Türkiye'nin 12 Saklı Cenneti
ANKARA (İGFA) – Türkiye’de gizli kalmış saklı cennetler, keşfedildikçe vatandaşların ilgisini çekiyor. Kurban Bayramı tatilinde en çok tercih edilen 12 saklı cennet…
1.Kelebekler Vadisi – Muğla
Fethiye Belceğiz Körfezi’nin doğu kıyısını süsleyen Kelebekler Vadisi (Ködürümsü Limanı), derin bir kanyonun ucundaki 250 metrelik çakıllı kumsalıyla doğaseverlerin buluşma noktası. Yılın on iki ayı ziyaret edilebilen koy, 1995 yılında 1. derece sit alanı ilan edilerek her türlü yapılaşmaya kapatıldı. 350 metreye ulaşan sarp kayalık duvarlarla çevrili olan vadi ismini barındırdığı 70’den fazla kelebek türünden ve özellikle kaplan kelebeğinden almıştır. Kaynağı Faralya köyünde bulunan ve 50 metre yükseklikten dökülen küçük bir şelale ile vadinin ortasından geçerek bir dere ile Akdeniz’e ulaşır.
2. Santa Vadisi – Gümüşhane
Gümüşhane il merkezine 90 kilometre uzaklıktaki Santa Vadisi, Doğu Karadeniz Dağları’nın en ulaşılmaz coğrafyalarından biri. Eski adının Rumca Ksantha’dan geldiği tahmin edilen Santa’nın şimdiki adı Dumanlı, coğrafi konumuna yakışmış aslında. Çevresi 2 bin metre yüksekliğinde dağlarla çevrili olduğundan beyaz bulutlarla örtülü çoğu zaman. Toprak bir yolun zorlukla aştığı derin vadiler arasında iğne yapraklı ormanlar, geniş çayırlıklara konumlanan köyler, tepelerde hayalet gibi yükselen eski kiliseler ve tarihi kalıntılardan ibaret Santa Vadisi. Geçmişte madenci kasabası olduğu sanılan Santa’nın canlı hayatından izler silinmiş, tarım ve hayvancılıkla uğraşan yaşamlar kalmış geriye.
3. Haldizen Yaylası – Trabzon
Trabzon Uzungöl’ün adını duymayan kalmamıştır, Haldizen ya da yeni adıyla Demirkapı Yaylası, Uzungöl’ün varlık nedenidir. Zirvesi 3 bin 376 metreyi bulan Demirkapı ve 3 bin 193 metreye çıkan Karakaya Dağları’nın karlı doruklarında yedi buzul gölü yer alıyor. Bu göllerden çıkan sular önce Haldizen Deresi olup akıyor ve daha sonra da bir heyelan gölü olan Uzungöl’ü meydana getiriyor. Yatağını arayan asi su, gölün diğer tarafından çıkarak Solaklı Deresi adını alır ve Karadeniz’e koşan yolculuğuna devam eder.Uzungöl’ün bulunduğu Şerah Köyü’nden vadi içinde ilerleyen 16 kilometrelik orman yoluyla ulaşılıyor Haldizen Yaylası’na. Beyaz doruklarıyla yüksek tepeler, karların bittiği sınırda başlayan çayırlar ve çayırların hemen altında yoğun bir orman dokusuyla kuşatılmış Haldizen Yaylası. Kokulu dağ çiçeklerinin süslediği asırlık ahşap evleriyle üç mahalleden oluşuyor bu şirin yayla. Bacaları usul usul tüten evlerin arkası, çığa önlem olarak tahta çitlerle örülmüş.
4. Kaputaş – Antalya
Kaputaş Plajı, Antalya ilinin şirin beldeleri Kaş ile Kalkan arasındaki sahil yolu üzerinde, sarp kayalıklarla çevrili ve aynı adla anılan bir kanyonun denize kavuştuğu noktada yer alıyor. Kumsalın arkasındaki üç kilometrelik vadi yukarıdaki Sarıbelen Köyü’nden başlıyor. Bembeyaz çakıl taşlarıyla kaplı, açık yeşilden laciverde doğru değişen renk tonlarına sahip deniziyle dünyanın en güzel plajları arasında adı sıkça geçen Kaputaş’a, karayolundan tam 187 basamaklı merdivenle iniliyor.
