ABD’li stratejist Zbigniew Brzezinski; Avrasya’ya hâkim olan dünyaya hakim olur, diyordu!
Tarihin seyri içerisinde, denizlere kıyısı bulunan ülkelerin yükseliş ve düşüş eğrilerinin denizdeki hakimiyetleri ile doğru orantılı olduğunu büyük Türk denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa; Denizlere hakim olan cihana hakim olur, diyor!
Zira denizler, taşımacılıkta kestirme ve çok alternatifli güzergahlar sağlamasının yanı sıra, günümüzde petrol ve enerji boru hatlarının geçişinde büyük imkan sağlaması ve teknolojik gelişmelerin de denizlerdeki enerji rezervlerinden yararlanmayı mümkün kılması ile hayati önem arz eden bir ağırlık kazanmış ve stratejik boyutları da derinleşmektedir!
Sanayi devrimi ve seri imalatın gelişimi ile üretimde ihtiyaç duyulan enerji miktarı artmıştır! Günümüze kadar devam eden süreçte, orta çağın takas aracı olan baharat yerini petrol ve diğer enerji unsurlarına bırakmıştır!
19. Yüzyılda enerji ve petrol rezerv coğrafyanın tamamına hâkim Osmanlı İmparatorluğu’nun bölünmesine ve yıkılmasına sebep olmuştur!
Enerji, günümüzde uluslararası ilişkilerde barışın ve savaşın belirleyici bir unsuru olduğu için bulunduğu ülkeler kadar enerjinin taşındığı güzergâhları da, etkin ve güçlü kılmaktadır!
Kuzeyinde Rusya, doğusunda İran ve Hazar havzası, güneyinde Irak gibi önemli hidrokarbon rezervlerine sahip ülkeler ile batısında yer alan tüketim ihtiyacı sanayi ülkelerinin geçiş güzergâhı!
Tüm ticaret güzergahları ve projeleri kavşak merkezindeki Türkiye, jeo-politik ve jeo-stratejik olarak, büyük bir önem ve konum kazanmaktadır!
ABD’li stratejist Zbigniew Brzezinski, Avrasya’ya hâkim olan dünyaya hâkim olur, felsefesi ve Avrasya’nın, büyük bir satranç tahtası olduğu varsayımından hareketle, bölgedeki oyuncu ülkeleri, Jeo-politik Mihver ve Jeo-stratejik Oyuncu olarak ikiye ayırır!
Jeo-politik Mihver olan ülkelerin önemlerinin, hassas coğrafi konumlarından kaynaklandığını ve bu konumun önemli bir bölgeye girmek veya çıkmak için o ülkeye özel bir değer kattığına işaret etmektedir!
Bazı durumlarda ise bu konumun ülkelere hayati bir önem kazandırdığına ve konu ülkelerin bazen bir bölge için koruyucu kalkan fonksiyonu bulunduğunu, Türkiye jeopolitik mihver ülke olduğunu, vurgulamaktadır!
Jeo-stratejik oyuncular ise ABD’nin çıkarlarını etkileyebilecek mevcut jeo-politik ortamı değiştirmek için sınırlarının ötesinde güç uygulama veya oyunu etkileme yeteneğine sahip ülkelerdir!
Jeo-stratejik oyuncu olan ülkeler maksatlarına ulaşmak için ABD’nin gücünü tartar, kendi çıkarları ile ABD’nin çıkarlarının örtüşme nispetini belirler ve daha sınırlı olan kendi Avrasya hedeflerini şekillendirir!
Jeopolitik mihver olan Türkiye aynı zamanda Jeo-stratejik oyuncu olarak nitelendirir ancak Jeo-stratejik oyuncu ve Jeo-politik mihver ülkelerin bu durumlarının kalıcı ve sabit olmadıklarını da ifade etmektedir!
Avrasya’ya hakim olan dünyaya hakim olacağına ve Avrasya da büyük bir satranç tahtası olduğuna göre, Avrasya’nın genel özelliklerine şöylece bir bakalım! Avrasya neden çok önemlidir? ABD’li stratejist ve uzmanlar, Avrasya bölgesine neden önem atfediyor?
Avrasya dünyanın en büyük kıtası ve jeo-politik eksen bir coğrafyadır!. Avrasya’ya egemen olan güç, dünyanın en gelişmiş ve ekonomik olarak en üretken üçte ikilik bölgesini kontrol eder! Avrasyayı kontrol eden Afrika’ya da egemen olur!
Dünya nüfusunun % 75’i Avrasya’da yaşamaktadır! Dünyanın fiziki zenginliğinin çoğu bu bölgededir!. Avrasya dünyanın gayrisafi hasılasının %60’ ına ve dünyanın bilinen enerji kaynaklarının dörtte üçüne sahiptir! ABD’den sonra dünyanın altı büyük ekonomisi ve ABD dışındaki bütün nükleer güçler Avrasya’dadır!
Tüm bu saydığımız nedenlerle Avrasya, dünyanın hegemonya ve küresel üstünlük için sürdürülen gayretlerin satranç tahtasıdır!
Avrasya bölgesine hakim olmakla dünyaya hakim olmayı planlayan küresel güçler, Avrasya’nın anahtarı konumundaki Türkiye’de sürekli olarak, kaos ve kriz üreteceklerini ifade etmekteler! Aksi halde Türk Devletini durduramayacaklarını biliyorlar!
Türkiye tarihin, coğrafyanın ve kültürün kendisine yüklemiş olduğu sorumluluktan kaçamaz! Türkiye, Türk dünyasının en önemli ülkesi, Selçuklu ve Osmanlı Devletinin mirasçısıdır!
Türkiye, kültürler ve coğrafyalar arası bir köprü ve resmi olarak Atlantik bölgesinde, fiilen Avrasyalı bir konumdadır!
Türkiye, Türk Dünyası ve Türk Diasporası çerçevesinde, Büyük ve Güçlü Türkiye olmaya da mahkumdur! Başkaca bir tercihi yoktur! Türkiye gibi tarihi olan bir ülkenin stratejisinin de kendisine özgü olmak mecburiyeti vardır!
Türk Devletinin açık stratejisi ile mahrem stratejisi arasında büyük fark olması gerekir! Herkesin bilmesi gereken açık stratejisi farklı, bazı kurum ve kuruluşların bilmesi gerekenler daha farklı, hiç kimsenin bilmemesi gerekenler ise daha da farklı olmak zorundadır!
Türk Devleti; Kadim Türk Devlet Aklı kontrol ve denetiminde; Türkiye Yüzyılı ve Devleti ebed müddet devam ilkesi, 2053 ve 2071 vizyonu çerçevesinde; Akdeniz, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve sınırlarımızdaki; küresel kirli oyun, sinsi plan ve hesaplara yönelik; ABD’li stratejist Brzezinski: Türkiye Stratejik Mihver durumundan her an Stratejik Oyuncu konumuna geçebilir, ifadelerinde olduğu gibi Devletin Bekası ve Milletin Birliği adına; Ankara Vizyonu – Ankara Kriterleri ve Türk Devletleri Teşkilatı – Türk Diasporası çerçevesinde; ‘’ Yeni bir Türkiye ve Türk Dünyası Stratejisi ” ile hareket ettiğini düşünüyorum!