Mezopotamya'nın büyülü kızı Şahmaran’ı 40 yıldır bakıra işliyor
Şehmus EDİZ - Herkes Duysun / MARDİN (İGFA) - Mardin’de Ebu Burak olarak tanınan Tacettin Toparlı, babasından öğrendiği bakırcılık mesleğini 40 yıldır Revaklı Çarşı’da sürdürüyor. Toparlı icra ettiği sanatı Herkes Duysun’a anlattı ve gündüz bakır işlediğini gece, düş kurduğunu, biraz da hikaye anlattığını söyledi.
Dedesinden aldığı el ile 40 yıldır hala bu mesleği yaşatmaya çalıştığını belirten Toparlı, “Benden sonra da yeni nesillere öğretmek için büyük çaba sarf ediyorum.” dedi.
“ŞAHMARAN HİKAYESİNİ DE HERKES DUYSUN”
Şahmaran hikayesinin çok uzun bir hikaye olduğunu dile getiren bakır ustası Toparlı, “Şahmaran’ın yarısının insan, yarısının şifa geri kalanın ise zehir olduğunu anlatıyor hikaye bize… Hikayede şöyle söze başlıyor: İnsanoğlu nankördür. Küçük menfaatleri için başkalarının zararlarına muazzam rıza gösteriyor. İnsanoğlu çıkarı için her şeyi yapar. Bu hikayeyi de herkes duysun!” ifadelerini kullandı.
Toparlı, hikayede asıl olan vurguyu ise şu cümlelerle anlattı:
“Bu hikayede anlatılmak istenen ihanet etmeyi unutmak, ihanet etmemeyi öğretmektir. Şahmaran gibi böyle bir yaşam felsefesini yani Şahmaran'ı cam üzerine, ahşaba, bakıra işlemek, para kesesine dokumak, telkari gümüş ustaları tarafından güzel gelinlerin gerdanlarında hayat bulmasını sağlamak çok anlamlı bir meziyettir.” şeklinde konuştu.
ÖĞRETMENİ TOPARLI İLE GURUR DUYUYOR
Toparlı’nın dükkanında karşılaştığımız, 45 yıl sonra memleketi Mardin’e gelen öğretmen Hatip Durdu ise bakır ustası Tacettin Toparlı’yı ziyaret ettiğini ve kendisi ile gurur duyduğunu belirterek şöyle konuştu:
“Özellikle bu Şahmeran efsanesini bakıra işlemesi ve Mardin’i tanıtması bizleri gururlandırıyor. Bu mesleği devam ettirmesi genç kardeşimizin bu işlere el atması hem Mardin için hem de Türkiye için çok önemlidir. Kendisini tebrik ediyorum.”
ŞAHMARAN EFSANESİNİN HİKAYESİ NEDİR?
Mezopotamya'da üç arkadaş odun keserek geçimlerini sağlıyorlardır. Bir gün yine üç kafadar ormanın derinliklerinde kuru odun arayışına girer. Tam odunu buldukları anda gök gürler, kara bulutlar taşıdıkları buharı oluk şeklinde yağmur olarak ormana salar. Ağaçların arasında bir mağara kapısı gören üç arkadaş bu mağaraya sığınır. Yağmur yağar da yağar. Gençlerden biri sinirlenir, şiddetli bir pas savurur mağaranın tabanına. Ayağı bir kapağa takılır ve hazine buldum heyecanı ile kapağı kaldırmaya çalışır. Beceremez tek başına. Arkadaşlarına haber verir. Üç arkadaş bir olur kapağı kaldırır. Berrak bir sıvı karşılarına çıkar. Tadına bakarlar, balmış kuyudaki sıvı. Evlerine dönerler kap kacak ne varsa alır gelirler. Balı kaplara doldurup istif ederler mağaranın içine. Kuyu derinleşir ve bir arkadaşlarını kuyuya sarkıtırlar. Kova kova bal doldurup arkadaşlarına verir. Kuyu derinleşir bal biter. Genç, arkadaşlarının kendisini yukarı çekmelerini beklediği bir anda, kuyunun başındaki iki arkadaş 'balı bölüşmeyelim' düşüncesi ile kuyunun kapağını kapatır. Arkadaşlarının ihanetine uğrayan genç, kuyunun dibinde çaresiz ölümü bekler. Bu esnada bir kıpırtı duyar ve bir ışık hüzmesi görür kuyunun kenarında. Elleriyle eşeler toprağı. Karşısına başka bir dünya çıkar, farklı bir boyutta bulur kendini. Etrafta yılanlar, çiyanlar, akrepler, ejderhalar kol geziyordur. Her taraf yeşillik, meyve ağaçları ile donatılmış... Bu güzel yeşilliğin ve doğa harikasının orta yerinde koca bir taht... Genç, günün yorgunluğu ve karşılaştığı manzaranın heybeti ile tahtın üzerine atar kendini, dalar uykuya. Uyandığında kalkmak ister ama onu sarmalayan bir Şahmaran görür. İlk bakışta genç ve Şahmaran birbirlerine aşık olurlar.
İNSANOĞLU ÇIKARI İÇİN HER ŞEYİ YAPAR
Masal bu ya! Genç aradan geçen zaman içinde ailesini, arkadaşlarını, doğduğu ortamı özler. Şahmaran daha önce de ihanete uğramış. Gencin geri dönüş isteklerine olumlu bakmaz. Genç günden güne üzüntüden zayıflar, Şahmaran sevdiği gencin bu durumuna artık dayanamaz. Geri dönüş ve ihanet etmeme sözü alıp, gence yükte hafif pahada ağır bir heybe doldurup genci kuyunun başına bırakır. Genç mutludur, büyüdüğü topraklara, ailesine kavuşur. Bu arada ülkenin hükümdarı amansız bir hastalığa yakalanmıştır. Hekimler hükümdarın Şahmaran'ın etini yemesi durumunda iyileşeceğine kanaat getirirler. Her tarafa haber salınır, her kim ki Şahmaran'ın yerini söyler ise istediği kadar altın ile ödüllendirilecektir. Şahmaran'ın sevgilisi gencin yeteri kadar altını var zaten, duyuruyu önemsemez. Hükümdarın hastalığı gittikçe artar, durumu ağırlaşır. Son çare bir ferman çıkarılır, kim Şahmaran'ın yerini bulursa hükümdarın dünyalar güzeli kızı ile evlenecek aynı zamanda vezir olacak. Şahmaran'ın sevgilisi genç, hükümdarın kızını görür görmez aşık olur ve Şahmaran'ın bulunduğu kuyuyu gösterir. Şahmaran'ın sonu acı olur. Şahmaran'ın son sözü “İnsanoğlu çıkarı için her şeyi yapar.” olur.