Şair; Celladına aşık olmuşsa bir millet, İster ezan ister çan dinlet, der. Çünkü bilincini celladına teslim etmiş olanlar için artık doğru/yanlış, iyi/kötü diye bir şey yoktur.
Başka bir ülkede olsa bu kadar başarısız, bu kadar şaibeli bir hükümet yüzde 1 bile oy alamaz. Çünkü hükümetlerin görevi vatandaşın iş, aş, güvenlik gibi ihtiyaçlarını gidermek, geleceğe umutla bakmalarını sağlamaktır.
Bugün kim geleceğine umutla baktığını söyleyebilir?
Anketlere bakıyorsunuz hala iktidarın oyu yüzde 20'lerin üzerinde görünüyor. Neye rağmen? Yüzde yüzü aşan enflasyona, el yakan fiyatlara, işsizliğe, adaletsizliğe, çok maaşlı yandaşlara rağmen. Hak ve adalet duygusunu yitirmemiş bir millet bu kadar yanlışa çanak tutmaz. İktidar bu kadar rahat hareket ediyor, bu kadar umursamaz davranabiliyorsa sebebi bir kısım insanımızın bu akıl dışı tutumudur.
Hz.Ömer gibi bir ahlak ve adalet abidesi bir insana halk, yanlış yaparsan seni kılıçlarımızla düzeltiriz diyebiliyordu. Çünkü o halkın bir vicdanı, bir hak ve hakikat şuuru vardı. Bugün yolsuzluğu alkışlayan, adaletsizliğe destek olan, zulme çanak tutan bir kısım halk var. Dönüp dolaşıp bir halk kendi halini düzeltmedikçe Allah onların halini düzeltmez noktasına geliyoruz. Bir halk bu kadar pahalılık karşısında hala buna sebep olanları alkışlıyorsa her türlü sonucu adeta hak etmiş demektir.
Kamuoyu araştırmaları, AKP'nin en büyük desteği gelir ve eğitim düzeyi düşük olan kesimlerden aldığını gösteriyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe bu destek düşüyor. Düşünebiliyor musunuz evine ekmek, çocuğuna süt götüremeyenler buna neden olanların çoğu destek oluyor. Sonra da şikayet ediyoruz. Hem şikayet eder, hem de oyumu veririm türküsü söylüyoruz.
Daha kötüsü bu iktidara İslam gömleği giydirilmeye çalışılmasıdır. İslam adalet dinidir, her türlü fuhşiyatı, yolsuzluğu, hırsızlığı, arsızlığı yasaklamıştır. Gerçekte Cumhuriyet tarihinde hiç bir iktidar bu kadar İslam'a zarar vermemiştir.Birçok insan bir hayalin peşinde gidiyor. Hayalindekini gerçek sanıyor. AKP'nin hiç bir zaman İslam diye bir davası olmadığı gibi, öyle bir hassasiyeti de olmadı. Politikalarını bir ahlak düzeni kurmak için değil, adeta bir kesimin saltanatı için oluşturdu. Şu partili başkanlık sistemi bir avuç kişinin ihtiraslarını tatminden başka kime faydası oldu? Bir kişi mutlu olsun diye ülke adeta batırılıyor. Onca gürültü, patırtı çıkarıldı, uçacağız,kaçacağız denildi, geldiğimiz nokta ortada. Yukarı doğru uçmuyor, aşağı doğru uçuyoruz.
Bir halk kendi halini düzeltmedikçe o ülkede hiçbir şey düzelmez. Bile bile lades diyenin şikayete de hakkı yoktur. Partiler, siyasetçiler millete hizmet için vardır. Hizmet edemez hale geldiğinde onları gönderip yerine başkalarını getirmek vatandaşın üzerine borçtur. Tersini yapan bir halk kendi felaketine koşuyor demektir. AKP, bu aymazlık üzerinden hayat buluyor. Cesaretini bu basiretini kaybetmiş kitlelerin desteğinden alıyor. Bırakın bu millet ne hali varsa görsün demek de bir yoldur, lakin bu ülkede sadece vicdanını partizanlıkta boğmuş insanlar yaşamıyor, hepimiz yaşıyoruz. Bize düşen söylemektir gerisi herkesin kendi bileceği iştir. Şairin dediği gibi Celladına aşık olmuşsa bir millet/İster ezan, ister çan dinlet.Milletimizin vicdan sahipleri gereğini yapacaktır ümidim adeta içimde geveze bir kuş,hiç susmuyor,susmayacak.