Konya’da İki Denizin Kavuştuğu Yer ‘Ma‘rec El-Bahreyn’

Hazreti Mevlana’yı Yüce Allah’a istikametlenmiş mübarek yolunda en çok destekleyen, birlikte yoldaşlık ettiği, bir ayna misali, ‘öğrenen ve öğreten’in, ‘aydınlanan ve aydınlatan’ın yer değiştirdiği muhteşem döngüyü anlamak için evvel emirde Şems-i Tebrizi Hazretleri’ni doğru anlamak gerekir. Mevlana Hazretleri’nin hem manevi hem de hususi hayatında Şems-i Tebrizi’nin yeri ve değeri büyüktür. Bu iki mübarek zatın Konya’da karşılaştıkları yere ‘iki denizin kavuştuğu yer’ anlamında ‘ma‘rec el-bahreyn’ denilir. Nitekim Sultan Veled, babasının Şems ile olan karşılaşmasını Musa Aleyhisselam ile Hazret-i Hızır’ın buluşmasına benzetir. Sonra şöyle ilave eder: ‘Mevlana bir üstad idi, yeniden mürid oldu. Nihayete ermişti, baştan başladı. Herkes ona tabi idi, o Şems’e tabi oldu…’ Birbirine adeta nurlu bir ayna olan bu iki kutlu zat, manevi tekamüllerinde gönül gönüle yol aldılar. Bugün Konya’mızın bağrında medfun olan bu iki Allah dostu, dünyanın her yerinden, ziyaretlerine gelen gönül dostlarına huzur ve iştiyak vermeye devam etmektedir. 

Hazreti Mevlana’nın, 751. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri (Şeb-i Arus) dolayısıyla Hazreti Şems-i anmak istedik. Hazreti Mevlana ve Şems-i Tebrizi’nin, 29 Kasım 1244 tarihinde ilk kez Konya'da buluştuğu yer, Alaaddin Tepesi-Mevlana Caddesi arası başlangıç noktasında yer almakta.