Kuvvetler ayrılığının sağlanması, yargı bağımsızlığı dışında bütün reform iddiaları yarayı pudra ile kapatmaktan başka anlam ifade etmez.
Bizi buraya şu veya bu şahsın ekonominin başında olması getirmedi. Biz bir zihniyet ve o zihniyetin kendine göre oluşturduğu sistemin kurbanıyız.
Yargı bağımsızlığı yok edilmese, partili başkanlık sistemi olmasa muhtemelen bugün bu kriz de olmayacaktı.
Hala meselenin esasına dair bir değişiklik olacağına dair bir belirti yok. Reform bir zihniyet işidir, dünya görüşü işidir. Hiç bir iktidar dünya görüşüne, zihniyet evrenine ters düşen bir reform yapamaz. Siyasal İslamcı bir iktidardan ne beklenirse bu iktidardan da onu bekleyebiliriz.
Siyasal İslamcı derken asla dindarlığı kastetmiyorum: dindar, dinin hükümlerine uyar, siyasal İslamcı dinin hükümlerini ikbal aracı yapar. Onun için İslam'ı en az yaşayanlar siyasal İslamcılardan en çok yaşayan ortalama Müslümanlardan çıkar.
Ortada o kadar düzeltilecek şey var ki saymakla bitmez. Ülkeyi ihtiraslarına uygun hale getirmek için o kadar tahrip ettiler ki reformlarla bu çok hasarlı bina ne kadar düzeltilirse ancak o kadar düzeltilebilir.
Düşmanlık siyaseti yapmıyoruz, tam tersine o siyasetin kurbanı olarak uzlaştırıcı, kucaklaştırıcı bir siyasetin mücadelesini veriyoruz. Çünkü toplum yoruldu, siyaset yoruldu, hepimiz yorulduk. Çatışmacı, kutuplaştırıcı siyaset hepimizi yaraladı. O hain bu hain, o HDP ile görüştü, bu görüştü, o FETÖ’cü bu FETÖ’cü bizi bize düşman hale getirdi.
Şimdi ülkeyi bu kadar tahrip ettikten sonra göstermelik reformlar yapacağız diyorlar. Ama bir içerik ilanı yok. Mesela HSYK'nın yapısı değişecek mi? Mesela RTÜK tek taraflı denetim yapmaktan çıkarılacak mı? Mesela basın üzerindeki baskı kalkacak mı? Mesela yargıya talimat vermekten vaz geçilecek mi? Mesela, ihalelerde kayırmacılık bitecek mi? Mesela, Sayıştay raporlarının gereği yapılacak mı? Mesela, ayakkabı kutuları ile yakalananlar tarafsız yargının önüne çıkarılacak mı? mesela AİHM ve AYM kararlarını uygulamayan yargıçlar hakkında soruşturma açılacak mı? Kuru kuruya, içerik belirtmeden reform taahhütlerinde bulunmanın hiç anlamı yok. Bu soruları çoğaltmak mümkün, tarihle kavga, Cumhuriyetin kurucuları ile kavga, İslam'ı bütünleştiren, kucaklaştıran bir din olmaktan çıkarıp parti aidiyetinin sembolü haline getirme, bunların hepsinin bitmesi lazım.
CB'nin yetkilerini koruyarak, CB kararnameleriyle milletin meclisini işlevsiz hale getirerek hiç bir şey düzelmez. Çok sorunumuz var ve bunların hepsi 18 yıllık iktidarın ürünü. Bozan düzeltebilir mi bilemiyorum, ama benim güvenim yok. Yargı reformu dedikten iki gün sonra Ana muhalefet partisi lideri tehdit edildi. Bütün partiler öncelikle de iktidarın buna güçlü bir tepki vermesi gerekirdi. Verilmedi. Bu durumda hangi reformdan, hangi adaletten söz edilebilir. Daha dün sn Arınç, Demirtaş'ın bırakılması gerektiğini söyledi. Hem siyasetten bağımsız yargı diyoruz, hem de yargıyı etkileyecek mesajlar veriyoruz. Bu kafayla ne olur, göreceğiz. Yine de temennim içinde bulundukları hayal dünyasından uyanıp gerçeğe dönmeleridir. Gerçeğe, yani demokrasiye, adalete, bağımsız yargıya, proje siyasetine ve parlamenter sisteme...