Bir ülke düşünün ki; her dakikası macera ve heyecan dolu haberlere sahne olmaktadır.   Bunu mu giysem, şu yemeği mi yesem, oraya mı gitsem, hangi filmi izlesem gibi; insanın günlük yaşantısında her gün başına gelen kararsızlık normal olarak karşılanmaktadır. Bunlar hayatın içinde süreklilik arz eden aniden gelişen olaylardır.   Konu seçim ise; özellikle de bir ülkenin kaderini, çocukların, gençlerin ve gelecek nesillerin kaderini baştan yazacak kadar önemli bir seçimse; kararsızlık ne kadar etkilidir hiç düşündünüz mü?   Senelerdir ülkeyi yöneten iktidara ve muhalefete göre de bu kararsızlar seçim öncesi en dikkat çeken seçmenler olarak ortaya çıkmaktadır.   Daha önceki seçimlerde kararsızların etkilenmesi için birçok söylem ortaya çıkarken, yapılması beklenen ilk seçimde en önemli kriterler; ekonomik sıkıntılar ve adalet konusunda ülkenin geldiği duruma kim sebep oldu ve kim bu durumu düzeltmek için samimi olarak çaba harcıyor olacaktır.   Bir tarafta ekonomide ve adalette sıkıntı olmadığını iddia eden iktidar, diğer tarafta ise; bütün bu karmaşanın ortasında kalan, bir saat sonrasında bir kararname ile hangi değişikliklerin olacağını bilemeyen bir millet yer almaktadır.   Son seçimlerde iki seçmenden birinin oyunu almakla övünen iktidar mensupları, son anketlere göre 4 seçmenden birinin oyuna düşmesine rağmen; bir yandan tekrar iktidar olacağını söylüyor diğer yandan ise bu oy kaybının yerini tutabilecek seçim değişiklikleriyle ya da hileleriyle ülke için değil, kendi çıkarları için kafa yormaya devam ediyor.   Her seçim öncesi; millî duyguları öne çıkaracak ve kutuplaştırıcı konuların üstüne gidecek söylemleri ile dikkat çeken iktidar, bu seçimde de aynı konuları kullanacağını şimdiden ülkeye deklare etmiş durumda. Ancak ülke olarak bu tarz söylemlerin oy getirmeyeceğinin farkına varan bir seçmen kitlesine sahibiz.   İnsanlar, ceplerindeki yangına dikkat çeken ve çözüm için çaba harcayan bir yönetimin özlemini çektikleri için; yandaş basında oynanan tiyatrolara ve ülkenin gerçek gündemiyle alâkası olmayan boş tartışmalara artık inanmıyorlar. Herkes her şeyin farkında ve kararsızda değiller. Zaten ortada çocuklarının ve ülkenin geleceğini ilgilendiren bir sorun varsa kimse kararsız olamaz ve olmamalı. Sağcı veya solcu kavramlarının bittiği bir gerçeklik varken, seçmenlerin; sadece ülkeye hizmet edecek kadrolara sahip çıkması gerekmektedir.   Her gün açıklanan anketlere baktığım zaman gördüğüm tek şey; kararsızların ülkede en çok oy oranına sahip olduğudur. Kararsızlar birleşip parti kursa tek başlarına iktidara sahip olacaklar neredeyse. Ama gerçekte böyle olmadığını herkes biliyor.   Anket firmalarının genel olarak iktidara daha yakın olduğunu ve parayı daha çok oradan kazandıklarını varsayarsak oy oranlarında oynamalar yapmaları kuvvetle ihtimaldir. İktidarı ve iktidardan beslenenleri memnun edip gönüllerini hoş tutmak için "kararsızlar" diye nitelendirilen seçmen oranını şişirip muhalefetin oranını doğru göstermemeye gayret ediyorlar. Bu kararsızlar gerçekten kararsızsa; bu ülkeyle ilgili ya bilgi sahibi değiller ya da maaşlarını dolarla alanlardır.   Elektrik, doğal gaz ve akaryakıt kullanan insan kararsız olamaz. Ticaretle uğraşan insan kararsız kalamaz. Üretim yapan insan kararsız duramaz. En önemlisi de; ülkede herkesin mutsuz ve huzursuz olduğunu ve buna sebep olan iktidarı gören insan kararsızım diyemez...   Millet olarak, artık kutuplaştırıcı değil birleştirici bir siyaseti görmek istiyorsak; farklı görüşteki partilerin ülke için biraraya gelmesinin şimdiye kadar ki en büyük fırsat olduğunu görmemiz gerekiyor.   Son olarak; adaletin herkese eşit uygulanacağı, ekonomik kaygısı olmadan herkesin mutlu olarak çalışacağı, yandaşların değil milletin söz sahibi olduğu, çocuklarımızın, gençlerimizin ve özellikle kızlarımız ile kadınlarımızın güvenli sokaklarda rahatça dolaşabileceği güzel bir gelecek diliyorum...