( (

Yiğit; “Eğitim Döneminin İlk Yarıyılı Kötü Geçti”

Eğitim 17.01.2020 - 10:50, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

Yiğit; “Eğitim Döneminin İlk Yarıyılı Kötü Geçti”

Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılının yarıyılını değerlendirmesinde, bu eğitim döneminin de yanlış uygulanan milli eğitim politikası sayesinde hiçbir sorunun çözülmediği gibi, kötü geçen bir dönem olduğunu söyledi.
Eğitim Öğretim döneminin yarıyılının kötü geçtiğini belirten Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, ”Vaatler, sözler eşliğinde başlayan ve maalesef bizleri hiç yanıltmayacak kadar kötü geçen 2019-2020 Eğitim ve Öğretim Döneminin ilk yarıyılı sona ermiştir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un ‘Türkiye'nin eğitim sisteminin tamamını, tüm alt sistemleriyle birlikte geleceğe hazırlayacağız’ diyerek ilk ders zilini çaldığı dönem, eğitimi geleceğe taşımak bir yana dursun, on yıllarca geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur. Geride bıraktığımız eğitim döneminde yaşananlara sadece ana başlıklar üzerinden baktığımızda karşımıza çıkan tablo şudur: Okulun kapısından girmemesi gereken şiddet, eğitimin demirbaşı oldu. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı can alacak kadar arttı. Bu eğitim döneminde de liyakate rastlanamadı. MEB'in trajikomik atama oranlarında bile adalet sağlanamadı. Üniversitelerin başarı oranları daha da utanç verici hale geldi. Herhangi bir bilimsel başarısı, kütüphanesi, kampüsü olmayan apartman üniversiteleri bir hastalık gibi türemeye devam etti. Kamu eğitimine bütçe ayırmayan iktidar, özel üniversitelere ise teşvikleri artırdı. Yükseköğretim Kurulu’nca (YÖK) yapılan yeni düzenleme ile “araştırma görevlisi kadrosuna başvurabilmek için ilana ilk başvuru tarihi itibarıyla 35 yaşını doldurmamış olma” şartı kaldırıldı. Ayrıca tezsiz yüksek lisans mezunlarına araştırma görevlisi olma hakkı tanındı.  MEB’in yayımladığı faaliyet raporuna göre, imam hatipler devamsızlık ve yılsonu başarısızlığında diğer okul türlerini geride bırakarak ilk sıraya yerleşti. Bakanlık raporuna göre, çok sayıda imam hatip lisesi, "yeterli öğrenci bulunamadığından dolayı" kapatıldı. Eğitimin bütçesi kısıldı, bilimsel eğitim bir lüks oldu. İlkokula başlama yaşını 69 aya çıkaran kanun yürürlüğe girdi. Bilimsel eğitime bir darbe daha vuruldu. Liselere getirilen yeni sistemde, zorunlu derslerin sayısı azaltılarak seçmeli derslerin sayısı artırıldı.  LGS ve YKS birer mağduriyet çarkı oldu, on binleri ezdi. YKS’ ye başvuran 2 milyon 528 bin üniversite adayından 904 bini üniversiteye yerleşebildi, tercih yapan 71 bin öğrenci ise açıkta kaldı” dedi.   Öğretmenin yüzü kamuda da özelde de gülmedi   Öğretmenlerin yüzünün gülmediğine dikkat çeken Özgür Ulaş Yiğit, “2019, eğitimcilerin yoksulluk ve haksızlıkla daha da fazla sınandığı bir yıl oldu. Yetkili yandaş konfederasyon ve hükümetin müsameresi sonucunda, tüm temel gıda maddelerinin yüzde 50, elektrik, doğalgaz gibi zorunlu tüketim kalemlerinin yüzde 60 zamlandığı ekonomik kriz ortamında, kamu çalışanlarına yüzde 4 gibi hakaretvari bir zam yapıldı. Kamuda çalıştığı için yoksulluğa mahkum edilen öğretmenler, keyfi disiplin cezaları, fişlenmeler, sürgünler ve mobbingle yüz yüze kalmaya devam etti. Sözleşmeli, ücretli adı altında öğretmenlerin kategorilere bölünerek sömürülmesi 2019'da da sürdü. OECD’nin, Bir Bakışta Eğitim-2019 raporuna göre, Türkiye okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranında 30 ülke arasında son sırada yer aldı.Kamu kaynaklarından eğitim kurumlarına yaptığı harcamalar listesinin de sonlarında yer alan Türkiye’de, okulöncesi okulların yüzde 50’sinin özel olduğu bildirildi.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ülkede lise çağındaki gençlerin yüzde 50’ye yakını eğitimde yer almadığını ve bu gençlerin 1 milyon 375 bininin ise ne yaptığının bilinmediğini açıkladı. 2012 yılında getirilen 4+4+4 sisteminin ardından açık lisede okuyan öğrenci sayısı 940 binden 1 milyon 389 bine yükselmişti. Aynı dönemde lise öğrenci sayısındaki artış oranı yüzde 15,8 olurken açık öğretim lisesinde okuyanların artış oranı yüzde 32,4 oldu.”   Geçmişten Ders Çıkartılmadı   Son olarak geçmişten hiçbir ders çıkartılmadığını ifade eden Özgür Ulaş Yiğit, “Yüzde 80'i iktidarın eksenindeki yandaş sendika üyeleri arasından seçilen okul yöneticilerinin birçoğu 2019'da da rezaletlere imza attı. İktidara ne kadar yakın olduklarını göstermek için sosyal medya üzerinden her fırsatta Cumhuriyet'e ve onun kurucusu olan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'e dil uzatan yöneticiler, yine cezalandırılmadı. Sendikamızın yargıya taşıdığı her bir hadsizlik, MEB tarafından sessizlikle karşılandı. Bunun yanı sıra karma eğitimin haram olduğu, kız öğrencilerin eşofman giymemesi gerektiği gibi ifadeler kullanan yandaşlar da eğitim sisteminden kopartılmadı. Özet olarak; 2019-2020 Eğitim ve Öğretim Dönemi, geçmişten ders çıkarmadıkça geleceğin aydınlanmayacağının, aynı hataları yaparak farklı sonuçlar ummanın saçma olduğunun vücut bulmuş hali oldu. Bilimden ve akılcılıktan uzak, siyasetin gaye ve emirleri doğrultusunda şekillenen, her yurttaşa eşit şekilde ulaştırılmayan eğitim sistemi, bu eğitim döneminde de ülkemizi biraz daha karanlığa taşıdı. Eğitim-İş olarak MEB'e çağrımızdır: Bu eğitim döneminin de yanlış uygulanan eğitim politikalarının son bulmasını umuyorum. Aksi takdirde Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferleri olarak tüm benliğimizle yanlış uygulanan eğitim politikalarına karşı mücadeleyi sürdüreceğimizi ilan ediyoruz. Tüm bu ezici tabloya, mesleğin itibarsızlaştırılmasına, baskılara rağmen bu eğitim öğretim döneminde de öğrencilerine bilimi ve hayatı öğretmek için çabalayan eğitimcilerimize teşekkür ediyor” diye konuştu.  
Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılının yarıyılını değerlendirmesinde, bu eğitim döneminin de yanlış uygulanan milli eğitim politikası sayesinde hiçbir sorunun çözülmediği gibi, kötü geçen bir dönem olduğunu söyledi.

