( (

Ahmet Davutoğlu: One Minute Gecesi Anında Kükreyen Sayın Erdoğan Bu Hakaret Karşısında Günlerdir Niye Susuyor?

Gündem 26.04.2021 - 16:12, Güncelleme: 21.03.2023 - 03:23
 

Ahmet Davutoğlu: One Minute Gecesi Anında Kükreyen Sayın Erdoğan Bu Hakaret Karşısında Günlerdir Niye Susuyor?

Gelecek Partisi lider Ahmet Davutoğlu, 24 Nisan'da ABD 1 numarası Biden'ın Ermeniler hakkındaki sözlerini değerlendirdi.
24 Nisan’da ABD 1 numarası Biden’ın Ermeniler hakkındaki sözlerini değerlendiren Ahmet Davutoğlu, “Son derece kritik yıllar olan ve Ermeni diasporasının on yıllardır hazırlık yaptığı 2015 ve 2016 yıllarında zor şartlarda takip ettiğimiz etkin diplomasi ile böyle bir açıklamanın yapılmasını engellemiştik. O zaman Başkan Yardımcısı olarak yine etkin bir konumda bulunan Biden da, Başkan Obama da böylesi bir açıklama yapma cesareti gösterememişti” dedi. Gelecek Partisi ekonomi kurmayı Kerim Rota‘nın gündeme taşıdığı 128 milyar olayı her geçen gün daha da popüler hale gelirken Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’ndan çarpıcı bir yorum geldi. “Ülkemiz hem iç ve dış politikada hem de ekonomide çok sıkıntılı bir dönemden geçmekte.Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde: Bugün sizlerle bu konuları paylaşmak ve biraz da dertleşmek istiyorum. Siyasi kimliklerimizin ötesine geçmeliyiz Özellikle de herkesin bildiği, artık “Kral Çıplak” dediği konularla alakalı olarak AK Parti tabanının samimi seçmenleriyle de hasbihal etmek istiyorum. Artık siyasi kimliklerimizin ötesine geçerek ülkemizin geleceği üzerinde her gün biraz daha yoğunlaşan kara bulutları açık yüreklilikle konuşmak, muhasebe yapmak ve bu kara bulutların dağılması için birlikte çaba sarf etmek zorundayız. Ulusal egemenliğimizin sembolü olan Gazi Meclisimizin kuruluş yıldönümünden bir gün sonra ülkemiz ile müttefik olduğunu iddia eden bir küresel gücün zirvesinden gelen hasmane bir açıklama ile ulusal onurumuz hedef alındı.Geçtiğimiz hafta bir taraftan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını pandemi dolayısıyla hakkını vererek kutlayamamamızın burukluğunu yaşarken diğer taraftan ABD Başkanı Biden’ın milletimize açık bir hakaret içeren “sözde soykırım” açıklaması ile toplum olarak derin bir sarsıntı ve infial içine girdik.  ABD yönetimine açık çağrıda bulunduk 23 Nisan Cuma günü yaptığımız açıklamada, ABD yönetimine, Türk-Amerikan ilişkilerine bugün hakim olan sıkıntılı konjonktürü istismar çabalarına imkan verilmemesi, yaşanan tarihi acıların iç siyaset malzemesi yapılmaması, ABD’nin karşılıklı empatiye dayalı bir diyalog sürecine ve barış vizyonuna katkıda bulunması yönünde çağrıda bulunduk.  ABD Başkanı Joe Biden’ın bu çağrımızın aksine subjektif ve tek yanlı tarih yorumlarına dayalı “sözde soykırım” açıklamasında bulunmasından hemen sonra bu açıklamayı şiddetle kınadık ve bu haksız ve hasmane açıklama karşısında yetkili makamlarca yapılacak diplomatik girişimlere ve atılacak doğru adımlara destek vereceğimizi ve dayanışma içinde olacağımızı beyan ettik.  ABD Başkanı’nın temel amacı tarihi gerçek arayışı değilSiyasi istismara dayalı bu açıklamanın ikili ilişkilere, Kafkasya’da bölgesel barışa ve Türk ve Ermeni toplumları arasında kurulabilecek yeni bir diyalog zeminine darbe vurmuş olduğu açıktır. Ayrıca Biden’ın açıklamasında Birinci Dünya Savaşında milletimizin verdiği kayıplara ve Asala terör örgütünün saldırılarında hayatlarını kaybeden masum diplomatlarımıza ve sivillere hiçbir atıfta bulunulmamış olması ABD Başkanının temel amacının bir tarihi gerçeklik arayışı değil, milletimize dönük haksız bir yargılama çabası olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, yarım asrı aşan kararlı bir diplomatik mücadele sonrasında gelinen bu son derece onur kırıcı tabloda koalisyon iktidarının hamasete dayalı, irrasyonel, bilgi ve donanımdan uzak ve teslimiyetçi yaklaşımlarının payı büyüktür.  Dış politikada tarafların gösterdiği tepkiler ülkelerin genel itibarına göre şekillenmektedir.  Böylesi bir açıklamanın 100. Yıl gibi sembolik bir tarih olan 2015’te  yapılmadığı halde şimdi yapılabiliyor olması, 2016’dan bu yana dış politikada kaybedilen itibarın ve sarsılan caydırıcılığın bir göstergesidir.  