Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Çiftçimiz Tarihin En Büyük Ürün Kaybıyla Karşı Karşıya
Gündem
(Haber Merkezi) - |
13.04.2025 - 17:34, Güncelleme:
13.04.2025 - 17:41
Doç. Dr. Selçuk Özdağ: Çiftçimiz Tarihin En Büyük Ürün Kaybıyla Karşı Karşıya
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili ve Gelecek Partisi Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, 11 Nisan 2025 tarihinde Manisa ve çevresinde meydana gelen ağır don felaketinin tarım üreticileri üzerindeki yıkıcı etkisini Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yazılı olarak yanıtlaması talebiyle TBMM Başkanlığı’na kapsamlı bir soru önergesi sunan Özdağ, üreticilerin yaşadığı mağduriyetlere dikkat çekti.
“YÜZDE 100’E VARAN ZARAR ÜZÜM BAĞLARI YOK OLDU”
Özdağ, özellikle Gediz Ovası başta olmak üzere Manisa’nın Saruhanlı, Alaşehir, Salihli, Ahmetli, Turgutlu, Akhisar, Şehzadeler ve diğer tarımsal ilçelerinde büyük bir yıkıma yol açan don felaketinin, başta çekirdeksiz sofralık üzüm olmak üzere birçok üründe %80 ila %100’e varan kayıplara neden olduğunu belirtti. “Üreticiler bu afeti ‘tarihin en büyük rekolte kaybı’ olarak tanımlıyor” diyen Özdağ, bu kaybın yalnızca tarımsal üretimi değil, aynı zamanda bölge ekonomisini, ihracatı, istihdamı ve kırsal yaşamı da doğrudan etkilediğini vurguladı.
“SADECE MANİSA DEĞİL, TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANI DON FELAKETİNDEN ETKİLENDİ”
Manisa’daki durumun münferit olmadığını dile getiren Özdağ, İç Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu’daki birçok üretim merkezinin de aynı tarihlerde yaşanan kırağı felaketinden büyük ölçüde etkilendiğini vurguladı. “Malatya’da kayısı ağaçları büyük hasar gördü. İç Anadolu’da erik, badem, şeftali ve kayısı üretimi yapılan pek çok il ve ilçede rekolte kaybı çok yüksek. Sadece bir bölge değil, tüm Türkiye’nin tarımı bu doğal afetten yara almıştır” ifadelerini kullandı.
“500 MİLYON DOLARLIK ÜZÜM KAYBI”
İlk tahminlere göre yalnızca üzüm ürünündeki kaybın maliyetinin 500 milyon dolar civarında olduğunu aktaran Özdağ, “Bu bölge Türkiye’nin üzüm ihracatının büyük kısmını karşılıyor. Bu nedenle yaşanan rekolte kaybı sadece çiftçimizi değil, Türkiye’nin ihracat dengesini de sarstı. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı sessizliğe gömülmüş durumda” dedi.
“ÇİFTÇİLERİMİZ KADERİNE TERK EDİLDİ”
Felaketin ardından kamu kurumlarının yeterince harekete geçmediğini söyleyen Özdağ, “Ne afetin ardından sahada etkin bir kamu görevlisi var, ne de bölge ‘doğal afet bölgesi’ ilan edilmiş. Çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları da hâlâ ertelenmiş değil. Üreticimiz yalnız bırakıldı” ifadelerini kullandı.
TARSİM’E ELEŞTİRİ “ÇİFTÇİYİ MAĞDUR EDECEK BİR DÜZEN İŞLİYOR”
TARSİM’in geçmişteki hasar tespit uygulamalarının adil ve şeffaf olmadığını hatırlatan Özdağ, zarar tespit raporlarında üreticilerin mağdur edildiğini, İl Tarım Müdürlüklerinin veya üniversitelerin denetim sürecine dahil edilmemesinin büyük sorun yarattığını dile getirdi. “Çiftçimiz tek taraflı ekspertiz raporlarına mahkûm ediliyor” dedi.
BAKANLIĞA 10 SORU AFET STRATEJİSİ, BORÇ ERTELEMELERİ, BAĞIMSIZ DENETİM, DESTEK POLİTİKASI…
Özdağ’ın Tarım ve Orman Bakanı’na yönelttiği bazı sorular şunlar oldu:
1. 11 Nisan 2025 tarihinde yaşanan don afetine ilişkin bakanlıkça hasar tespit çalışması yapılmış mıdır? Hangi ilçelerde ne kadarlık zarar belirlenmiştir?
