Meral Akşener’i Milli Takımla Görüştürmediler

İşte İsmail Küçükkaya’nın yazısından o bölüm…


Belgrad’a indik. Arabalar aprona kadar gelmiş, uçağın kapısına. Polis eskortları eşliğinde hemen şehre girdik. Polisler trafiği de açtılar bizim konvoy için. “Vay be” dedim içimden. Akşener’e ilgi büyük. Lütfü Türkkan Balkanlarda çok etkili. Onu da anlamış olduk.Uçakta İzmir marşı okudu. Mutluydu. Heyecanlıydı.

Belgrad’da kahve içip Akşener’le sohbet ettik. Öğlen yemeğini de beraber yedik. Akşener özel bir diyet programı uyguluyor. Ekmek/hamur/tatlı yok. Yemiyor.

O da bize yemekte sorular sordu. Siyasi sorular. Sizin gözünüzden görelim diye…


Salona girdik. Muazzam bir atmosfer. Ellerimizde bayraklar; ayrıca herkese ayyıldızlı tişörtler dağıtıldı. Tezahüratlarla kızlarımıza destek olduk. Çok iyi oynadılar ve net skorla 3/0 kazandılar.İsterseniz yarın onları da anlatırım size. İsterseniz yazarım.

Cesur kadınlarımız Avrupa üçüncüsü oldu. Muazzam başarı. Uzun süredir omuzlarında yük taşıyorlar. Sportif başarıdan çok ötesi. Ama sportif başarı gelmezse olmazdı. Olimpiyatlarda da üstün performans sergilediler. Bizlere hep umut verdiler. Cesaret aşıladılar. Heyecan yaşattılar.

BU AYIP SİZCE KİMİNDİR?


Çağdaş Türk kadınının spordaki temsiliyeti bu. Uluslararası arenada muazzam tanıtım.Afganistan’daki kadınlar sokağa çıkamazken Atatürk’ün kızları tüm dünyanın gözleri önünde Türkiye’yi temsil ettiler. Pırıl pırıl parlayarak…

Akşener’e baktım, salonda çok coşkuluydu. Neşeliydi. O videoyu izleyin lütfen. Sıcak görüntüler. Akşener’i hiç öyle görmemişsinizdir.

Hep birlikte “İzmir Marşı” ve “Dağ Başını Duman Almış” marşları söylendi. Kızlarımızı alkışladık.

Akşener’in bir kadın siyasetçi olarak o maça, Belgrad’a gitmesi ayrıca anlamlıydı. Şık bir jest, sembolik değeri yüksek bir katılımdı. Toplamda 16 saatlik bir seyahat. Gece 2’de İstanbul’a indik. Ama yüzler gülüyordu. Her şey çok güzeldi. Kızlarımıza çok teşekkür ediyoruz.

Bu arada önemli bir not daha…

Akşener kızlarımızla görüşmek istedi. Moral vermek üzere maçtan önce, hadi bunu geçtik, kutlamak üzere maçtan sonra yanlarına gitmeye çalıştı; izin verilmedi. Lütfü Türkkan defalarca Federasyon Başkanını da aradı. Ki; tüm bu başarıların ardında Federasyon Başkanı ve yönetiminin emeği çok… Sorunu çözmek istedi. Olmadı. Bu ayıp sizce kimindir?