Obama böyle bir açıklamaya cesaret edememişti Son derece kritik yıllar olan ve Ermeni diasporasının on yıllardır hazırlık yaptığı 2015 ve 2016 yıllarında zor şartlarda takip ettiğimiz etkin diplomasi ile böyle bir açıklamanın yapılmasını engellemiştik. O zaman Başkan Yardımcısı olarak yine etkin bir konumda bulunan Biden da, Başkan Obama da böylesi bir açıklama yapma cesareti gösterememişti; çünkü ikili ilişkilerde caydırıcılığa sahip, genel dış politikada itibar gücü olan bir Türkiye vardı.  100. yıla büyük imkanlarla hazırlanan Ermeni diyasporası ve destekçilerine 100. Yılda amaçlarına ulaşamamalarının hüsranını yaşatmıştık. O günden bugüne ne oldu da hiçbir sembolik değeri olmayan 2021’de böylesi bir açıklama geldi ve diaspora ve destekçisi lobiler bugün bayram yapmakta, aziz milletimiz ise derin bir hüzün yaşamaktadır? Olan son beş yıl içinde kurumsal aklı dışlayan, bilgi ve donanımdan yoksun, dış politikayı karşılıklı çay içme düzeyine ve ciddiyetsizliğine indirgeyerek şahsileştiren, bütüncül bir stratejik resme sahip olmayan, bölgesel ve küresel dengeler arasındaki irtibatı göremeyen bir tek adam aklının ve yönetiminin ülkeyi teslimiyetçi çizgiye getirmiş olmasıdır.  Bir taraftan aklı bütün uyarılarımıza rağmen vaktinde hayırsever olarak ilan ettikleri hain Rıza Zarrap’ın New York’daki Halk Bankası davasındaki ifadelerinde olan, diğer taraftan Kongre’deki mal beyanı tehditlerinden derin kaygı duyan bir psikoloji ile ülke yönetilemez, başı dik bir tavır gösterilemez. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı küresel güçlere “One Minute” diyerek haykırdığı günlerden bugünlere nasıl gelindiğini samimiyetle kendisine sormak zorundadır!  O gün yanında bulunan ve en riskli  ateş çemberlerinden çıkılmasını sağlayan samimi kadroların kirli ayak oyunları ve alçakça dizayn edilmiş iftira dosyalarıyla nasıl tasfiye edildiğinin ve çevresinin çağdışı ve gayri milli zihniyet sahiplerince nasıl kuşatıldığının vicdani muhasebesini yapmadan bir çıkış yolu bulması mümkün değildir. Milli onuru ve sağlam bir duruşu her şeyin üstünde tuttuğunu ve bunun için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduğunu içlerinde ve önlerinde bulunarak bizzat müşahede ettiğim samimi AK Parti kitlelerine de sesleniyorum! Erdoğan hakaretler karşısında neden susuyor? Artık iktidarın propaganda makinesi gibi çalışan medyanın etkisinden bir an uzaklaşın ve mübarek Ramazan günü bize bu onursuzluğun yaşatılmasını sorgulayın ve sorun: Ne değişti? One Minute gecesi anında kükreyen Sayın Erdoğan bu hakaret karşısında günlerdir niye susuyor? O günlerde ülkenin ve Sayın Erdoğan’ın ateş çemberinden çıkmasını sağlayan milli ve onurlu kadrolar bugün nerede? Neden iftiralarla, hakaretlerle ve baskılarla devre dışına itildiler? Neden Erdoğan kendisinin, partisinin ve ülkemizin geleceğini 28 Şubatçılara ve menfaat karşılığı her dönemin adamı olan gayri milli çıkarcı bir güruha teslim etti? Neden bir önceki ABD Başkanı Trump’ın “aptal olma” hitabına hak ettiği tepkiyi gösteremedi?  Neden Biden’dan gelecek bir telefon görüşmesi için aylardır neredeyse yalvarır bir tavır sergiledi? Neden 21 Nisan günü Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılmasına sessiz kaldı? Ve nihayet neden  telefon görüşmesinin açık bir mesaj ve istiskal niteliği taşıyacak şekilde 24 Nisan’dan bir gün önce gelmesini de kabullendi? Neden ABD Başkanı ile ulusal egemenlik bayramını kutladığımız bir günde egemenliğimizin örselenmesine yol açan teslimiyetçi bir görüşme gerçekleştirdi?   Bütün bu yaşananlar milletimizi temsile yakışmayan edilgen ve teslimiyetçi tutumun bir yansımasıdır. Bütün bu itibar kaybı, teslimiyetçi ruh hali ve diplomatik rasyonaliteden kopuş ABD’deki lobileri ve ABD Başkanı’nı cesaretlendiren unsurlar olmuştur.  Açıklama sonrası başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar kanadının sergilediği tutum  kriz yönetimi ile ilgili hiçbir hazırlığın yapılmadığını ve bu teslimiyetçi tavrın sürdüğünü ortaya koymuştur.  23 Nisan’da Biden ile Erdoğan arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde Amerikan tarafı bu hasmane açıklamanın yapılacağını söylemiş olmasına rağmen kararlı bir karşı söylem ve tutum geliştirilememiştir.”
Gelecek Partisi lider Ahmet Davutoğlu, 24 Nisan'da ABD 1 numarası Biden'ın Ermeniler hakkındaki sözlerini değerlendirdi.

