''Ey Mü'minler!. Sizi, hayat verecek emirlere çağırdıkları zaman Allah'ın ve Peygamber'in davetlerine geliniz, emirlerine boyun eğiniz. Ve biliniz ki Allah insanla kalbi arasında dolaşır. Ve bir gün gelecek Allah'ın huzurunda toplanacaksınız.'' (Enfal Suresi: Ayet: 24.)
RAMAZAI ŞERİF İLAHİSİ:
Mübarek Ramazan geldi
mescidler nur ile doldu
Mü'minlere rahmet oldu
Merhaba ya şehr-ü Ramazan merhaba
Mübarek Ramazan gelir
Oruç tutan rahmet bulur
Münafıklar mahrum olur
Merhaba ya şehrü Ramazan merhaba.
On bir aylık yoldan geldin
Mü'minlere rahmet oldun
Asilere zahmet oldun
Merhaba ya şehr-ü Ramazan merhaba
On bir ayın sultanısın
Dertlilerin dermanısın
Hakkın bize ihsanısın
Merhaba ya şehr-ü Ramazan merhaba
Sen şehr-ü mübarekdin
Mü'minlere gereksin
Sırat üstünde buraksın
Merhaba ya şehr-ü Ramazan merhaba
Oruç ibadetinin dini hikmetleri ve faydaları:
Cenab-ı Allah'ı tanımak ve ona inanmak hayattır. Allah'tan ve onun emirlerinden uzak kalmak ise ölümdür. Yerlerin göklerin tek yaratıcısını tanıyan ve ona kulluk eden insan kendisi için manevi ve ebedi bir hayat hazırlığında olur. Böyle insan dünyada huzur ve saadetin tadını çıkarır. Dünya yaşamının devamı olan ahiretteki saadeti daha büyüktür.
İnsan oğlu dünyada nimetlere bolluk (Gark) olarak yaratılır. Bu nimetin gerçek sahibini tanıyarak nankörlükten kurtulur. Elbette nimeti verenin, bu nimetler karşılığında bir çok emirleri ve yasakları da olacaktır. Bu doğaldır. İnsan, nimetini vereni idrakinde olup tanıdığı müddetçe kıymetli veya tanıdığı bir varlık olur. İşin en önemli tarafı, nimeti vereni tanımadığı veya tanıdığı halde riyakarlık (İki yüzlülük) yaparak emir ve yasaklarına uymadığı zaman da nankör olur. Bu faaliyette olanların manevi bir ölüm, kalıcı bir pişmanlıktır.
Cenab-ı Allah bizi insan olarak yaratmış, akıl ve fikirle ödüllendirmiş ve sayılmayacak nimetler ihsan etmiştir. Unutmamalıyız ki, sağlıklı ve huzurlu olabilmemiz için bazı emirler vermiştir. Cenab-ı Allah'ın bu emirlerinin adına'' beden-i ve mali ibadet'' diyoruz ki kulluk etmek demektir. Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde: '' Yalan sözü, yalanla iş görmeyi ve haram olan her şeyi terk etmeyenin yeme ve içmesini bırakmasına Allah'ın ihtiyacı yoktur.'' buyuruyor.
DUA:
Bütün ibadetlerde olduğu gibi duada da niyet önemlidir.
Dua dergahı ilahiden sevap, rahmet ve rica etmektir. Her ibadetin özü, her ibadetin ruhu olan dua ile kullar, insanlar Cenab-ı Allah'a yakınlık kazanırlar.
İnsanlar, kendilerini yaratan Cenab-ı Allah'a karşı acizliklerini itiraf ederek, kulluk ve insanlık vazifelerini bir borç bilerek, haram olan her şeyden sıyrılarak Cenab-ı Allah'ın emrettiklerine itaat eder. Özellikle mübarek Ramazan-ı şerif ayında daha çok dua edip, imkanlarımız dahilinde ihtiyacı olan akraba ve yakınlarımız, ilk sırada olmak üzere sadaka verelim ki, Cenab-ı Allah ibadet ve dualarımızı kabul etsin.
Hindistan da, Müslümanların ünlü bürokrat-din görevlisi hafız-Mevlevi Seyyid Asaf Ali hoca diyor ki: "Bu mübarek duayı Ramazan-ı şerif de iftar vaktinde ve diğer günlerde de güneş batacağı zaman okur ise, Cenab-ı Allah o kulunun bilmeyerek işlediği günahlarını af ve ahiretini mamur eder."
Dua: "Allahümme inneke afüvvün kerimün tuhibbül afve fa'fu anni."
"Müslüman Cenab-ı Allah'a dua ederse Allah ona üç şeyden birini verir:
1- Ya günahlarını affeder,
2- Ya istediğini dünyada verir,
3- Ya da sevaplarını ahirette verir."
Allah'ın her emrinde bizler için huzur ve sağlık vardır. Kul, ibadet ederek Allah'a tazyimde (Yüceltmek) bulunur. İbadet etmenin faydaları kulun kendi tasarrufundadır.
Oruç ibadeti de Cenab-ı Allah'ın bizlere her 12 ayın bir ayında tutmamızı emrettiği önemli bir ibadettir ve sağlığımız için de önemlidir. Bu önemlerin sayılmayacak kadar sevapları çoktur. Araplar: ''Hal sözle anlatılmaz..'' Söylemişlerdir ki buda çok doğru bir atasözüdür.
Oruç ibadetinin güzellikleri ve sevapları da sözle izah edilmez ve ne kadar izah edilirse yine eksik olur. Ancak riyakarlık, ve her türlü haram olan rüşvet, benzeri işlerden ve gösterişten uzak olup, Cenab-ı Allah için orucunu tutanlar, bu manevi zevki bizzat tadanlar hikmet ve güzelliklerini anlatmakta gecikmezler.
