Milletvekili Halil Etyemez: Yargı Kararı Üzerinden Cumhurbaşkanımızın Tehdit Edilmesi Asla Kabul Edilemez
AK Parti Konya Milletvekili Halil Etyemez, TBMM Genel Kurulu’nda konuşma yaptı. Sözlerine ABD Başkanı Biden’ın 1915 olayları hakkında tarihi ve hukuki dayanaklardan yoksun açıklamalarını kınayarak başlayan Milletvekili Halil Etyemez, Türkiye’yi soykırım ile suçlayanların önce kendi tarihlerine bakması gerektiğini söyledi.
Milletvekili Halil Etyemez, “Türkiye’ye soykırım iftirası atanlara, Vietnam’da, Bağdat’ta döktükleri kanları, Hiroşima ve Nagazaki’ye attıkları atom bombasını hatırlatıyorum. Gazi Meclisimizde bir milletvekilinin sözde Ermeni soykırımının tanınması için verdiği ciddiyetsiz teklifin ise yok hükmünde olduğunu ve şiddetle kınadığımı ifade etmek istiyorum.” dedi.
Gezi davasında Osman Kavala’nın mahkum edilmesine ilişkin karara değinen Halil Etyemez, bağımsız Türk yargısının verdiği bir karardan sonra seçilmiş cumhurbaşkanının tehdit edilmesinin asla kabul edilemeyeceğini vurguladı. Etyemez, “Bağımsız yargının verdiği karar sonrasında yine gördük ki Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu unutan bir güruh var. Bağımsız Türk yargısının adaletle verdiği karardan sonra ülkemizin seçilmiş Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tehdit edilmesi asla kabul edilemez. Bu tehdit, başta devletimiz ve milletimize yapılmış bir tehdittir. Bu, milletin hür iradesine hakarettir.” diye konuştu.
28 Nisan’ın Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Günü olarak kutlandığını hatırlatan Etyemez, iş sağlığı ve güvenliğinin çalışma hayatının öncelenmesi gereken en temel konusu olduğunu kaydetti. AK Parti Hükümetleri olarak iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde hem çalışanların hem de işverenlerin yanında olduklarını belirten Etyemez, “Medeniyet kodlarımızda vücut bulan, merhamet yüklü adaleti esas alan, ahlak temelli hukuku tesis eden bir çalışma düzeninin inşası için iş sağlığı ve güvenliğini son derece önemsemekteyiz. Hedefimiz, tek bir çalışanımızın dahi mesleği sebebiyle hayatını kaybetmediği bir çalışma hayatına kavuşmaktır. Biliyoruz ki çalışanlarımız ve emekçilerimiz için güvenlik, lüks değil bir haktır. İşverenler için güvenli bir çalışma ortamı sağlamak, lütuf değil bir zorunluluktur. Önlemek, ödemekten daha ucuz ve insani bir davranıştır. Yaptığımız çalışmalar ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve alt düzenlemeleri ile Avrupa Birliği standartlarında mevzuatı hayata geçirdik. 2020 yılı itibariyle yüz bin işçide ölümlü iş kazalı ve meslek hastalığı oranı yüzde 53,7 azalarak 13,4’den 6,2’ye gerilemiştir.” şeklinde konuştu.