( (

Yiğit; “Dilimiz, Birliğimizin ve Bağımsızlığımızın Simgesidir.”

Gündem 26.09.2019 - 13:10, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

Yiğit; “Dilimiz, Birliğimizin ve Bağımsızlığımızın Simgesidir.”

Eğitim –İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit Dil Bayramını nedeniyle yaptığı açıklamada, dilimiz Türkçe’nin birliğimizin ve bağımsızlığımızın simgesi olduğunu söyledi.
Dilin toplumsal yapıyı güçlendiren en güçlü ortak bağ olduğunu belirten Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, “Bir iletişim aracı olarak dil, toplumda yaşayan insanlar arasında, duygu, düşünce ve inanç birliğini oluşturan ve toplumsal yapıyı güçlendiren en güçlü ortak bağdır. Bu nedenle ulusal kültürümüzün temel taşı olan Türkçemiz, ulusal birliğimizi sağlayan en büyük zenginliğimizdir. Dil bağımsızlığını, siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz parçası olarak gören Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de, çağdaşlaşma sürecinde dilimizin geliştirilmesinde ve yabancı sözcüklerden arındırılmasında katkıları sınırsızdır. ‘Türk Milletinin dili, Türkçe'dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili Türk Milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk Milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk Milletinin kalbidir, zihnidir.’ sözleri, Atatürk'ün dilimize verdiği önemi ortaya koymaktadır” dedi.   Dilimizi, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıyız   Özgür Ulaş Yiğit dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılmasına gerektiğine dikkat çekerek,  “Atatürk’ün 26 Eylül 1932’de bizzat başkanlık ettiği ve başlangıç gününü her yıl Dil Bayramı olarak kutladığımız 1. Türk Dili Kurultayı ile yaşama geçirilen Dil Devrimi; Türkçe'nin, yapısı, söz varlığı ve diğer dillere olan etkisiyle güçlü bir dil haline gelmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Türkçe'nin kendi öz değerlerine dayanan, çağdaş uygarlık düzeyinin gerektirdiği kavram, sözcük ve terimleri karşılayan bir eğitim, bilim, kültür ve sanat dili durumuna gelmesini amaçlayan Atatürk, dilimizin korunması ve yabancı dillerin etkisinden arındırılması amacıyla da Türk Dil Kurumu'nu kurmuştur. Ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile de malvarlığının büyük bir bölümünü Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na bırakmıştır. Ancak 12 Eylül’ü izleyen karanlık günlerde dil de din gibi siyasetin aracı haline getirilmiş, Türk Dil Kurumu’na ve Türk Tarih Kurumu’na saldırılar yoğunlaştırılmıştır. Harf ve Dil Devrimleri üstünden asıl hedef hep Atatürk’tü. Atatürk ile toplumun bağının koparılması, Atatürkçü düşüncenin engellenmesi gerekiyordu. İşte bu nedenle Atatürk’ün vasiyetnamesini çiğnenerek bu iki kurumun kapısına kilit vurulmuştur. Yarım yüzyıllık özerk kurumlar, Başbakanlıkta oluşturulan bir devlet dairesine bağlanmıştır. Yazık ki bugün de dilimiz üzerinde aynı oyunlar oynanmakta ve dilimize yönelik saldırılar eğitim üzerinden yoğunlaştırılmaktadır.  Eğitim-İş, Atatürk devrimlerine sahip çıkmanın gereği olarak, dil birliğinin parçalanmasının, birlik ve bütünlük içinde yaşayan ulusumuzun parçalanması anlamına geldiğini bilir. Türkçemizin bugün karşı karşıya bulunduğu; yabancı sözcüklerin kullanımının özendirilmesi, dilin yozlaşması ve yanlış kullanımı gibi tehlikelerden arınarak geleceğe zengin bir dil olarak taşınması hepimizin duyarlılığını ve ortak çabalarını gerektirmektedir. Eğitim-İş olarak tüm ulusumuzu, aydınlarımızı dilimize, kültürümüze sahip çıkmaya, özgün bir düşünce ortamı yaratmak için dilimizi özenli kullanmaya, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmaya çağırıyor, Dil Bayramımızı kutluyoruz.
Eğitim –İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit Dil Bayramını nedeniyle yaptığı açıklamada, dilimiz Türkçe’nin birliğimizin ve bağımsızlığımızın simgesi olduğunu söyledi.

