Yirmi yıldır millete söylenen yalanlar bir haftada çöktü. Dünya bizi kıskanıyordu, ABD'yi, Almanya'yı geçmiştik, Erdoğan dünya lideriydi. Diğer ülkelerin liderleri onun yanında köy muhtarı bile sayılmazdı.
İşin garibi bu palavralara inanan ahmaklar da vardı.
Yaşadığı şehrin dışına çıkmayanlara bir şey demiyorum. Ama ya dünya umuru görmüşlere ne demeli?
Ülke dışına çıktığınızda dışarı ile ülkenizin durumunu daha iyi mukayese edebiliyorsunuz. Batı'da çalışan bir insan kazandığı para ile müreffeh bir hayat sürebiliyor. Burada asgari ücretle sürünüyorsunuz. Sadece ölmüyorsunuz o kadar. Bir halk istemesini bilmezse siyasetçi de vermeyi bilmez. Meşhur bir sözdür ağlamayan çoçuğa mama verilmez. İstemesini bilmeyen kendini yönetenlerden hesap sormayan bir halk sefaletten kurtulamaz.
Yangınlarda nasıl gafil avlandığımızı, yangına müdahale edecek tek bir uçağımızın bile olmadığını anlatmaya gerek yok. THK'yı bitirelim derken binlerce dekar ormanımızı kaybettik. Milyonluk uçakları ideolojik şartlanmışlık uğruna çürümeye terk ettik.
Kastamonu'yu, Sinop'u, Bodrum'u vuran sel karşısında gösterilen dağınıklık, organizasyonluk ise üçüncü dünya devletlerine bile görülmeyecek bir durumdu. Nehir yatağını imara açmanın, rant hırsı uğruna yapılan hesapsız kitapsız işler en az 150 insanımızın ölümüne neden oldu. Suçlu vatandaş mı? Hayır! Suçlu, su yoluna inşaat yapılmasına izin verenlerdir. Bozkurt'ta dere yatağına yapılan evlerin tamamı AKP iktidarında yapılan evler. Buna rağmen ortada tek bir sorumlu yok. Bir sel yüzlerce evin yıkılmasına, birçok insanımızın hayatını kaybetmesine yetti.
Sadece şu örnek bile herkesin kıskandığı devletimizin nasıl yönetildiğin göstermeye kafi. Bozkurt'ta çöken Ölçer Apartmanında aynı dairede toplanan on kişi saatlerce kurtarılmayı bekliyorlar. Telefonlarla her yerden yardım istiyorlar. Hele hayatını kaybeden Semanur'un ağabeyi Mert ile yazışmaları tam bir trajedi. Semanur'un son sözleri bina çöküyor oluyor. Dört saat boyunca bu apartmana müdahale edilmez mi?
Bürokratınız görev yapmıyor, dere yatağına imar izni vererek cinayete ortak oluyor. Müteahhidiniz çalıyor. Dört saat ulaşabildikleri her yere ulaşmaya çalışan Semanur'a bir helikopter veya başka bir kurtarma ekibi gönderemiyorsunuz. Sonra da milletin karşısına geçip boş boş böbürleniyorsunuz. Batı sizi niye kıskansın en fazla halkınızın tepkisizliğini, itaatkarlığını kıskanmış olabilirler.
Saray artık ülkeyi yönetemiyor. Bir halkı ilelebet kandıramazsınız.Bir sel, bir yangın bütün yalanlarınızı suratınıza çarpar. Vatandaş ömür boyu sesini çıkarmadan devletimdir diyerek vergi veriyor, çağrıldığında koç gibi, evlatlarını askere gönderip kurban veriyor. Ama elli yılda bir devletine ihtiyaç duyduğunda onu yanında göremediği gibi İban vererek bütün yükü vatandaşa yüklediğini görüyor. Üstüne üstlük bir de atılım ve şahlanış dönemine girdik nutuklarını dinleyince devletine olan itimadı iyice soğuyor.
Başkanlık sistemi kurumları iş yapamaz hale getirdi. Bir ülkede her şeyin başı bir kişi olursa devlet o bir kişide tıkanır. Bugün devlet tıkanmıştır. Tıkayan bellidir. Bu tıkaç çekilmedikçe Türkiye'nin sahili selamete ulaşması mümkün değildir. Çekilin artık, ülkeyi yönetemiyor, her gün biraz daha devleti aşındırıyor, ülkeyi felakete sürüklüyorsunuz.