24 Nisan’da ABD 1 numarası Biden’ın Ermeniler hakkındaki sözlerini değerlendiren Ahmet Davutoğlu, “Son derece kritik yıllar olan ve Ermeni diasporasının on yıllardır hazırlık yaptığı 2015 ve 2016 yıllarında zor şartlarda takip ettiğimiz etkin diplomasi ile böyle bir açıklamanın yapılmasını engellemiştik. O zaman Başkan Yardımcısı olarak yine etkin bir konumda bulunan Biden da, Başkan Obama da böylesi bir açıklama yapma cesareti gösterememişti” dedi.

Gelecek Partisi ekonomi kurmayı Kerim Rota‘nın gündeme taşıdığı 128 milyar olayı her geçen gün daha da popüler hale gelirken Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’ndan çarpıcı bir yorum geldi.


“Ülkemiz hem iç ve dış politikada hem de ekonomide çok sıkıntılı bir dönemden geçmekte.Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

Bugün sizlerle bu konuları paylaşmak ve biraz da dertleşmek istiyorum.

Siyasi kimliklerimizin ötesine geçmeliyiz

Özellikle de herkesin bildiği, artık “Kral Çıplak” dediği konularla alakalı olarak AK Parti tabanının samimi seçmenleriyle de hasbihal etmek istiyorum.

Artık siyasi kimliklerimizin ötesine geçerek ülkemizin geleceği üzerinde her gün biraz daha yoğunlaşan kara bulutları açık yüreklilikle konuşmak, muhasebe yapmak ve bu kara bulutların dağılması için birlikte çaba sarf etmek zorundayız.


Ulusal egemenliğimizin sembolü olan Gazi Meclisimizin kuruluş yıldönümünden bir gün sonra ülkemiz ile müttefik olduğunu iddia eden bir küresel gücün zirvesinden gelen hasmane bir açıklama ile ulusal onurumuz hedef alındı.Geçtiğimiz hafta bir taraftan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını pandemi dolayısıyla hakkını vererek kutlayamamamızın burukluğunu yaşarken diğer taraftan ABD Başkanı Biden’ın milletimize açık bir hakaret içeren “sözde soykırım” açıklaması ile toplum olarak derin bir sarsıntı ve infial içine girdik. 

ABD yönetimine açık çağrıda bulunduk

23 Nisan Cuma günü yaptığımız açıklamada, ABD yönetimine, Türk-Amerikan ilişkilerine bugün hakim olan sıkıntılı konjonktürü istismar çabalarına imkan verilmemesi, yaşanan tarihi acıların iç siyaset malzemesi yapılmaması, ABD’nin karşılıklı empatiye dayalı bir diyalog sürecine ve barış vizyonuna katkıda bulunması yönünde çağrıda bulunduk. 

ABD Başkanı Joe Biden’ın bu çağrımızın aksine subjektif ve tek yanlı tarih yorumlarına dayalı “sözde soykırım” açıklamasında bulunmasından hemen sonra bu açıklamayı şiddetle kınadık ve bu haksız ve hasmane açıklama karşısında yetkili makamlarca yapılacak diplomatik girişimlere ve atılacak doğru adımlara destek vereceğimizi ve dayanışma içinde olacağımızı beyan ettik. 


ABD Başkanı’nın temel amacı tarihi gerçek arayışı değilSiyasi istismara dayalı bu açıklamanın ikili ilişkilere, Kafkasya’da bölgesel barışa ve Türk ve Ermeni toplumları arasında kurulabilecek yeni bir diyalog zeminine darbe vurmuş olduğu açıktır.

Ayrıca Biden’ın açıklamasında Birinci Dünya Savaşında milletimizin verdiği kayıplara ve Asala terör örgütünün saldırılarında hayatlarını kaybeden masum diplomatlarımıza ve sivillere hiçbir atıfta bulunulmamış olması ABD Başkanının temel amacının bir tarihi gerçeklik arayışı değil, milletimize dönük haksız bir yargılama çabası olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Ancak, yarım asrı aşan kararlı bir diplomatik mücadele sonrasında gelinen bu son derece onur kırıcı tabloda koalisyon iktidarının hamasete dayalı, irrasyonel, bilgi ve donanımdan uzak ve teslimiyetçi yaklaşımlarının payı büyüktür. 

Dış politikada tarafların gösterdiği tepkiler ülkelerin genel itibarına göre şekillenmektedir. 
Böylesi bir açıklamanın 100. Yıl gibi sembolik bir tarih olan 2015’te  yapılmadığı halde şimdi yapılabiliyor olması, 2016’dan bu yana dış politikada kaybedilen itibarın ve sarsılan caydırıcılığın bir göstergesidir. 

Obama böyle bir açıklamaya cesaret edememişti

Son derece kritik yıllar olan ve Ermeni diasporasının on yıllardır hazırlık yaptığı 2015 ve 2016 yıllarında zor şartlarda takip ettiğimiz etkin diplomasi ile böyle bir açıklamanın yapılmasını engellemiştik. O zaman Başkan Yardımcısı olarak yine etkin bir konumda bulunan Biden da, Başkan Obama da böylesi bir açıklama yapma cesareti gösterememişti; çünkü ikili ilişkilerde caydırıcılığa sahip, genel dış politikada itibar gücü olan bir Türkiye vardı. 

100. yıla büyük imkanlarla hazırlanan Ermeni diyasporası ve destekçilerine 100. Yılda amaçlarına ulaşamamalarının hüsranını yaşatmıştık.

O günden bugüne ne oldu da hiçbir sembolik değeri olmayan 2021’de böylesi bir açıklama geldi ve diaspora ve destekçisi lobiler bugün bayram yapmakta, aziz milletimiz ise derin bir hüzün yaşamaktadır?

Olan son beş yıl içinde kurumsal aklı dışlayan, bilgi ve donanımdan yoksun, dış politikayı karşılıklı çay içme düzeyine ve ciddiyetsizliğine indirgeyerek şahsileştiren, bütüncül bir stratejik resme sahip olmayan, bölgesel ve küresel dengeler arasındaki irtibatı göremeyen bir tek adam aklının ve yönetiminin ülkeyi teslimiyetçi çizgiye getirmiş olmasıdır. 

Bir taraftan aklı bütün uyarılarımıza rağmen vaktinde hayırsever olarak ilan ettikleri hain Rıza Zarrap’ın New York’daki Halk Bankası davasındaki ifadelerinde olan, diğer taraftan Kongre’deki mal beyanı tehditlerinden derin kaygı duyan bir psikoloji ile ülke yönetilemez, başı dik bir tavır gösterilemez.

Bugün Sayın Cumhurbaşkanı küresel güçlere “One Minute” diyerek haykırdığı günlerden bugünlere nasıl gelindiğini samimiyetle kendisine sormak zorundadır! 

O gün yanında bulunan ve en riskli  ateş çemberlerinden çıkılmasını sağlayan samimi kadroların kirli ayak oyunları ve alçakça dizayn edilmiş iftira dosyalarıyla nasıl tasfiye edildiğinin ve çevresinin çağdışı ve gayri milli zihniyet sahiplerince nasıl kuşatıldığının vicdani muhasebesini yapmadan bir çıkış yolu bulması mümkün değildir. Milli onuru ve sağlam bir duruşu her şeyin üstünde tuttuğunu ve bunun için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduğunu içlerinde ve önlerinde bulunarak bizzat müşahede ettiğim samimi AK Parti kitlelerine de sesleniyorum!

Erdoğan hakaretler karşısında neden susuyor?

Artık iktidarın propaganda makinesi gibi çalışan medyanın etkisinden bir an uzaklaşın ve mübarek Ramazan günü bize bu onursuzluğun yaşatılmasını sorgulayın ve sorun: Ne değişti?

One Minute gecesi anında kükreyen Sayın Erdoğan bu hakaret karşısında günlerdir niye susuyor?

O günlerde ülkenin ve Sayın Erdoğan’ın ateş çemberinden çıkmasını sağlayan milli ve onurlu kadrolar bugün nerede?

Neden iftiralarla, hakaretlerle ve baskılarla devre dışına itildiler?

Neden Erdoğan kendisinin, partisinin ve ülkemizin geleceğini 28 Şubatçılara ve menfaat karşılığı her dönemin adamı olan gayri milli çıkarcı bir güruha teslim etti?

Neden bir önceki ABD Başkanı Trump’ın “aptal olma” hitabına hak ettiği tepkiyi gösteremedi?

 Neden Biden’dan gelecek bir telefon görüşmesi için aylardır neredeyse yalvarır bir tavır sergiledi?

Neden 21 Nisan günü Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılmasına sessiz kaldı?

Ve nihayet neden  telefon görüşmesinin açık bir mesaj ve istiskal niteliği taşıyacak şekilde 24 Nisan’dan bir gün önce gelmesini de kabullendi?

Neden ABD Başkanı ile ulusal egemenlik bayramını kutladığımız bir günde egemenliğimizin örselenmesine yol açan teslimiyetçi bir görüşme gerçekleştirdi?  

Bütün bu yaşananlar milletimizi temsile yakışmayan edilgen ve teslimiyetçi tutumun bir yansımasıdır.

Bütün bu itibar kaybı, teslimiyetçi ruh hali ve diplomatik rasyonaliteden kopuş ABD’deki lobileri ve ABD Başkanı’nı cesaretlendiren unsurlar olmuştur. 

Açıklama sonrası başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidar kanadının sergilediği tutum  kriz yönetimi ile ilgili hiçbir hazırlığın yapılmadığını ve bu teslimiyetçi tavrın sürdüğünü ortaya koymuştur. 

23 Nisan’da Biden ile Erdoğan arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde Amerikan tarafı bu hasmane açıklamanın yapılacağını söylemiş olmasına rağmen kararlı bir karşı söylem ve tutum geliştirilememiştir.”

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ipekyoluhaber.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.
( (