2. Manisa, Malatya ve İç Anadolu’nun don afetinden etkilenen tarımsal üretim bölgeleri “doğal afet bölgesi” ilan edilecek midir?
3. Çiftçilerin banka ve kooperatif borçlarının faizsiz ertelenmesi planlanmakta mıdır?
4. Ürününü tamamen kaybeden çiftçilere doğrudan gelir desteği veya hibe sağlanacak mıdır?
5. Üreticilere uzun vadeli, düşük faizli ve geri ödemesiz tarım kredileri verilecek midir?
6. Tarımsal girdilerde (mazot, gübre, tohum, ilaç vb.) sübvansiyon artışı yapılacak mıdır?
7. TARSİM’in zarar tespit süreçleri hangi kriterlerle yürütülmektedir? Bu süreçlerde bağımsız denetim mekanizmaları planlanmakta mıdır?
8. Geçmişteki keyfi tespitlerle ilgili idari veya hukuki işlem başlatılmış mıdır?
9. Üzüm, kayısı, erik, badem, şeftali gibi ürünlerde ülke genelinde ne kadar rekolte kaybı yaşanmıştır? Bu ürünler için özel bir destek programı planlanmakta mıdır?
10. İklim kriziyle birlikte artan meteorolojik afetlere karşı ulusal bir “Tarımsal Afetle Mücadele Stratejisi” oluşturulmakta mıdır?
“TÜRKİYE’DE TARIM AFETLER KARŞISINDA SAVUNMASIZ”
Açıklamasının sonunda Özdağ, Türkiye’nin iklim krizinin yol açtığı afetlere karşı etkili ve bütüncül bir tarımsal stratejiye sahip olmadığını vurguladı. “İklim değişikliği artık her yıl ürünümüzü, emeğimizi, alın terimizi tehdit ediyor. Ancak elimizde ne bütüncül bir önlem planı var, ne de afet sonrası üreticiyi ayağa kaldıracak güçlü bir destek mekanizması. Bu tablo değişmeli” diye konuştu.
Özdağ’ın konu ile ilgili TBMM’de bir basın toplantısı yapacağı da gelen bilgiler arasında.
Yeni Yol Partisi Grup Başkanvekili ve Gelecek Partisi Muğla Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, 11 Nisan 2025 tarihinde Manisa ve çevresinde meydana gelen ağır don felaketinin tarım üreticileri üzerindeki yıkıcı etkisini Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yazılı olarak yanıtlaması talebiyle TBMM Başkanlığı’na kapsamlı bir soru önergesi sunan Özdağ, üreticilerin yaşadığı mağduriyetlere dikkat çekti.
“YÜZDE 100’E VARAN ZARAR ÜZÜM BAĞLARI YOK OLDU”
Özdağ, özellikle Gediz Ovası başta olmak üzere Manisa’nın Saruhanlı, Alaşehir, Salihli, Ahmetli, Turgutlu, Akhisar, Şehzadeler ve diğer tarımsal ilçelerinde büyük bir yıkıma yol açan don felaketinin, başta çekirdeksiz sofralık üzüm olmak üzere birçok üründe %80 ila %100’e varan kayıplara neden olduğunu belirtti. “Üreticiler bu afeti ‘tarihin en büyük rekolte kaybı’ olarak tanımlıyor” diyen Özdağ, bu kaybın yalnızca tarımsal üretimi değil, aynı zamanda bölge ekonomisini, ihracatı, istihdamı ve kırsal yaşamı da doğrudan etkilediğini vurguladı.
“SADECE MANİSA DEĞİL, TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANI DON FELAKETİNDEN ETKİLENDİ”
Manisa’daki durumun münferit olmadığını dile getiren Özdağ, İç Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu’daki birçok üretim merkezinin de aynı tarihlerde yaşanan kırağı felaketinden büyük ölçüde etkilendiğini vurguladı. “Malatya’da kayısı ağaçları büyük hasar gördü. İç Anadolu’da erik, badem, şeftali ve kayısı üretimi yapılan pek çok il ve ilçede rekolte kaybı çok yüksek. Sadece bir bölge değil, tüm Türkiye’nin tarımı bu doğal afetten yara almıştır” ifadelerini kullandı.
