Size bugün tarihten bir sayfa paylaşayım istedim.
Çünkü korona virüs haberleri sizi uyutmasın.
Dünya da ve çevremizde gelişen olayları takip etmeyi ihmal etmeyin diye bu olayları paylaşıyorum.
Ya biz vatandaşız. Devlet mi idare ediyoruz. Bize ne lazım bu bilgiler diyebilirsiniz.
Bizim millet olarak, diri ve dipdiri olmamız gerektiğini unutmayın. Çünkü biz ümmetin lideriyiz. Hatta bütün insanlığın lideriyiz.
Bakın, bugün dünyanın sözde gelişmiş birçok ülkesi bizden sağlık yardımı istiyor.
Ama bu ülkelerin birçoğu birliğimizin ve dirliğimizin bozulması için elinden gelen kötülüğü yapmaktan da geri durmuyor.
Bu yüzden “Saldım çayıra, mevlam gayıra” rahatlığında olamayız.
Bizde vatanın bütünlüğü ve milletin birliği için en önde gelen anlayışımız, “Bir çivi bir nal, bir nal bir at, bir at bir süvari, bir süvari bir ordu” dur.
Irak ta iki aydır Başbakan değişiyor.
Amerika Suriye de PKK, PYD ve YPG’li teröristlere tonlarca sağlık ve silah yardımı gönderiyor.
Bütün bunların Türkiye için yapıldığını bilmeyecek kadar safmıyız.
Gelelim tarihteki bir sayfaya.
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in darağacında idamı meselesine.
Osmanlı topraklarında Rum, Ermeni, Yahudi gibi gayri Müslüm milletler yaşardı. Ermenilere ise Osmanlı devletine bağlılıklarından ötürü “millet-i sadıka” deniliyordu.
Rusların fırsat buldukça Osmanlıya saldırmaları Osmanlı Rus savaşını başlatıyordu. Ermeni çeteleri Osmanlının kaybetmesi için içeriden isyanlar çıkarır Ruslara yardım ederlerdi. Birinci dünya savaşının ardından savaştığımız cephelerden birisi de Kafkaslardı.
Osmanlının, topraklarını ve milletini korumak için İran üzerinden Rusları başarısızlığa uğratma planı vardı. Fakat Ermeni çeteleriyle savaşmak zorunda kalındığı için yenildik.
Çünkü Rus saflarında savaşan asker gibiydiler. Cepheye giden kritik yollardaki telgraf hatlarını keserek ordumuzu iletişimsiz bıraktılar. Hatta ayaklanarak Urfa ve diğer yerleri ele geçirdiler. Her seferinde ayaklanmaları bastırıldı ama süreç içerisinde yüzlerce kişiyi Rus cephesinden çekmek zorunda kaldık.
Van bölgesinde dağ geçitlerini tutarak Rusların ilerlemesi durdurulurken, arkamızdan Ermeniler saldırınca 400 bin ölü verdik. Van'ın bazı bölgelerini İran'dan alan Ermeniler, oradaki Ermenilerle birleşip Türklere, bölgedeki Müslümanlara karşı birleşti ve hepsini burada öldürdüler. Geri çekilirken kaçmaya çalışan askerimizi kılıçtan geçirdiler.
İstanbul hükümeti dünya ya tarihte görülmemiş bir insanlık dersi vererek bunları öldürme yerine ‘Tehcir’ kararı verdi.
Batılılar olsa bırakın öldürmeyi hepsini yakarlardı.
Sonra nemi oldu?
Ecnebilerin baskısıyla bu kanunun gereğini uygulayan Türk yöneticileri mahkemeye verilir, önce suçsuz bulunurlar. Ancak İstanbul’un işgal edildiği, Damat Ferit Paşa’nın işbaşında bulunduğu bir ortamda, İngilizlerin baskısıyla uygulanan “kurban arama” sonucunda, Türk yöneticileri hakkında yeniden soruşturma açılıp idam karı verilir.
İstanbul da milletinin gözü önünde Ermeniler ve Rumlar gibi İngiliz beslemelerinin alkışlarıyla idam sehpasına getirilen yiğit vatan evladı Boğazlıyan Kaymakamı Kemal beyin “Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum” sözlerini hatırlayın.
Cenazelerde alkış tutmanın kaynağını ve ne demek olduğunu da unutmayın.