Siyasetçiler halka hesap vermekle mükelleftir. Seçenin, seçtiklerini sorgulama, muhasebe etme hakkı vardır. Halkın hesap soramadığı yönetimler, sadece otokrat yahut dikta yönetimleridir. İlk önce Gelecek Partisi ekonomi kurmaylarının dile getirdiği bilahare muhalefet partilerinin tamamının sorduğu 128 milyar dolar nerede? Sorusu ile ilgili olarak.
CHP bir afiş asarak 128 milyar nerede? diye soruyor. Bunu sadece CHP sormuyor evet bütün muhalefet soruyor. Sokaktaki vatandaş soruyor, işsiz kalan gençler soruyor, mutfağında tencere kaynatamayan hanımlar soruyor. Dolayısıyla bu susturularak geçiştirilecek bir mesele değil.
İktidar istiyor ki hiç kimse soru sormasın, har vurup harman savursunlar ama kimse itiraz etmesin. Bahçeli, Anayasa Mahkemesi kaldırılsın derken aslında hesap verilecek hiç bir merci olmasın dedi. AKP ve Erdoğan'ın demeye cesaret edemediği şeyleri Bahçeli söylüyor. Belli ki, -MHP'yi bitirmeyi- kafaya koymuş.
Bu meselenin bu kadar büyümesi boşuna değil, iktidar sözcülerinin çelişkili açıklamaları bu işte bir çapanoğlu olduğunu gösteriyor. Ayrıca Kılıçdaroğlu gibi tecrübeli bir siyasetçinin elinde teyitli bilgi olmadan bu meseleyi bu kadar gündem yapması mümkün değil.
Sn. Erdoğan ile Canikli, CHP'nin iddialarına karşı farklı farklı cevaplar verdiler. Canikli, 30 küsur milyar dolarla altın alındığı şimdi bilezik, gerdanlık, takı olarak milletimizin evinde dedi. Bu kadar gülünç, bu kadar absürt, bu kadar vatandaşı aptal yerine koyan bir cevap olabilir mi? Bu çaresizliğin bir itirafıdır. Sayın Erdoğan'da her şeyin yasalara uygun olduğunu söyledi. Muhalefet her şey yasalara uygunsa bu dolarları kim veya kimler aldı açıklayın diyor. Yasalara uygun olan bir işlem saklanır mı? Açıklayamıyorlar, çünkü yapılan işlemin doğru olmadığını kendileri de biliyorlar.
Bu ülkede tarafsız, bağımsız bir yargı olsa bugün bunların hiç birini konuşmuyor olacaktık. Yargılanma korkusu, paraya, makama karşı zayıf olanları frenleyen en önemli mekanizmadır. Onun için sömürü düzenlerinde önce yargı iş yapamaz, kıpırdayamaz hale getirilir. Sonra da o ülkenin kaynakları dibine kadar soyulur. Yargı devre dışı bırakıldığı için şimdi bu görevi muhalefet yapıyor. Düşünün ki, muhalefet de olmasaydı bu olayların hiç birinden toplumun haberi olmayacaktı. Bunun için muhalefet çok değerlidir, hele bizim gibi tek adam rejimlerinde çok daha değerlidir.
İktidar bu sorudan kaçamaz, pankartları indirmek bu sorunun cevabı değildir. Bu sorunun cevabı bu paranın kuruş kuruş hesabını vermektir. Vatandaşa bu hesabı veremeyenler er geç yargıya ve tarihe bu hesabı verme zorunda kalırlar. O afişler sadece duvarlara asılmadı artık yüreklere, beyinlere de asıldı. Makul bir cevabı verilmediği takdirde -hesabı verilene kadar- orada kalacaktır.