Dilin toplumsal yapıyı güçlendiren en güçlü ortak bağ olduğunu belirten Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Özgür Ulaş Yiğit, “Bir iletişim aracı olarak dil, toplumda yaşayan insanlar arasında, duygu, düşünce ve inanç birliğini oluşturan ve toplumsal yapıyı güçlendiren en güçlü ortak bağdır. Bu nedenle ulusal kültürümüzün temel taşı olan Türkçemiz, ulusal birliğimizi sağlayan en büyük zenginliğimizdir. Dil bağımsızlığını, siyasal ve ulusal bağımsızlığın ayrılmaz parçası olarak gören Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de, çağdaşlaşma sürecinde dilimizin geliştirilmesinde ve yabancı sözcüklerden arındırılmasında katkıları sınırsızdır. ‘Türk Milletinin dili, Türkçe'dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili Türk Milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk Milleti geçirdiği nihayetsiz felâketler içinde ahlâkını, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk Milletinin kalbidir, zihnidir.’ sözleri, Atatürk'ün dilimize verdiği önemi ortaya koymaktadır” dedi.

 

Dilimizi, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıyız

 

Özgür Ulaş Yiğit dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarılmasına gerektiğine dikkat çekerek,  “Atatürk’ün 26 Eylül 1932’de bizzat başkanlık ettiği ve başlangıç gününü her yıl Dil Bayramı olarak kutladığımız 1. Türk Dili Kurultayı ile yaşama geçirilen Dil Devrimi; Türkçe'nin, yapısı, söz varlığı ve diğer dillere olan etkisiyle güçlü bir dil haline gelmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Türkçe'nin kendi öz değerlerine dayanan, çağdaş uygarlık düzeyinin gerektirdiği kavram, sözcük ve terimleri karşılayan bir eğitim, bilim, kültür ve sanat dili durumuna gelmesini amaçlayan Atatürk, dilimizin korunması ve yabancı dillerin etkisinden arındırılması amacıyla da Türk Dil Kurumu'nu kurmuştur. Ölümünden kısa bir süre önce yazdığı vasiyetname ile de malvarlığının büyük bir bölümünü Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na bırakmıştır. Ancak 12 Eylül’ü izleyen karanlık günlerde dil de din gibi siyasetin aracı haline getirilmiş, Türk Dil Kurumu’na ve Türk Tarih Kurumu’na saldırılar yoğunlaştırılmıştır. Harf ve Dil Devrimleri üstünden asıl hedef hep Atatürk’tü. Atatürk ile toplumun bağının koparılması, Atatürkçü düşüncenin engellenmesi gerekiyordu. İşte bu nedenle Atatürk’ün vasiyetnamesini çiğnenerek bu iki kurumun kapısına kilit vurulmuştur. Yarım yüzyıllık özerk kurumlar, Başbakanlıkta oluşturulan bir devlet dairesine bağlanmıştır. Yazık ki bugün de dilimiz üzerinde aynı oyunlar oynanmakta ve dilimize yönelik saldırılar eğitim üzerinden yoğunlaştırılmaktadır.  Eğitim-İş, Atatürk devrimlerine sahip çıkmanın gereği olarak, dil birliğinin parçalanmasının, birlik ve bütünlük içinde yaşayan ulusumuzun parçalanması anlamına geldiğini bilir. Türkçemizin bugün karşı karşıya bulunduğu; yabancı sözcüklerin kullanımının özendirilmesi, dilin yozlaşması ve yanlış kullanımı gibi tehlikelerden arınarak geleceğe zengin bir dil olarak taşınması hepimizin duyarlılığını ve ortak çabalarını gerektirmektedir. Eğitim-İş olarak tüm ulusumuzu, aydınlarımızı dilimize, kültürümüze sahip çıkmaya, özgün bir düşünce ortamı yaratmak için dilimizi özenli kullanmaya, yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmaya çağırıyor, Dil Bayramımızı kutluyoruz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (