İl Başkanı Hasan Ekici ‘GELECEK ADALET MODELİ’ ni Paylaştı

Yaptığı açıklamada, “Gelecek Partisi olarak vizyonumuz insan onurunun korunduğu “Adil ve müreffeh bir Türkiye” inşa etmektir.” Diyen Hasan Ekici şu ifadeleri kullandı…

Türkiye 2021 Yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 139 ülke arasından 117’nci sıraya gerilemiştir. Bu sonuçla Türkiye adalet dağıtımında Mali, Sudan, Angola, Zambiya gibi ülkelerin dahi gerisinde kalmıştır.

İsminin başında “adalet” gibi kutsal bir kavram olan Ak Partinin ve bu partinin “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” isimli kitabı olan liderinin 20 yılın sonunda Türkiye’yi adalette getirdiği seviye budur.

Evrendeki düzenin de insan bedenindeki düzenin de toplumsal hayattaki düzenin de esası adalettir. Adalet her türlü toplumsal düzenin hem ilk erdemi hem de nihai koruyucu ilkesidir.

Devletin ve toplumsal düzenin bekası adalet ile teminat altına alınır. Sağlam bir adalet yapısıyla insanın canının, aklının, inancının, neslinin ve mülkünün teminat altına alınmadığı toplumsal düzenler kaosa açık hale gelir. Devletlerin ve medeniyetlerin yükseliş ve düşüş süreçleri doğrudan adaletin toplumdaki varlık ve işleyişiyle paraleldir.

Önümüzdeki dönemde yargı sistemimizin itibarını kamuoyumuz nezdinde ve dünya ölçeğinde korumak en öncelikli hedefimiz olmalıdır.

-Mahkemelerin birbirleriyle çelişkili kararlar vermesi sebebiyle aynı gün içinde aynı kişilerin önce serbest bırakılıp sonra tekrar tutuklanmaları daha sonra yeniden serbest bırakılmaları,

-Uzun tutukluluk süreleri sonunda verilen beraat kararları ile ortaya çıkan insan hakkı ihlalleri,

-Masum insanların en ağır örgüt suçlamalarına muhatap olarak aylarını bazen yıllarını tutuklu geçirmeleri,

-Gizli tanıkların konjonktüre göre kanaatlerini değiştirerek kişilerin kaderleri üzerinde kumar oynamaları gibi uygulamalar yargı sistemimizin kamuoyumuz nezdinde derin bir itibar kaybına sebep olmuştur. Ayrıca bu uygulamalar toplumda, asılsız bir ithamla tutuklanma kaygısının yol açtığı korku kültürünün yayılmasına da neden olmaktadır.

Ülkemizde yargı süreçlerinin yeniden ele alınarak adalete erişim hakkının güçlendirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Son dönemde yapılan alımlar ile 23 bini geçmiş bulunan hâkim ve savcı sayımız, nüfus ve iş sayısı göz önüne alındığında benzeri birçok Avrupa ülkesinden daha yüksektir. Mahkeme sayıları ile birlikte hâkim ve savcı sayısı bir hayli artırılmış olmasına, her yerde yeni ve son derece büyük adliye sarayları yapılmasına rağmen hızlı ve etkin bir yargılama yapılamamaktadır.

Yeni alımlarda ise ehliyet ve liyakatten ziyade adayların iktidara/partiye olan sadakat duygusuna önem verilmiş ve meydana gelen hâkim açığı suiistimal edilerek adeta siyasal bir kadrolaşmaya gidilmiştir. Kayırmacı ve ideolojik saiklerle seçilen hâkim ve savcılar, hukukun ve adaletin gereğinden ziyade, günlük politikanın gereklerine ve iktidarın beklentilerine uygun davranmayı kendilerine bir görev saymaktadırlar.

Yargılama süresi 6-9 ay olması gereken davalar 2-3 yılda ancak bitirilmektedir. İstinaf ve temyiz kanun yollarında geçen ortalama süreler ise 5 yıldan az değildir. İcra ve iflas işlemleri de süreye ilave edildiğinde vatandaşın hakkına ulaşması on yılları bulabilmektedir. Yargılama süre ve süreçleri ceza davalarında çok daha uzun yılları bulmaktadır.

