İş Dünyasinin Yerel Seçim Sonrasi “Ekonomik Bahar” Beklentisi

İş Dünyası Büyükşehirlerde Değişiklik Beklemiyor

Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin sahibi ya da yöneticisi olan katılımcıların 3’te 2’si (%65,9) 31 Mart yerel seçimlerinde büyük şehirlerde yönetim değişikliği beklemediğini ifade ederken, dörtte birlik kısmı ise (%25,6) böyle bir değişikliği beklediğini söylüyor. Kararsızların oranı ise %8,5 ile sınırlı kalıyor.

Diğer yandan, iş dünyası temsilcilerinin yine 3’te 2’si (%65,4) seçim sonrası yatırımlarının bulunduğu şehrin daha yatırım, sanayi ve ticaret dostu bir şehir olacağını düşünmediğini belirtiyor.

31 Mart Sonrası Kemerler Sıkılacak

Araştırma kapsamında katılımcıların %46’sı 31 Mart seçimlerinden hemen sonraki periyotta Türkiye ekonomisi için her şeyin daha kötü olacağını düşünürken, iyimserlerin oranı ise %17,1 olarak öne çıkıyor. Her 3 iş dünyası temsilcisinden biri ise “her şey aynı kalır” diyor.

İyimserlerin kısa vadede beklediği düzelme göstergeleri; faizlerde dengelenme (%86,1), finansmana erişimin kolaylaşması (%50), daha akılcı teşvikler (%47,2) ve daha güçlü bir iş yapma ortamı (%44,4) olarak öne çıkarken, yabancı yatırımcı artışı bekleyenler ise katılımcıların 3’te birini oluşturuyor. İstihdam artışı iyimserlerin en az atıf yaptıkları unsur (%16,7) olurken, depreme karşı daha dirençli kentler yine 5 iş dünyası temsilcisinin sadece 1’inin (%22,2) iyimserlik sebebi.

Ufukta Yeni Vergiler ve Zamlar Var

Türkiye ekonomisi için kısa vadede iyimserlik beslemeyenlerin en çok vurgu yaptıkları nedenler ise yeni vergiler (%80,4), yeni zamlar (%74,2), kurt artışı (%73,2) ve enflasyon artışı (%68) olarak kaydediliyor. Bu başlıkları; hukukun üstünlüğü ile ilgili sorunlar (%61,9) takip ediyor. En az vurgu yapılan hususlar ise iktidar ya da muhalefet partilerinin kazanma senaryosu ve yerel seçimlerin ekonomiyle ilgisinin olmaması.

10 İş İnsanından 6’sı Sektörü ve İşi Adına Ümitsiz

Araştırmaya katılan iş insanlarının %63’ü 31 Mart seçimleri sonrası sektörü ve işi adına köklü bir değişiklik beklemediğini ve ümitli olmadığını söylerken, %37’si ise daha ümitvâr.

Diğer yandan, iş insanlarının önümüzdeki dönemde en çok zorlanmayı beklediği başlıklar ise enflasyon (%77,3), işçilik maliyetleri (%59,7), finansmana erişim (%48,3), Iç pazarda durgunluk (%48,3) ve finansman maliyetleri (%45,5) olarak öne çıkıyor. Zorlu gündem içerisinde en az vurgu yapılan başlıklar ise hedef pazarlarda jeo-politik tansiyon ve sınırda karbon vergisi olarak öne çıkıyor.

 

 

İş Dünyası Seçim Sonrası Faizlerde Düşüş Beklemiyor

İş dünyası temsilcilerinin en çok gözünü diktiği gelişmelerden biri ise faiz oranı.. Araştırmaya göre yaklaşık her 2 iş insanından birisi kısa vadede faizlerin artacağını (%48,3) söylerken, aynı kalır diyenlerin oranı da oldukça yakın (%46) seyrediyor. Bununla birlikte, faizlerde düşüş bekleyenlerin oranı ise %5,7’de kalıyor.

Temkinli Bekleyiş Yükseliyor

AGS Global’in artık gelenekselleşen B2B monitörü “İş Dünyası Duygu Barometresi” ise uzun süre sonra “temkinli bekleyişe devam” diyen iş dünyası temsilcilerinin açık ara üstünlüğüne işaret ediyor. Buna göre her 2 iş dünyası temsilcisinden biri seçim sonrası “temkinli bekleyişe devam” derken, “fırsatlar için tetikte” diyenler ise%37 ile onları takip ediyor.

Araştırma sonuçlarını kamuoyu için değerlendiren AGS Global Kurucusu ve CEO’su Ahmet Güler, hiçbir seçimin makro-ekonomik göstergelerden bağımsız okunamayacağını belirterek, “Türkiye 31 Mart seçimleriyle birlikte uzun bir siyasi tansiyon sürecini tamamlamış olacak. Bu, anlamlı bir süre Türkiye’yi herhangi bir seçim gündeminin beklememesi anlamına geliyor. Ancak, büyük şehirlerde yönetim değişikliği beklemeyen ve şehrinin daha yatırım dostu bir çehreye bürüneceğini düşünmeyen iş dünyası aynı zamanda makro-ekonomik göstergelerdeki kırılganlıklar nedeniyle bu konjonktürü yeterince iyimserliğe tahvil edemese de karamsar bir havayla içe kapanmayı düşünmüyor. ‘Temkin’ en baskın nosyon durumunda. Nitekim İş Dünyası Duygu Barometresi de buna işaret ediyor” dedi.

Güler, “İş dünyası seçim sonrası için çok iyimser gözükmese de, seçimsiz bir konjonktürde ekonomik göstergelerin iyileşmesini temenni ediyor. Ancak, üzerinden seçim gölgesi kalkmış bir ekonomi yönetiminin başarı kaydedebileceğini düşünüyor. Bu nedenle, karar alıcılar ve ekonomi yönetimi, seçim sonuçlarından bağımsız olarak şimdiden 31 Mart sonrasına yönelik beklentileri “göstergelerin olumlu yönde değişeceğine” ilişkin güçlü bir mesaj setiyle yönetmeye başlamalı ve doğru aksiyonlar almalı” diyerek sözlerini tamamladı.