“500 MİLYON DOLARLIK ÜZÜM KAYBI”
İlk tahminlere göre yalnızca üzüm ürünündeki kaybın maliyetinin 500 milyon dolar civarında olduğunu aktaran Özdağ, “Bu bölge Türkiye’nin üzüm ihracatının büyük kısmını karşılıyor. Bu nedenle yaşanan rekolte kaybı sadece çiftçimizi değil, Türkiye’nin ihracat dengesini de sarstı. Ancak Tarım ve Orman Bakanlığı sessizliğe gömülmüş durumda” dedi.
“ÇİFTÇİLERİMİZ KADERİNE TERK EDİLDİ”
Felaketin ardından kamu kurumlarının yeterince harekete geçmediğini söyleyen Özdağ, “Ne afetin ardından sahada etkin bir kamu görevlisi var, ne de bölge ‘doğal afet bölgesi’ ilan edilmiş. Çiftçilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçları da hâlâ ertelenmiş değil. Üreticimiz yalnız bırakıldı” ifadelerini kullandı.
TARSİM’E ELEŞTİRİ “ÇİFTÇİYİ MAĞDUR EDECEK BİR DÜZEN İŞLİYOR”
TARSİM’in geçmişteki hasar tespit uygulamalarının adil ve şeffaf olmadığını hatırlatan Özdağ, zarar tespit raporlarında üreticilerin mağdur edildiğini, İl Tarım Müdürlüklerinin veya üniversitelerin denetim sürecine dahil edilmemesinin büyük sorun yarattığını dile getirdi. “Çiftçimiz tek taraflı ekspertiz raporlarına mahkûm ediliyor” dedi.
BAKANLIĞA 10 SORU AFET STRATEJİSİ, BORÇ ERTELEMELERİ, BAĞIMSIZ DENETİM, DESTEK POLİTİKASI…
Özdağ’ın Tarım ve Orman Bakanı’na yönelttiği bazı sorular şunlar oldu:
1. 11 Nisan 2025 tarihinde yaşanan don afetine ilişkin bakanlıkça hasar tespit çalışması yapılmış mıdır? Hangi ilçelerde ne kadarlık zarar belirlenmiştir?
2. Manisa, Malatya ve İç Anadolu’nun don afetinden etkilenen tarımsal üretim bölgeleri “doğal afet bölgesi” ilan edilecek midir?
3. Çiftçilerin banka ve kooperatif borçlarının faizsiz ertelenmesi planlanmakta mıdır?
4. Ürününü tamamen kaybeden çiftçilere doğrudan gelir desteği veya hibe sağlanacak mıdır?
5. Üreticilere uzun vadeli, düşük faizli ve geri ödemesiz tarım kredileri verilecek midir?
6. Tarımsal girdilerde (mazot, gübre, tohum, ilaç vb.) sübvansiyon artışı yapılacak mıdır?
7. TARSİM’in zarar tespit süreçleri hangi kriterlerle yürütülmektedir? Bu süreçlerde bağımsız denetim mekanizmaları planlanmakta mıdır?
8. Geçmişteki keyfi tespitlerle ilgili idari veya hukuki işlem başlatılmış mıdır?
9. Üzüm, kayısı, erik, badem, şeftali gibi ürünlerde ülke genelinde ne kadar rekolte kaybı yaşanmıştır? Bu ürünler için özel bir destek programı planlanmakta mıdır?
10. İklim kriziyle birlikte artan meteorolojik afetlere karşı ulusal bir “Tarımsal Afetle Mücadele Stratejisi” oluşturulmakta mıdır?
“TÜRKİYE’DE TARIM AFETLER KARŞISINDA SAVUNMASIZ”
Açıklamasının sonunda Özdağ, Türkiye’nin iklim krizinin yol açtığı afetlere karşı etkili ve bütüncül bir tarımsal stratejiye sahip olmadığını vurguladı. “İklim değişikliği artık her yıl ürünümüzü, emeğimizi, alın terimizi tehdit ediyor. Ancak elimizde ne bütüncül bir önlem planı var, ne de afet sonrası üreticiyi ayağa kaldıracak güçlü bir destek mekanizması. Bu tablo değişmeli” diye konuştu.
Özdağ’ın konu ile ilgili TBMM’de bir basın toplantısı yapacağı da gelen bilgiler arasında.
İnternet Gazetecileri Federasyonu (İGF), Beyaz Haber Ajansı (BHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.