Nihai kararların bu kadar gecikmesi, ülkemizde hak arama özgürlüğü ve adalete erişim hakkının aslında olmadığını, hukuki düzenleme ve söylemlerin göstermelik olduğunu ortaya koymaktadır. Bu haliyle ülkemiz gerçek bir hukuk devleti olmanın çok uzaklarında bulunmaktadır.

Hızlı ve etkin yargılamada nihai hedef kararların tek celsede verilmesidir. Bu amacı gerçekleştirmek reform önerilerimizin önemli bir hedefidir.

Gelecek Partisi olarak bu temel ilkelerden hareketle ülkemizin adalet ilkesine dayalı, hukuk devleti anlayışı ile düzenlenmiş kapsamlı bir yapısal yargı reformuna ihtiyaç duyduğuna inanıyoruz. Bu amaçla 12 Nisan 2022 tarihinde “Yargıda Yapısal Reform: Gelecek Adalet Modeli” başlıklı raporumuzu kamuoyuna açıkladık.  “Gelecek Adalet Modeli”ni üç ana sütun üzerine oturttuk:

“Zihniyet Yenilenmesi” başlıklı birinci bölümde, hukuk eğitimi ve hukuk fakültesi sorunlarıyla mesleğe kabul süreci konular incelenerek reform önerileri sunulmuştur.

“Yapısal Yenilenme” başlıklı ikinci bölümde ise adlî teşkilat ile anayasa yargısının yeniden yapılandırılması konuları ele alınmıştır.

“Süreç Yenilenmesi” başlıklı üçüncü bölümde ise adalete erişim hakkının güçlendirilmesini sağlayacak hedeflere yer verilmiştir.

GELECEK ADALET MODELİ adını verdiğimiz bu çalışma, Partimiz iktidara geldiğinde yargı sorunlarını nasıl çözeceğimize dair bir taahhütname olarak hazırlanmıştır. Hukukî, ahlâkî ve vicdanî perspektifle Türkiye’nin Adalet ve Yargı sorunlarını çözmek amacıyla hazırladığımız bu raporun aynı perspektifle hareket eden partimiz dışındaki diğer çalışmalara da katkı sağlamasını temenni ediyoruz.

 

YARGIDA YAPISAL REFORM: GELECEK ADALET MODELİ (ÖZET)

 

1. ZİHNİYET YENİLENMESİ

A. HUKUK EĞİTİMİ ve HUKUK FAKÜLTESİ SORUNLARI

Yargı alanında yaşanan sorunların ihtiyacın çok ötesinde fakülte açmak, öğrenci mezun etmek veya devasa boyutlarda adliye ve üst mahkeme sarayları yapmakla çözülemeyeceği görülmelidir.

Hukuk eğitiminin yapılanma ve müfredat olarak yeniden düzenlenmesi gerekliliğinden hareketle;

1. Hukuk Fakültelerine Akreditasyon Zorunluluğu Getirilecektir

• Doğru bir planlama ile yeni hukuk fakültesi açılmasına izin verilmeyecek, mevcut olanların başta akademik kadroları olmak üzere tüm altyapıları için zorunlu standartlar getirilerek, hukuk fakülteleri ve hukuk eğitimi yeniden yapılandırılacaktır.

2. Hukuk Eğitimi Süresi Artırılacak ve Müfredat Yeniden Düzenlenecektir

• Hukuk Fakülteleri’nin eğitim süresi 5 yıla çıkarılarak eğitim-öğretim programı pratik eğitimler ile desteklenecektir. Eğitim süresi temel hukuk eğitimi ve akademik/mesleki eğitim olmak üzere iki aşamalı olarak düzenlenecektir.

3. Adalet Akademisi Yeniden Düzenlenecek ve Meslek İçi Eğitime Önem Verilecektir

• Hâkimlik stajı uygulaması kaldırılacak, Adalet Akademisi asli ve kurumsal anlamına uygun, meslek içi eğitim ve çeşitli alanlarda uzmanlaşmayı sağlayacak eğitim programlarına yönlendirilecektir. Adalet Akademisi hâkim, savcı ve avukatların kendilerini geliştirmek istedikleri hukuk alanlarında uzmanlaşmalarını sağlayacak eğitimleri veren bir yapıya dönüştürülecek.