Sadakat ve samimiyetle Müslümanım diyebilenler, şöyle düşünebilir: ''Acaba aç ve susuz kalmanın güzelliği ve faydası neresinde??..'' Evet, aç ve susuz kalmak güzel değildir. Ama onun bize sağladığı o kadar çok maneviyat teşkil eden tarafı vardır ki işte onlar güzeldir.
Oruç tutarak sevaplarına nail olabilmenin esasları nelerdir? Allah'a inanan ve onun emirlerine boyun eğen insan bunu kendi nefsinde tatbik edeceği için hemen anlar. Madem ki Allah'ın emirlerinde sağlık ve bereket vardır, o halde Ramazan da tuttuğumuz orucun da bizler için manevi değerlerinde önemli bir yaşam var demektir.
Muhasebe-i Nefis
Allah'a inanan bir insan, bir iş yaptıktan sonra vicdanında heyecan duyar, bunun için muhasebe-i nefis en iyi bir devadır. Yaptığı iş hayırlı ise bir zevk-i vicdani, şer ve haram ise bir azabı içten hisseder. bir Müslüman her günün davranışlarını ölçmeli ve kendisi hakkında ilk hükmü kendisi vermelidir.
Bir Müslüman vicdanına danışarak vermiş olduğu hükme göre çıkar amaçlı haram yemeye odaklandıysa Allah'tan korkmalı ve utanmalıdır. İyilik yaptı ise Allah'a şükretmelidir. Hz. Muhammed (s.a.v.) hadis-i şeriflerinde ''Kendin için her neden hoşlanmaz isen başkaları için de o şeyi isteme. Kısacası nefsinin kabul etmediği bir şeyi başkalarına kabul ettirmeye çalışma'' buyuruyor.
Oruç: İnsanlara nizam ve intizamı öğretir. Tahammüllü ve sabırlı kılar. Mahrumiyetlere katlanmaya alıştırır, sefahati önler, kötü alışkanlıklardan uzaklaştırır, nefse hakimiyeti sağlar, merhamet ve şefkat hislerini çoğaltır. Helal olarak elde ettiği kazancı ile yardıma ihtiyacı olanlara yardım etme duygusunu arttırır. Bu insanın yaratılışından gelen özelliğin verdiği ferahlık ve manevi sevinç etkisiyle yoluna devam eder.
Hindistan-Rajasthan-Bikaner-Malasar köyünde, Müslümanların İftar çorbası tarifi:
Malzeme 8 Kişilik:
1- Birer su bardağı rendelenmiş havuç ve patates.
2- Bir su bardağı rendelenmiş soğan.
3- Yarım su bardağı soyulmuş-rendelenmiş elma.
4- Bir Türk kahvesi fincanı taze Zencefil rendesi.
5- Püre haline getirilmiş 150 gram pırasa
6- Birer yemek kaşığı Domates ve Biber salçası. Birer tatlı kaşığı karabiber, toz kekik, nane ve yeterince tuz.
7- İki litre su ve isteğe bağlı yeterince tereyağı veya Zeytinyağı.
Hazırlanışı: Rendelenmiş Havuç, patates, Soğan, pırasa, Limon kabuğu rendesini ve tabanı Zeytinyağı ile yağlanmış tencereye koyun ve üzerine iki litre suyu ve salçaları ilave edip kaynatın. Kaynamaya başlayınca, istediğiniz yağı-Karabiber-Kekik-Nane-Tuz'u ilave edip, kısık ateşte 10 dakika daha kaynattıktan sonra çorbanız hazırdır. Afiyet olsun.
NOT: Bir Türk kahvesi fincanı rendelenmiş taze Zencefili, önce iki su bardağı suyu bir cezveye koyup Zencefili 20-25 dakika kaynatın. Sonra havuç soğan ve diğer malzemelerle birlikte tencereye koyun. Zencefilin önce kaynatılmasının sebebi: Zencefil ne kadar kaynar ise, aroması daha çok çözülmüş olur ve yemekler daha çok lezzetli olur.
Bu çorba, Oruçluların bağırsak tembelliği sorununu giderir. Çünkü lif oranı yüksektir. Ramazan da, en büyük sorun bağırsak tembelliğidir. Bağırsak tembelliği, bir çok hastalığa davetiye çıkaran bir illettir. Dikkat edilmesi gereken en önemli sağlık sorunudur.
Dua: "Maddi veya manevi bir sıkıntıdan kurtulmak, veya Allah'tan bir şey dilemek için Cenab-ı Allah'a yapılan müracaattır. Dua, ibadetlerin iliğidir
Cenab-ı Allah nice Ramazanlara tekrar nasip edip feyiz ve bereketlerinden faydalanmayı nasip eden kulların kervanına cümle İslam dünyasını katsın. Amin...
Bi hürmeti seyyidel mürselin
Velhamdu lillahi Rabbil Alemin
Cümle vatan şehitlerini, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ve değerli okuyucularımızın, hakkın rahmetine kavuşmuş yakınlarını Rahmetle, Gazileri Minnetle Anar. Hasta ve yaralılara acil şifalar dileriz.
Cenab-ı Allah, mübarek Ramazan-ı şerif'in hürmetine, Türk İslam dünyasının, birlik-beraberliğini bozmasın. COVİD-19 salgınından bizleri korusun. Amin.
Kaynakça:
Hafız-Mevlevi Seyyıid Asaf Ali, Hindistan da, İslam dünyasının ümlü din görevlisi.
Erzurumlu Hafız Abdullah Aldır Hoca.
İslam Dünyası Yazar: M. Raif Ogan Eylül 1952