( (
Ahmet Ünver
Köşe Yazarı
Ahmet Ünver
 

14 Mayıs 2023 Seçimlerine Doğru Giderken!

14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve TBMM 28. Dönem Millet Vekilliği Aday listeleri, 9 Nisan tarihi itibari ile Yüksek Seçim Kuruluna ( YSK ) teslim edildi! Öncelikle listelere giren tüm adaylara, hayırlı olmasını ve başarılar dilerim! Aday listelerinin açıklanması akabinde, bazı şehirlerde, adaylara ve partiye karşı, teşkilatlar ve kamuoyundan gelen tepkilere şahit olmaktayız! Neden acaba? Beyler ve Bayanlar! Siyaset bir bayrak yarışıdır! Tabii bazı isimler için siyaset bir meslek olarak görülmekte, olsa da! Realitede, siyaset bir nöbet değişimi ve bayrak yarışıdır! Adaylar zaviyesinden eleştiri olarak göreceğim tek boyut, önceden siyasette bulunmuş ve babasının isminden başka hiçbir özelliği ve vasfı olmayan oğulların teşkilatların yok sayılmak ve metazori bir şekilde, tepeden kulis ve lobi çalışmaları ile listelerde olmasıdır! Gerisi benim işim değil! Ya da isim ve şahıslar, benim işim değil! Bir gazeteci olarak, adaylar ve seçime doğru analiz çerçevesinden, resmi; kamuoyunun net bir şekilde okuma yapabilmesi adına göstermektir! Yorum ve değerlendirme kamuoyunun takdiridir! 24 Haziran 2018 tarihinde ki; Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem TBMM seçimlerinden bu günlere kadar, özellikle dost sohbetleri ve köşe yazılarımda, ifade etmekte olduğum, bir devrin sonuna geldiğimizi ve yeni bir dönemin de, tüm işaret ve göstergelerinin her alanda görülmekte olduğunu, bir gazeteci ve iletişim uzmanı olarak kaleme aldım! Aday listelerine ve özellikle de Cumhur İttifakının aday isimleri ve listelerdeki yerlerine bu çerçeveden bakmakta fayda vardır! Kadim bir AKIL, DEĞİŞİM adına, KURGU çerçevesinde, KONSOLİDASYON işlemine hız vermektedir! Normal ve sıradan bir gazeteci gibi siyasete ve siyasetçiye yandaş ve yanaşmak suretiyle günü gün etmek, onun bunun işlerine tavassut etmek ya da köşe kapmak derdinde olmadığımızdan, mezkur yazıları ve ifadelerimi, her daim her yerde açık yüreklilikle sergiledim! Çünkü siyaset ve siyasetçiden bir beklentim yoktu! Devletin bekası ve milletin birliği adına, kaleme aldım, tüm bu yazıları! Taşlanmak noktasına geldiğimiz anlar da, oldu! Hadi canım sen de, diyenler de oldu! Hiç de, umurumda olmadı! Doğru bildiklerimi ya da doğru olarak gördüklerimi ve öngörülerimi, bir vizyon ve strateji çerçevesinde, beklentiye de girmeden, kaleme almaya çalıştım! Birileri gibi çiçek ve böcek, aşk ve tele vole de yazabilirdim! Yazılarım daha fazla okunabilirdi! Ve çok daha fazla aferin alabilirdim! Hatta belki de cebimi ve iban hareketleri ile hesabımı da doldurabilirdim! Kamu ve Kamuoyu adına Gazetecilik mesleğinin onuru zaviyesinden yanaşma veya yandaş olmamak, yanaşma ve yandaş olmak suretiyle GÖZDE ve GÜNDEM olmak daha kolay ve kestirme, bir yoldur! Tabii ki bu bir tercih meselesidir! Her kişi cibilliyetinin gereklerini yapacaktır! Her seçiş bir vaz geçiştir! Neyi seçtiğiniz ve nelerden vaz geçtiğiniz önemlidir! Kişinin değeri ve kalitesi; seçtikleri, vaz geçtikleri ve tepkileri kadardır! Kamu adına bu mesleği icra edebilmek için kimseye ya da herhangi bir güç ya da iktidara, ne yanaşma ne de yandaş olmak gibi bir dert ve gayemiz oldu! Doğru bildiklerimizi, ülkenin ve şehrin menfaatleri çerçevesinde ki öngörülerimizi, zaman – zemin ve makam – mevki ve kişi ayırt etmeden her mekanda dile getirmeye çalıştık! Tek bir dert ve gayemiz var; Devlet ve Millet! Devletin bekası ve Milletin Birliği! Gerisi benim için hikayeden ibarettir! Ya da teferruattan! Kadim Türk Devlet Aklı, 15 Temmuz hain darbe gecesinden itibaren, devlet yönetim sistematiğinde ve özellikle de siyasette, yeni bir rota ve kurgu belirlediğini! Bu kurgu çerçevesinde, Siyasal İslam temsilcilerine iktidar ve hükümette yer olmadığını! Bir devrin kapandığını ve kalkınma – şahlanma odaklı, yeni bir dönemin de başlamakta olduğunu, vurguladım! Siyasetin kutuplaştıran – ötekileştiren ve dışlayan iletişim dilinden kaynaklı, toplumsal barış ve huzura erebilmek adına, Kurucu İrade ve Kuvay-i Milliye ruhuna acil ihtiyacımız olduğunu, ifade ettim! Aksi halde yüz yıl önce olduğu gibi tökezlememizi ve parçalanmamızı bekleşen akbabalara karşı büyük bir fırsat vermiş olacağımızı! Peki, böyle bir vebali kim taşıyabilir! Türk Milleti, birlik ve beraberliğini muhafaza ettiği takdirde, hiç bir güç karşımıza doğrudan geçemez! Sadece taşeronları üzerinden canımızı yakar!
Ekleme Tarihi: 15 Mayıs 2023 - Pazartesi
Ahmet Ünver

14 Mayıs 2023 Seçimlerine Doğru Giderken!

14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve TBMM 28. Dönem Millet Vekilliği Aday listeleri, 9 Nisan tarihi itibari ile Yüksek Seçim Kuruluna ( YSK ) teslim edildi! Öncelikle listelere giren tüm adaylara, hayırlı olmasını ve başarılar dilerim!

Aday listelerinin açıklanması akabinde, bazı şehirlerde, adaylara ve partiye karşı, teşkilatlar ve kamuoyundan gelen tepkilere şahit olmaktayız! Neden acaba?

Beyler ve Bayanlar! Siyaset bir bayrak yarışıdır! Tabii bazı isimler için siyaset bir meslek olarak görülmekte, olsa da! Realitede, siyaset bir nöbet değişimi ve bayrak yarışıdır!

Adaylar zaviyesinden eleştiri olarak göreceğim tek boyut, önceden siyasette bulunmuş ve babasının isminden başka hiçbir özelliği ve vasfı olmayan oğulların teşkilatların yok sayılmak ve metazori bir şekilde, tepeden kulis ve lobi çalışmaları ile listelerde olmasıdır! Gerisi benim işim değil! Ya da isim ve şahıslar, benim işim değil!

Bir gazeteci olarak, adaylar ve seçime doğru analiz çerçevesinden, resmi; kamuoyunun net bir şekilde okuma yapabilmesi adına göstermektir! Yorum ve değerlendirme kamuoyunun takdiridir!

24 Haziran 2018 tarihinde ki; Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem TBMM seçimlerinden bu günlere kadar, özellikle dost sohbetleri ve köşe yazılarımda, ifade etmekte olduğum, bir devrin sonuna geldiğimizi ve yeni bir dönemin de, tüm işaret ve göstergelerinin her alanda görülmekte olduğunu, bir gazeteci ve iletişim uzmanı olarak kaleme aldım!

Aday listelerine ve özellikle de Cumhur İttifakının aday isimleri ve listelerdeki yerlerine bu çerçeveden bakmakta fayda vardır! Kadim bir AKIL, DEĞİŞİM adına, KURGU çerçevesinde, KONSOLİDASYON işlemine hız vermektedir!

Normal ve sıradan bir gazeteci gibi siyasete ve siyasetçiye yandaş ve yanaşmak suretiyle günü gün etmek, onun bunun işlerine tavassut etmek ya da köşe kapmak derdinde olmadığımızdan, mezkur yazıları ve ifadelerimi, her daim her yerde açık yüreklilikle sergiledim!

Çünkü siyaset ve siyasetçiden bir beklentim yoktu! Devletin bekası ve milletin birliği adına, kaleme aldım, tüm bu yazıları!

Taşlanmak noktasına geldiğimiz anlar da, oldu! Hadi canım sen de, diyenler de oldu! Hiç de, umurumda olmadı! Doğru bildiklerimi ya da doğru olarak gördüklerimi ve öngörülerimi, bir vizyon ve strateji çerçevesinde, beklentiye de girmeden, kaleme almaya çalıştım!

Birileri gibi çiçek ve böcek, aşk ve tele vole de yazabilirdim! Yazılarım daha fazla okunabilirdi! Ve çok daha fazla aferin alabilirdim! Hatta belki de cebimi ve iban hareketleri ile hesabımı da doldurabilirdim!

Kamu ve Kamuoyu adına Gazetecilik mesleğinin onuru zaviyesinden yanaşma veya yandaş olmamak, yanaşma ve yandaş olmak suretiyle GÖZDE ve GÜNDEM olmak daha kolay ve kestirme, bir yoldur!

Tabii ki bu bir tercih meselesidir! Her kişi cibilliyetinin gereklerini yapacaktır! Her seçiş bir vaz geçiştir! Neyi seçtiğiniz ve nelerden vaz geçtiğiniz önemlidir! Kişinin değeri ve kalitesi; seçtikleri, vaz geçtikleri ve tepkileri kadardır!

Kamu adına bu mesleği icra edebilmek için kimseye ya da herhangi bir güç ya da iktidara, ne yanaşma ne de yandaş olmak gibi bir dert ve gayemiz oldu!

Doğru bildiklerimizi, ülkenin ve şehrin menfaatleri çerçevesinde ki öngörülerimizi, zaman – zemin ve makam – mevki ve kişi ayırt etmeden her mekanda dile getirmeye çalıştık!

Tek bir dert ve gayemiz var; Devlet ve Millet! Devletin bekası ve Milletin Birliği! Gerisi benim için hikayeden ibarettir! Ya da teferruattan!

Kadim Türk Devlet Aklı, 15 Temmuz hain darbe gecesinden itibaren, devlet yönetim sistematiğinde ve özellikle de siyasette, yeni bir rota ve kurgu belirlediğini!

Bu kurgu çerçevesinde, Siyasal İslam temsilcilerine iktidar ve hükümette yer olmadığını! Bir devrin kapandığını ve kalkınma – şahlanma odaklı, yeni bir dönemin de başlamakta olduğunu, vurguladım!

Siyasetin kutuplaştıran – ötekileştiren ve dışlayan iletişim dilinden kaynaklı, toplumsal barış ve huzura erebilmek adına, Kurucu İrade ve Kuvay-i Milliye ruhuna acil ihtiyacımız olduğunu, ifade ettim!

Aksi halde yüz yıl önce olduğu gibi tökezlememizi ve parçalanmamızı bekleşen akbabalara karşı büyük bir fırsat vermiş olacağımızı! Peki, böyle bir vebali kim taşıyabilir!

Türk Milleti, birlik ve beraberliğini muhafaza ettiği takdirde, hiç bir güç karşımıza doğrudan geçemez! Sadece taşeronları üzerinden canımızı yakar!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (