Seçim ekonomisinin yarattığı ile 5 aylık dönemde 263 milyar 590 milyon Türk lirası bütçe açığı yetmemiş gibi, bu açığı daha da artıracak en düşük memur aylığının 22.000 TL olmasına ilişkin düzenlemenin yapılması, bütçe açığını kapatılamaz noktasına getirilmiştir. EYT düzenlemesinin yıllık maliyeti 255 milyar TL ve memurun en düşük aylığının 22.000 TL olmasının yıl sonuna kadar maliyeti ise 455 milyar TL’yi bulacağı tahmin edilmektedir.
Ülkemizde 15 milyon 500 bin SGK, Bağkur ve memur emeklisine de bilindiği üzere devede kulak misali %25 zam yapıldı. Emeklilerimiz bozdurup, bozdurup harcasınlar diye bunlara ilaveten en düşük emekli aylığı 7.500 TL olmasın rağmen, kök ücretleri bu tutarın altında kalan 5 milyon emeklinin maaşında ise hiçbir artış olmadı. Emeklilerin ellerine zam farkları geçmeden fiyat artışları benzin, mazot dahi tavan yaptı.
Bu yeni yönetim ve ekonomi modelinin içeriği ise gerçeği yansıtmayan enflasyon oranını baz alarak, asgari ücret tutarının yükselt, işverenin nasıl ödeyeceğini hiç düşünme, sigorta prim matrahını yükselt, böylece devletin prim tahsilatını arttır. Altta kalanın canı çıksın. İşverenler ister ödesin ister ise ödemesin. Fabrikalar kapanırsa kapansın işçi çıkarmaları çoğalırsa çoğalsın, kayıt dışılık artarsa artsın önemli değil, seçim öncesi vaatleri arasında olmayan iş başındaki hükümetimiz, seçim sonrası bütçe açığını dış ticaret açığını kapatmak için, ÖTV ve KDV vergilerini artırarak gelirlerini çoğaltmanın yolunu tercih etmiştir.
7456 sayılı 06/02/2023 tarihinde meydana gelen Depremlerin yol açtığı ekonomik kayıpların telafisi için ek motorlu taşıtlar vergisi ihdası ile, bazı kanunlarda ve 375 sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması hakkında karar 15/07/2023 tarih ve 32249 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Esasında bu kanun her ne kadar depremin yarattığı finansman açığını ana gerekçe yapsa da bütçe açığı ve seçim vaatlerinin finansmanı için çıkarıldığı cümle alem tarafından bilinmektedir. Ek olarak çıkartılan ek motorlu taşıtlar vergisi birinci taksiti Ağustos 2023 ayı sonuna kadar, ikinci taksiti ise 2023 yılının Kasım ayı sonuna kadar olmak üzere iki eşit taksitle ödenecektir. Ülkemizde 26 milyona yakın araç var. Bunların %54’ü otomobil peki kimler bir kez daha motorlu taşıtlar vergisi ödeyecek sorusunun cevabı otomobil, arazi taşıtı, kaçtı kaçtı ve benzerleri ile motosikletler, minübüs, panalvan otobüs, kamyonet, uçak ve helikopter sahibi gerçek ve tüzel kişiler olacaktır. Bu yıl yapılan bütçede motorlu taşıtlar vergisi tahsilat hedefi 38 milyar 726 milyon TL dir. Bu düzenlemeyle bütçeye yıl sonuna kadar 42 milyar TL ilave tahsilat girişi olacağı görülmektedir.
Sonuç olarak; 2023 yılı Ocak-Haziran döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 2 Trilyon 365,60 milyar TL, bütçe gelirleri ise 1 trilyon 880,30 milyar TL bütçe açığı ise 483,20 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Ayrıca faiz dışı bütçe giderleri 2 trilyon 88,30 milyar TL ve faiz dışı açık ise 208 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
Bütçe açığının artması karşısında, bu açığın para basılarak karşılanması, piyasada para arzının artmasına bu da borç verilebilir fon arzının artmasına ve dolayısıyla faizlerin düşmesine yol açar. Bu durumda, bir yandan para arzının artması, bir yandan da faizlerin düşmesi tüketim harcamalarının artmasına neden olur. Peki Türkiye neden bütçe açığı vermektedir. Sebep kamu gelirlerinin kamu harcamalarının artış hızına yetişmemesi, kamu açıklarının büyümesine neden olmaktadır. Kamu harcamalarındaki büyümesinin temel nedeni ise, israf, ücret ve maaş ödemelerindeki hızlı artışlar ile iç ve dış faiz ödemelerinden kaynaklanmaktadır.
Yeni Maliye Başkanımız sn. Mehmet ŞİMŞEK, dışarıdan para bulup o paranın Ülkemize gelmesinin belirsizliği karşısında, yurtiçin deki yediden yetmişe zamlarla (KDV ve ÖTV) vergilerini artırarak, 85 milyon nüfustan, karşılamayı tercih etmektedir. Yabancı paraların önünün serbest bırakılması sağlanmış, dolar ve euro artmaya devam etmektedir. Dolar artınca benzin, mazot, lpg’ de artmaya devam etmektedir. Keşke IMF’ den borç para alınsaydı da mili servetlerimiz olan kaynaklarımız borç para karşılığında yabancıların eline geçmesinin yolu kapanmış olsaydı. IMF’den borç aldığınızda onların reçeteleri herkesin bildiği reçetedir. İçerde her şeye zam yap, vergileri artır, tasarruf tedbirleri uygula, benden aldığın krediyi zamanında öde şeklindedir. Şimdi bize borç para verecek Ülkeler herhalde babalarının hayrına vermeyeceklerdir. Mutlaka karşılığında bir şey isteyeceklerdir.