TBMM Millet Vekili ve 13. Cumhurbaşkanı aday listelerinin YSK’ya teslim edilmesi ve kesin listelerin askıya çıkması ile birlikte seçim meydanları hareketlenmeye başladı!
Seçim meydanlarında yapılan konuşmalar ve medyaya yansıyan bazı haber başlıklarına kabaca bir göz atalım!
- Bir parti genel başkanı; 14 Mayıs’ta, vatanımızı küffara teslim etmeyeceğiz, diyor!
- Bir partinin eski bir genel başkanı; Bu seçim, işgalcilere karşı istiklal mücadelesi, diyor!
- Bir başka siyasetçi; 14 Mayıs 2023, Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların her birini bir araya getirerek oluşturabilecek siyasi darbe girişimidir, diyor!
- Bir bürokrat; 2023 seçimlerinde iktidar değişikliği Türkiye’nin tam bağımsızlığına darbe olur! Bu başarılabilir mi ayrı konu! Temel devlet doktrinlerinin korunacağına ilişkin güven veren bir yaklaşımları yok, diyor!
- Bir siyasetçi; Türkiye içinde kaos üretecek bir koalisyon masasına Türkiye’nin yönetimini, bu ülke emanet etmez, diyor!
- Bir siyasi partinin İl başkan yardımcısı; Sizin gibi haysiyetsizlere bu millet fırsat vermedi, bundan sonra da vermeyecektir! Dün olduğu gibi, 14 Mayıs’ta size öyle bir çakacağız ki, bir daha belinizi doğrultamayacaksınız, diyor!
Siyasetçilerin meydanlardaki mezkur ifadelerine şahit oldukça; Ya bir KURGU çerçevesinde, sadece tanımlı görevlerini yapıyorlar! Ya kendi seçmen kitleleri karşı bloğa Konsolidasyona hizmet ediyorlar! Ya da AKIL – RUH ve Düşünce SAĞLIKLARINDA bir sorun var! Ne diyorsunuz?
Şahsi kanaatimi soracak olursanız; bir kurgu ve verilen tanımlı görevlerini layığı ile yerine getirme çabasından başkaca bir şey değil!
- Mezkur ifadelere zımnen cevap ya da demokrasinin erdemi ve seçimlerin bir bayram edası şeklinde olması gerektiğine istinaden; Bir Siyasetçi; Polemik olur, siyasi kavga olur, tartışma olur ama savaşa gitmiyoruz! 85 milyonun kardeşliğine, omuz omuza olmasına halel getiren bir yaklaşım hiçbirimizin görevi olmaz! O yüzden seçimler hangi partinin, hangi anlayışın kazanmasıyla sonuçlanırsa sonuçlansın bizim için saygı duyacağımız, omuz vereceğimiz bir süreçtir! 14 Mayıs’ta kim kazanırsa kazansın diğerlerinin de kazanacağı bir seçim olması gerektiğini ve bunun dünyanın sonu olmadığını, vurgulamaktadır!
Kalabalık bir grubu birbirine sevgiyle bağlamak kolaydır, yeter ki onlara bir düşman verin. ( Freud )
Ya da; karşınızda bir düşman varsa bu sizi ( grubunuzu, toplumunuzu ) birleştirir! Veya; Bir topluluğun birbirine sevgiyle bağlanması için bir düşman şarttır!
Düşman; SEVGİ ve GÜVEN! Kalabalıkları – yığınları ve yandaşları bir arada tutan şey! Ya kendi tarafınıza ya da plan ve kurgu çerçevesinde karşı tarafa Konsolide!
Yaratılışta olduğu gibi! İnsan ve şeytan! Hegel mantığı ya da diyalektiği!. ZITLAR ve ZITLARIN BİRLİKTELİĞİ! Bu mantık – diyalektik ve denge çözülmeden siyaset ve siyasetçinin görevi anlaşılamaz!
Siyaset; Siyasetin dili, İletişim, siyasal iletişim ve propaganda tekniklerini gördükçe; 27 Ekim 1957 seçimlerinden bu günlere; ALTMIŞ ALTI YILIN sonunda; bu kadar teknolojik – sosyolojik – siyasi – akademik – eğitim ve ekonomik gelişmeye rağmen, bir arpa boyu yol alamadığımızı gördükçe; VATAN – Millet – DEVLET ve GELECEĞİMİZ adına, hem üzülüyor ve hem de endişe ediyorum!
Peki, Siyaset veya Seçimlerin ALTIN Kuralı nedir?! Bir Parti ve Kadro Seçimi kazanırken, diğer bir taraf da, bir daha ki seçimlere kadar, Sandığa Gömülmektedir! Seçimlerin ALTIN KURAL Budur?! Beğensek de, beğenmesek de!. Hoşumuza gitse de, gitmese de! Demokrasi ve seçimler! Demokrasi ve seçimler bir hazmetme iradesidir!
Şunu herkes kafasına ve gönlüne yerleştirmeli! Siyaset ve Seçimlerin genel geçer kuralı; SEÇİMLE iktidara gelinir ve yine seçimle iktidardan gidilir! Bu kadar!
Mademki; 14 Mayıs 2023 seçimleri, siyasi bir darbe girişimidir, o zaman ne diye seçim seçim diye, meydanlarda koşturuyor; milletin enerjisi ve paralarını HEBA ediyoruz?! Öyle ya! Gereğini yapın olsun bitsin!
14 Mayıs 2023; Türkiye’nin giydiği elbiseden mutlu olmayanlar ile bu elbiseden vaz geçmeyenlerin mücadelesi şeklinde olacaktır!
Peki, bu elbiseyi kim dikiyor? Ya da kendi elbisemizi kendimiz dikemiyor muyuz? Ya da sürekli sipariş ve hazır kalıp elbise mi olacak?
Bu da demek oluyor ki; yerli ve milli elbiseyi, kendimiz dikinceye kadar sorun ve sıkıntı ya da kaos ile mücadele etmeye devam edeceğiz!