Eğitim Öğretim döneminin yarıyılının kötü geçtiğini belirten Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, ”Vaatler, sözler eşliğinde başlayan ve maalesef bizleri hiç yanıltmayacak kadar kötü geçen 2019-2020 Eğitim ve Öğretim Döneminin ilk yarıyılı sona ermiştir. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un ‘Türkiye'nin eğitim sisteminin tamamını, tüm alt sistemleriyle birlikte geleceğe hazırlayacağız’ diyerek ilk ders zilini çaldığı dönem, eğitimi geleceğe taşımak bir yana dursun, on yıllarca geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur. Geride bıraktığımız eğitim döneminde yaşananlara sadece ana başlıklar üzerinden baktığımızda karşımıza çıkan tablo şudur: Okulun kapısından girmemesi gereken şiddet, eğitimin demirbaşı oldu. Ataması yapılmayan öğretmen sayısı can alacak kadar arttı. Bu eğitim döneminde de liyakate rastlanamadı. MEB'in trajikomik atama oranlarında bile adalet sağlanamadı. Üniversitelerin başarı oranları daha da utanç verici hale geldi. Herhangi bir bilimsel başarısı, kütüphanesi, kampüsü olmayan apartman üniversiteleri bir hastalık gibi türemeye devam etti. Kamu eğitimine bütçe ayırmayan iktidar, özel üniversitelere ise teşvikleri artırdı. Yükseköğretim Kurulu’nca (YÖK) yapılan yeni düzenleme ile “araştırma görevlisi kadrosuna başvurabilmek için ilana ilk başvuru tarihi itibarıyla 35 yaşını doldurmamış olma” şartı kaldırıldı. Ayrıca tezsiz yüksek lisans mezunlarına araştırma görevlisi olma hakkı tanındı.  MEB’in yayımladığı faaliyet raporuna göre, imam hatipler devamsızlık ve yılsonu başarısızlığında diğer okul türlerini geride bırakarak ilk sıraya yerleşti. Bakanlık raporuna göre, çok sayıda imam hatip lisesi, "yeterli öğrenci bulunamadığından dolayı" kapatıldı. Eğitimin bütçesi kısıldı, bilimsel eğitim bir lüks oldu. İlkokula başlama yaşını 69 aya çıkaran kanun yürürlüğe girdi. Bilimsel eğitime bir darbe daha vuruldu. Liselere getirilen yeni sistemde, zorunlu derslerin sayısı azaltılarak seçmeli derslerin sayısı artırıldı.  LGS ve YKS birer mağduriyet çarkı oldu, on binleri ezdi. YKS’ ye başvuran 2 milyon 528 bin üniversite adayından 904 bini üniversiteye yerleşebildi, tercih yapan 71 bin öğrenci ise açıkta kaldı” dedi.