5. Şavşat Karagölü – Artvin
Artvin ilinin Şavşat ilçesindeki Karagöl-Sahara Milli Parkı’nın sınırları içerisinde kalan Şavşat Karagölü, dağlarla ve köknar ormanlarıyla çevrili düzlüğün ortasında yemyeşil bir mücevher gibi parıldar. İlçe merkezinden 26 kilometre uzaklıktaki Meşeli köyünün kuzeyinde yer alan göl, yerli halk tarafından Meşeli Gölü olarak da anılıyor.
6. Ceneviz ve Sazak Koyu – Antalya
Musa Dağı’nın eteklerinde, dik bir yamacın altına arka arkaya sıralanmış, doğanın özenle biçimlendirdiği Ceneviz ve Sazak koyları yer alır. Küçük bir yarımadanın kuzeydoğuya bakan yakasındaki Ceneviz Koyu ve güneybatı tarafındaki minik Yalancı Koy ve onun karşısında yer alan Sazak Koyu muhteşem bir üçlü oluştururlar. Hem Çıralı hem de Adrasan’dan bir saatlik tekne yolculuğuyla ulaşılabilen Ceneviz ve Sazak koylarını tepelerden seyretmek doyumsuz bir keyif yaşatır insana. Açık denize bakan Ceneviz Koyu, yamacındaki kale kalıntısından dolayı bazen Porto Ceneviz olarak anılıyor gemiciler tarafından. Yalancı Koy ile ayrıldıkları sırtta konumlanan savunma kalesinin antik Olympos şehrine ait olabileceği düşünülüyor. Sazak Koyu’nun doğal ve korunaklı konumu, bölgenin geçmiş zamanlardan beri bir liman olarak kullanıldığının kanıtı. Durgun sularında yatları dinlendiren Sazak Koyu, mavi yolculuk kaptanları arasında balayı koyu olarak da biliniyor. Ceneviz ve Sazak sahilleri, soyu tükenmekte olduğu için Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından koruma altına alınan Akdeniz fokunun da yaşam alanı aynı zamanda.
7. Kovada Gölü – Isparta
Eğirdir Gölü’nün doğal bir uzantısı olan ve fazla sularının bir kanal aracılığıyla akıtıldığı Kovada Gölü, karstik çöküntüler sonucu meydana gelen bir göl. Aradaki dar vadinin alüvyonlarla dolması sonucu bugünkü halini alan gölün çevresini kuşatan zengin bitki örtüsü ve barındırdığı yabanıl hayattan dolayı, bölge 1970 yılında milli park, 1992 yılında ise 1. derece sit alanı ilan edilmiş. Isparta ili sınırları içerisinde, denizden dokuz yüz metre yükseklikte yer alan Kovada Gölü’nün suları Aksu Çayı’na karışarak Akdeniz’e dökülüyor.
8. Valla Kanyonu – Kastamonu
Kastamonu’nun Pınarbaşı ile Cide ilçeleri arasında uzanan Valla Kanyonu, Devrekani Çayı’nın yarattığı bir doğa mucizesi. Pınarbaşı merkezine 26 kilometre uzaklıktaki Muratbaşı köyü sınırlarından başlayıp yaklaşık 12 kilometre boyunca güneş ışıklarından uzaklaşan bu derin vadi, Cide’nin Hamitli köyü Gömeren Mahallesi’nde tekrar gökyüzüyle buluşuyor. Muratbaşı mevkiinde Kanlıçay’ın da kendisine katılmasıyla birlikte daha bir deli akıyor Devrekani Çayı. Bazen düden olup yeraltına giriyor, bazen de kabına sığmayıp taşıyor vadi yatağından Karadeniz’e kavuşana dek.
9. Gölyanı Yaylası – Giresun
Giresun’un Yağlıdere ilçe merkezine 51 kilometre uzaklıkta Gölyanı Yaylası. Yayla, otantik evleri, ladin ağaçlarından oluşan orman örtüsü ve küçük gölüyle büyüleyici bir tabiat alanı. Bulutların ve güneşin gökyüzünde birbirleriyle oyunlar oynadığı, sıcak yaz günlerinde yeşilin türlü tonlarını kuşanıyor bu güzel yayla. Son yıllarda sıkı bir yapılaşma yasağının getirildiği Gölyanı, doğal zenginliklerinin gelecek nesillere ulaşabilmesini sağlamak amacıyla tabiatı koruma alanı ilan edilmiş geçtiğimiz yıllarda.
10. Borabay Gölü – Amasya
Bu göl, Amasya iline 63 kilometre uzaklıktaki Borabay beldesinde yer alıyor. Akdağ eteklerindeki 1891 metrelik Çivili Tepe’den doğan Çatağın Deresi’nin toprak kayması sonucu bir setle tıkanmasıyla oluşmuş bir heyelan gölü Borabay. Kıyısındaki yüksek ağaçların gölgesi suya vurduğunda oluşan olağanüstü güzellikteki manzaradan olsa gerek, yöre halkı tarafından aynalı göl olarak da anılıyor. Borabay Gölü’nün çevresinde Orman Genel Müdürlüğü’ne ait bungalovlarda ve belediyenin kiraladığı kütük evlerde konaklama olanağı mevcut.
11. Akgöl – Sinop
Akgöl, Sinop’un Ayancık ilçesinin güneyinde, Çangal Dağı’nın ortasındaki yeşil orman örtüsü içerisinde masmavi parıldayan bir göl. Buram buram kestane ağacı kokusunun sindiği tipik Karadeniz köyleri ve tahta kütükler üzerine oturtulmuş geleneksel tahıl ambarları arasından geçilerek ulaşılıyor Akgöl’e. Yaklaşık 1200 metre yükseklikte yer alan Akgöl, Yemişli Deresi’nin ağzının kapatılmasıyla oluşan bir set gölü. Sık köknar ağaçlarının kimi zaman yeşile büründürdüğü görüntüsüyle Akgöl, harika bir piknik ve kamp alanı aynı zamanda. Ayancık Orman İşletmesi’ne ait bir tesisin de bulunduğu gölde kırmızı benekli alabalık üretiliyor. Yoğun bir orman denizinin kuşattığı alan, bitki ve hayvan topluluğu açısından oldukça zengin. El değmemiş doğasıyla binlerce bitki türüne ev sahipliği yapan coğrafyada yaban domuzu, ayı, kurt, çakal ve tavşan gibi av hayvanlarına da yaygın olarak rastlanıyor.
12. İspir Yedigöller – Erzurum
Rize ile Erzurum’u ayıran Doğu Karadeniz Dağları sırasının Ovit’ten Kaçkarlar’a uzanan bölümünde, yaklaşık 300’e yakın buzul gölü yer alıyor. Dağın ve karın dili olmuş 3 bin metre üzerindeki dorukların öyküsünü anlatan sayısız göl, beyaz yamaçlara ve yeşil vadilere yayılan mavi çiçekler gibidir. Mescit Dağı ile Verçenik zirvesi arasında kalan bölgedeki derin çanağa konumlanan moren gölleri, İspir-Yedigöller olarak bilinir. İç içe geçen mevsimleriyle Karadeniz ikliminin yarattığı bu tabiat harikası coğrafyada, 3 bin 250 metre yüksekliğindeki tepeden, tüm platoyu süsleyen göllerin manzarası belleklerden silinmeyecek güzellikte. Göller, sularını Aksu Deresi yoluyla Çoruh Nehri’ne gönderir.