M. Emin Arkoç: ‘Ülkeler Neden Krize Girer’
Arkoç ülkelerin neden krizle baş başa kaldıklarını şu şekilde izah etti.
“Ülkeyi etkileyen ekonomik, toplumsal, siyasal ve ahlaki kriz adım adım yaklaşarak oluşur. Bu çok yönlü krizin oluşumuna birçok kesim katkıda bulunur. Ancak bu konuda en büyük sorumluluk siyasi sorumluluğa sahip olup, bunun gereğini yerine getirmeyenlere ait olur.
- Topluma hizmet vaadiyle iktidara gelip, kendi kişisel çıkarlarına ve kariyerlerine hizmet etmeye yönelirlerse,
- Kaynakları çarçur edip har vurup harman savuran, yanlış ürettikleri ekonomik tezlerle ülkeyi yöneltmeye kalkarlarsa,
- Tarımsal üreticinin emeğinin heba olmasına yol açan, plansız denetimsiz tarım politikaları uygularlarsa,
- Vergi gelirlerinin büyük bir çoğunluğunu faiz ödemelerine ayırırlarsa,
- Ülkeyi işsizliğe ve yoksulluğa mahkum ederek, insanların alım gücünü düşürürlerse,
- Vergileri arttırmayı çıkış yolu olarak görerek, toplumun vergi yükünü ağırlaştırdıkça kayıt dışı ekonominin yaygınlaşmasına neden olurlarsa,
- Üretim ekonomisi yerine rant ekonomisine önem verirlerse,
- Kişisel servetlerinin kaynağını açıklamaz, ancak bunu siyaset yapmanın önünde bir engel olarak görmeyen kısaca istifayı bile asla aklına getirmeyen siyasetçiler ve bu durumu da hoş karşılayan seçmenler olursa,
- İnanç özgürlüğünü savunmak adına halkın inançlarını sömürerek, din bezirganlığı yapanlar, dini siyasete alet edenler olursa,
- Kamu yönetiminde yeniden yapılanma ve temiz siyaset için gerekli reformlar zamanında yerine getirilmez ise, özel ve ticari ilişkilerde adil rekabet kurulları çalıştırılmazsa, medyada tekelleşme ve yanlı haberciliğin önüne geçilmezse,
- Kötü yönetimler sonucunda ülkeyi krizden krize savuran ve ülke gençlerinin yurtdışına kaçışını görmezden gelmeye başlarlarsa,
- Bürokratlar ve vatandaşlar yargılanırken yargıda adalet ilkesine uyulmazsa,
- Ülkenin rekabet gücünü, toplumun refah düzeyini kalıcı bir biçimde geliştirmek için uzun vadeli bir planlamaya gidilmezse,
- Ülkede sağlık sektöründe uzmanlaşmış hekim ve hemşirelerin yurtdışına gidişlerinin önüne geçilmezse,
- Kamuda şeffaf yönetime karşı koyan, fon sistemi yaratılıp denetim dışına kaçılırsa, Meclis ve Sayıştay denetimi dışına çıkarılan devasa bütçeler fon sistemi sayesinde yolsuzluğa kapı açarsa,
- Ülkede silahlanmanın önüne geçilmez, mafyalaşma hareketlerine ve bunların çoğalmasına göz yumulursa,
- Vatandaşların devletine ve iş başındaki hükümete güveni kalmazsa,
- Ülkenin dış borcu artarak devam ederse,
- Yabancı yatırımcıların ülkeye gelmesi için gerekli tedbirler alınmazsa,
- Ülkenin ihracat gelirleri, ithalat giderlerinden fazla olmazsa,
Kuşkusuz ülkelerin sorunları ve kötü yönetim sonuçları yukarıda sayılanlarla sınırlı değildir. Daha birçok nedenler olabilir. Ama şu bir gerçektir ki ülkeler yukarıdaki nedenlerden dolayı ekonomik yönden krize sürüklenebilirler.
Krizin olmaması için eğitimde, yargıda, gelir dağılımında, vergide, basın yayında, tarafsız ve adalet ilkelerinin bir an önce sağlanması gerekir” dedi.