Biz millet olarak her zaman rabbimize yalvararak “Rabbim hepimizi afatından korusun, görünür görünmez kazalardan, belalardan bizleri muhafaza eylesin” diye dua ederiz.
Her şeyin Allah’ımdan geldiğine inanır ve iman ederiz.
İyiliklerde, güzelliklerde biz insanlar için.
Güleriz, ağlarız, üzülürüz. Ama hayat da devam eder.
Merkez üssü Elazığ Sivrice olan ve 6.8 şiddetindeki deprem hepimizi çok üzdü. Allah’ım hayatını kaybeden kardeşlerimize rahmet eder inşallah. Yaralılara şifa dileriz.
Hepimize geçmiş olsun.
Ama Maşallah Allah’ım birliğimizi dirliğimizi bozmasın.
Depremin haberi duyulur duyulmaz Türkiye ayaktaydı.
Devlet de, millet de Elazığ ve Malatya ya akın etti.
Enkazın altına indiler, çadır, battaniye ve sıcak çorba ile kardeşlerimizin yaralarını dindirmek istediler.
Konya Büyükşehir Belediyesi kurtarma ekibi hemen yola çıktı. Konya Ticaret Odası, Konya Esnaf Odaları Birliği ve TORKU’nun yardım tırları da onlara eşlik etti.
Konyalı kamyoncular “Ücret almadan deprem bölgesine yardım götürmeye hazırız” mesajları yayınladı.
17 Ağustos 1999 Salı gecesi meydana gelen Marmara depreminde de Konyalı ayaktaydı.
Ateş düştüğü yeri yakar. Deprem, sel ve yangın gibi afatlar yüreğimizi yakıyor.
Aciz kul olarak duadan başka hiçbir şeye gücümüz yetmiyor.
Tesellimiz uçarcasına yardıma gitmemiz.
Seferber olmamız.
Binalarda kullanılan malzemeleri suçlarız. Ama o binaları kendimizin yaptığını hiç aklımıza getirmeyiz.
Devlet millet el- ele vermeliyiz ve köylerden başlayarak tüm binalarımızı elden geçirmeliyiz.
Canlar gittikten sonra yardım yapsak ne yazar, destek versek ne yazar.
Biran önce başlamalıyız.
Hem de vakit kaybetmeden.
Sermaye için birliğimiz yeterli.
Allah’ıma emanet olalım inşallah.