 

Öğretmenin yüzü kamuda da özelde de gülmedi

 

Öğretmenlerin yüzünün gülmediğine dikkat çeken Özgür Ulaş Yiğit, “2019, eğitimcilerin yoksulluk ve haksızlıkla daha da fazla sınandığı bir yıl oldu. Yetkili yandaş konfederasyon ve hükümetin müsameresi sonucunda, tüm temel gıda maddelerinin yüzde 50, elektrik, doğalgaz gibi zorunlu tüketim kalemlerinin yüzde 60 zamlandığı ekonomik kriz ortamında, kamu çalışanlarına yüzde 4 gibi hakaretvari bir zam yapıldı. Kamuda çalıştığı için yoksulluğa mahkum edilen öğretmenler, keyfi disiplin cezaları, fişlenmeler, sürgünler ve mobbingle yüz yüze kalmaya devam etti. Sözleşmeli, ücretli adı altında öğretmenlerin kategorilere bölünerek sömürülmesi 2019'da da sürdü. OECD’nin, Bir Bakışta Eğitim-2019 raporuna göre, Türkiye okul öncesi eğitimdeki okullaşma oranında 30 ülke arasında son sırada yer aldı.Kamu kaynaklarından eğitim kurumlarına yaptığı harcamalar listesinin de sonlarında yer alan Türkiye’de, okulöncesi okulların yüzde 50’sinin özel olduğu bildirildi.Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ülkede lise çağındaki gençlerin yüzde 50’ye yakını eğitimde yer almadığını ve bu gençlerin 1 milyon 375 bininin ise ne yaptığının bilinmediğini açıkladı. 2012 yılında getirilen 4+4+4 sisteminin ardından açık lisede okuyan öğrenci sayısı 940 binden 1 milyon 389 bine yükselmişti. Aynı dönemde lise öğrenci sayısındaki artış oranı yüzde 15,8 olurken açık öğretim lisesinde okuyanların artış oranı yüzde 32,4 oldu.”

 

Geçmişten Ders Çıkartılmadı

 

Son olarak geçmişten hiçbir ders çıkartılmadığını ifade eden Özgür Ulaş Yiğit, “Yüzde 80'i iktidarın eksenindeki yandaş sendika üyeleri arasından seçilen okul yöneticilerinin birçoğu 2019'da da rezaletlere imza attı. İktidara ne kadar yakın olduklarını göstermek için sosyal medya üzerinden her fırsatta Cumhuriyet'e ve onun kurucusu olan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'e dil uzatan yöneticiler, yine cezalandırılmadı. Sendikamızın yargıya taşıdığı her bir hadsizlik, MEB tarafından sessizlikle karşılandı. Bunun yanı sıra karma eğitimin haram olduğu, kız öğrencilerin eşofman giymemesi gerektiği gibi ifadeler kullanan yandaşlar da eğitim sisteminden kopartılmadı. Özet olarak; 2019-2020 Eğitim ve Öğretim Dönemi, geçmişten ders çıkarmadıkça geleceğin aydınlanmayacağının, aynı hataları yaparak farklı sonuçlar ummanın saçma olduğunun vücut bulmuş hali oldu. Bilimden ve akılcılıktan uzak, siyasetin gaye ve emirleri doğrultusunda şekillenen, her yurttaşa eşit şekilde ulaştırılmayan eğitim sistemi, bu eğitim döneminde de ülkemizi biraz daha karanlığa taşıdı. Eğitim-İş olarak MEB'e çağrımızdır: Bu eğitim döneminin de yanlış uygulanan eğitim politikalarının son bulmasını umuyorum. Aksi takdirde Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ün eğitim neferleri olarak tüm benliğimizle yanlış uygulanan eğitim politikalarına karşı mücadeleyi sürdüreceğimizi ilan ediyoruz. Tüm bu ezici tabloya, mesleğin itibarsızlaştırılmasına, baskılara rağmen bu eğitim öğretim döneminde de öğrencilerine bilimi ve hayatı öğretmek için çabalayan eğitimcilerimize teşekkür ediyor” diye konuştu.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (