Naaşlar 28 yüz yıl sonra halen ilk günkü gibi tazeydi
Naaşlar 28 yüz yıl sonra halen ilk günkü gibi tazeydi
Yazar ve Yönetmen Ali Murat Güven Konya Aydınlar Ocağında, Hz.Elyasa ve Hz. Zükifl’in naaşlarının naklini anlatan belgeseli sundu.
Konya Aydınlar Ocağı’nın düzenlediği Salı Sohbetlerinde bu hafta yazar Ali Murat Güven’in yazıp yönettiği “Peygamber'e Dokunmak” adlı belgesel filmin gösterimi yapıldı. İl Halk Kütüphanesi Salonundaki programda Yönetmen Güven, Hz. Zülkarneyn ve Hz. Zülkifl peygamberlerin naaşlarının bulundukları mezardan nakledilmesini anlatan belgeseli çekme fikrinin gelişim sürecini detaylarıyla anlattı.
Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde, Dicle barajında sular altında kalan mezarların 1995 yılında su seviyesinin düşmesini müteakiben çok gizli bir devlet operasyonuyla başka bir yere naklediliş hikâyesini 2015 yılında Giresun’da bir yayladaki dinlediğini anlatarak sözlerine başlayan Ali Murat Güven, “Kur’an’da adları geçen iki peygamberin su altından çıkarılmasını belgesel yapmak istedim ama maliyeti karşılayabilecek durumda değildim. Üstüne bir de 15 Temmuz melun darbe kalkışması geldi ve ekonomi, siyaset, askeriye yara aldı. Buna rağmen, beni tepeden tırnağa sarsan bir rüya görünce harekete geçmeye karar verdim” dedi.
Rüyasında kendini Dicle barajında sadece ayakları ıslanır halde gördüğünü kaydeden Güven, “İleride eski zaman kıyafetli nur yüzlü bir ihtiyar adam, arkasında da genç bir adam vardı. Yanlarına vardığımda ihtiyar adam elini benim omzuma koyup (Bizim hikâyemizi bütün insanlığa sen anlatacaksın evlat) dedi. Haz. Elyasa olduğunu zannettiğim adama, (Çok istiyorum ama filmi finanse etmeye ve sizin şanınıza layık olarak yapacak manevi takatim yok) dedim. Rüyamda, kendi samimiyetime hayran kaldım. O ise (Zamanı gelince oğul) dedi. Arkasındaki kişinin de Hz. Zülkifl olduğu kanaatine varmıştım” diye konuştu.
Uyandıktan sona kendi içinde durumu mütalaa edip harekete geçtiğini kaydeden Güven “Doç. Dr. Selim Çapar bir işin en çok destek vereni oldu. Zaten o mutlaka olmalıydı ve onunla başlamalıydı. Çünkü mezarlar açılıp naaşlar taşındığında Eğil Kaymakamı olarak çok gizli bu operasyonu bizzat yöneten kişiydi. Sonra İçişleri Bakanlığında üst düzey bir göreve gelmişti ve kendisine belgesel fikrimi anlatan uzunca bir elektronik posta gönderdim. Takriben iki buçuk ay sonra asistanı arayıp o süre içinde İçişleri Bakanlığı ile gerekli yazışmaları yapıp çekim için gerekli izinleri aldıklarını söylediğinde sevinçten havaya uçtum” dedi.
Çekm süreci ve oyuncu kadrosuyla ilgili bilgiler de veren Güven, “Yaklaşık yüz elli kişi filme emek verdi. Emekli gazeteci spor yazarı arkadaşım Hamit Dizman, 15 Temmuz şehidi gazeteci kardeşim arkadaşım Mustafa Cambaz’ın oğlu Alparslan Cambaz da filmde rol aldı. Manevi atmosferi yüksek bu belgeselde, maneviyat seviyesi düşük oyunculara oyuncuya rol veremezdik” diyerek sözlerini sürdürdü.
Hz. Elyasa’nın vefatının üzerinden takriben 2 bin 285 sene geçtikten sonra mezar nakli yapıldığına vurgu yapan yazar ve yönetmen Güven “13-17 Eylül 1995 tarihleri arasında Eğil’de neler yaşandığını anlatmak için önce Ankara’ya, sonra Eğil’e gittik. Yirmi sekiz yüz yıl sonra yapılan çok hassas ve çok gizli bir operasyonu filme alacaktır. Meselemiz giz içindeki bir gizdi. Fakat operasyonun üzerinden çok zaman geçmişti ve görev alan insanların bazıları vefat etmişi bazıları da ikamet değişikliği yaptıkları için ulaşamadık. Görüştüğümüz insanlar bize operasyonun tüm detaylarını anlattılar. Yüzyıllar geçmesine rağmen her iki peygamberin naaşının da, suyun altına hiç daha yeni vefat etmiş gibi tazeliğini koruduğunu ve kefenlerinde bir toz zerresinin bile bulunmadığını, naaşların öldükleri gün gibi taze olduğunu söylediler.” dedi.
Toplam üç saatlik belgeselde operasyonun tüm detaylarını anlatırken tıp uzmanlarının görüşlerine de yer verdiklerini kaydeden Güven, “9 Kasım 2021'de Ankara'da işe başladık ve üç yıl da on iki şehir ve bir o kadar ilçede çekimler yaptık. Canlandırmanın bir kısmını da Konya’nın Cihanbeyli ilçesi kırsalında yaptık. Belgesel yayınlandıktan sonra, daha evvel ulaşamadığımız operasyon görevlileri bizimle temas kurarlarsa genişletilmiş ikinci bir belgesel daha hazırlamak istiyoruz” diyerek devam etti.
Mezarların nakledildiği dönemde bölgede büyük terör problemi olduğu için görevlilerin çok hassas davrandıklarını ve naille ilgili hiçbir görüntü kaydı yapılmadığını anlatan Güven, “İki usta illüstratör bizim anlatımlarımız doğrultusunda yüz otuz kare illüstrasyon çizdi. O günlerin zorlu koşullarında olayın dokümantasyonu neredeyse hiç yapılamamış. Biz bu ciddi eksikliği izale edebilmek için elimizden geleni yaptık. Fakat emin olunuz, yabancı bir televizyon ekibi de olsa, bu kişilerin ellerinde beş milyon dolar bütçe de bulunsa, hemen hemen tarihe gömülmek üzere olan bu olay hakkında bundan daha fazla bilgi ve belge toparlayamazdı. Bizler üzerinden bir 10-15 yıl daha geçse tek bir tanığı bile kalmayacak olan şok edici bir olayın son anda ucundan yakalayıp, onu zor bela anlatmayı, çok kısıtlı bir bütçe ile başardık. Ben oynadım, karım oynadı” diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra Ali Murat Güven’in yazıp yönettiği belgesel perdeye yansıtıldı. Aydınlar Ocağı müdavimleri filmi ilgi ve heyecanla izledikten sonra Başkan Dr. Mustafa Güçlü Yazar Ali Murat Güven’e, eseri ve davetlerine icabet ettiği için teşekkür ederek günün hatırası olarak kitap takdim etti.
Konya HABERİ
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.