“Ahlâksızlık Yunan Tanrısı Zeus’la Zirve Yaptı”

İnsanlık Tarihi Boyunca Hak-Bâtıl Mücadelesi’ni anlatan Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, “Zeus’un ilk hanımı Hera aslında kız kardeşidir. Zampara bir kral olan Tanrı Zeus’un pek çok metresi de var. Aslında Sevgililer Günü dediğimiz 14 Şubat “Zeus Günü” olması lâzım. Aklâksızlığın zirvesini o yapıyor çünkü.” dedi.

Konya Aydınlar Ocağı’nın Salı Sohbetleri’nde, İnsanlık Tarihi Boyunca Hak-Bâtıl Mücadelesi’nin altıncı bölümünde Dr. Mustafa Güçlü, putperestliğin İsrailoğulları’ndan Yunanlılara nasıl geçtiğini anlattı.   Girit (Minos) Medeniyeti’nde de şirkin arttığını, putperestlik ile çıplaklık kültürünün yaygın olduğunu söyleyen Dr. Mustafa Güçlü, “Minos Krallığında paganizm başladığında Giritliler, kadınlara değer verdiklerinden dolayı ana tanrıçaları da kadındı. Adına da Rhea deniliyordu ve genelde oğluyla resmediliyordu. Başkentleri Knossos olan Minos uygarlığına yazı M.Ö.1600’lerde geliyor.” dedi Dr. Güçlü, “Birinci Minos dönemi M.Ö.2100’lere kadar devam etti. Bu arada Akalar Moro adası taraflarına gelerek yerleşip Giritlilerin hâkimiyeti altına girerken İyonlar (Yunanlılar) da Anadolu’da İzmir ve Muğla bölgelerine gelip yerleşiyorlar. Minos uygarlığında başlayan tanrıça-oğul ilişkisi çift taraflı baltayla remzedildi. Batı kültüründe çift taraflı balta ana tanrıça ile oğlunun sembolüdür.” diye konuştu.   Denizci bir millet olan, balıkçılık ile deniz nakliyatı yapan ve İspanya’ya kadar ticaret ağları ile güçlü gemi filoları bulunan Girit medeniyetinde yaşayan savaşçı bu toplumun en büyük zevklerinin arenada boğa güreşleri -boğalarla köleleri çarpıştırma- olduğunu ifade eden Dr. Güçlü, şu bilgilere yer verdi: “Minos, Girit adasının altına dönemin en iyi mimarlarından biri olan Daidalos'u görevlendirerek dünyada ilk defa büyük bir labirent inşa ettiriyor. Minos uygarlığı, M.Ö.1600’lerde bir bayram şenliğinde meydana gelen deprem, yanardağ felaketi neticesinde bunu fırsat bilerek harekete geçen Yunan ordusuna yenilmesiyle tarihe karışıyor. Minos krallığının yıkılmasıyla Yunan krallığı ve medeniyeti başlıyor.   AHLÂKSIZLIK ZEUS’LA ZİRVE YAPIYOR Kral Kronos (Tanrı)ve karısı Rhea (Reiya) (Tanrıça) kimliğe dönüştürülerek bunların oğlu olan Zeus da “Tanrı” olarak doğup günü gelip tahta oturunca, Olimpus dağında tanrılar tanrısı olarak kaldı. Yâni Yunan kültürü, pagan kültürlerine kral ve krş tanrısı, Eros aşk tanrıçası aliçelerini tanrısal bir kimlik kazandırarak bunları Olimpus dağına yerleştirdiler. Yönetim merkezi de orada olduğundan Zeus da kendisini büyük tanrı olarak ilan ediyor. Çocuklarını (Apollon, Artemis, Herkül, Helen, Athena, Ares, Hermes gibi…)da görevli tanrılar olarak atıyor. Apollon savaş tanrısı, Eros aşk tanrısı, Hijyen temizlik tanrısı oluyor. Hanedanlıklarını sürdürebilmek için zamanla aile içerisinde enses ilişkiler normal görülmeye başlanıyor. Meselâ Zeus’un ilk hanımı, gözde karısı Hera aslında kız kardeşidir. Zeus’un pek çok metresi de var. Zampara bir kral. Aslında Sevgililer Günü dediğimiz 14 Şubat “Zeus Günü” olması lâzım. Zeus’a yakışır! Aklâksızlığın zirvesini o yapıyor çünkü. Ama Aziz Valantin’e mal edilmiş. Aziz Valantin, Zeus’la kıyaslandığı zaman bin kere masum bir insan. Yaptığı şey ise imparatorun evlenmelerine yasak koyduğu askerlere nikâh kıyması. Bu adamı sevgililer gününün pirî yaptılar.”   ANTİK YUNAN’DAN PAGAN KÜLTÜRÜ ROMA’YA GEÇTİ Yunan mitolojilerinden de anlatımlarda bulunan Güçlü, bunu “Yunan pagan kültüründe yer edinen mit veya mitolojiler dini ve kutsal kavramların kullanılarak toplumu rahat yönetebilmek için çıkartılmış taktikler” olarak nitelendirdi. Er Medya tarafından dijital ortamda canlı yayınlanan sohbette Antik Yunan’daki bu pagan kültürün yavaş yavaş Roma’ya geçtiğini belirten Güçlü, “Zeus orada Jüpiter oldu. Afrodit Venüs oldu. Diğerleri de Roma’ya dönüştü ve Roma olarak devam etti. Ne zamana kadar? Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethedene kadar” dedi. Güçlü, sözlerine şöyle son verdi: “Yunanlılar paganizmin iyice cıfıtını çıkarmışlar. Bu kadar rezil bir din bir tanrı kavramı olamaz! Paganizmin bu kadar rezil olduğu, dibe vurduğu görülmemişti.”