4. Adalet Yüksek Okulları Yeniden Düzenlenecektir

• Adalet Yüksek Okulları, adalet teşkilatının ihtiyaçları ve avukatlık hizmetlerinin gereklerine uygun nitelikte yardımcı personel yetiştirme amacına uygun şekilde yapı ve müfredat olarak yeniden düzenlenecektir.

• Adalet Yüksek Okulu mezunlarının dikey geçiş sınavı ile hukuk fakültesine geçişleri kaldırılacak.

5. Toplumun Adalet Bilinci Artırılacaktır

• Ortaöğretimden itibaren eğitim müfredatına temel hak ve özgürlükler başta olmak üzere adalet bilincini artıracak dersler konulacak, ayrıca bu amaçla kitlesel iletişim araçları ve sivil toplum kuruluşları aracılığı ile tüm vatandaşlara yönelik eğitim ve farkındalık programları düzenlenecektir.

B. MESLEĞE KABUL SÜRECİ

1. Mesleğe Doğrudan Kabul Uygulamasına Son Verilecektir

Hukuk fakültesini yeni bitirmiş öğrencilerin hâkimlik ve savcılık sınavı ve arkasından çok kısa süreli bir staj eğitiminden sonra doğrudan kürsüye hâkim veya savcı olarak çıkarılması veya avukatlık hizmetlerini yüklenmesi son derece sakıncalı sonuçlar doğurmaktadır.

• Düzenlemelerin yapıldığı tarihten sonra hukuk fakültesini kazananlar için geçerli olmak üzere; hukukçuluğu bir meslek olarak (hâkim, savcı, avukat) yapmak isteyen herkes, hukuk fakültesi eğitiminden sonra yazılı ortak bir meslek sınavına alınacaktır. Bu sınavda başarılı olanlar, mülakata tabi tutulmaksızın hâkim, savcı ve avukat yardımcısı olarak mesleğe başlatılacaktır.

• Yeni hâkim ve savcı ihtiyacı, mesleğinde en az 5 yıllık kariyere sahip, hâkim ve savcı yardımcısı, avukat ve avukat yardımcıları ile hukuk fakültesi mezunu adli kolluk uzmanı, mahkeme yazı işleri müdürü gibi meslek mensuplarının katılabileceği yazılı sınavı kazananlar arasından karşılanacaktır.

2. Mülakat Sistemi Yerine Liyakat Sistemine Geçilecektir

Özellikle mesleğe kabul aşamasındaki mevcut mülakat uygulaması son derece sorunlu bir uygulama olup birçok haksızlığa, mağduriyete ve yakın çevre kadrolaşmasına neden olmaktadır.

• Meslekte 5 yıllık kariyere sahip hâkim ve Savcı yardımcısı, adli kolluk uzmanı, mahkeme yazı işleri müdürü görevlerini yürüten ve yazılı sınavı kazananlar mülakata tabi tutulmaksızın hâkim ve savcı olarak atanacaktır.

3. Avukatlık Sınavı Uygulanacaktır

Hukuk fakültesini bitirmiş, hâkimlik ve savcılık sınavında başarılı olamayan herkesin hiçbir eleme ve ciddi bir staj eğitiminden geçirilmeden avukat olması son derece yanlış bir uygulamadır.

• Avukatlık yapabilmek için yasayla getirilmiş olan ve daha önce devamlı ertelenen sınav, kesin olarak uygulanacaktır.

4. Genç Hukukçular Hukukun Diğer Alanlarına Yönlendirilecektir

Hukuk fakültesi mezunlarından hâkim veya savcılık sınavını kazanamayanlar, doğal olarak avukatlık mesleğine yönelmektedir. Bu durum avukat sayısını ülke ihtiyacının çok üzerine çıkarmakta ve oluşan rekabet avukatlık mesleğini olumsuz etkilemektedir.

• Yazılı sınav sonucunda hâkim, savcı ve avukat yardımcısı olarak göreve başlayamayanlar hukukun diğer alanlarında istihdam edilerek yazı işleri, icra, tapu sicil, ticaret sicil, cezaevi müdürlükleri, adli kolluk uzmanı vb. kamu görevlerinin hukukçular tarafından yürütülmesi sağlanacaktır.

Adli Kolluk İdaresi kurulacak ve burada görevlendirilmek üzere ihdas edilecek Adli Kolluk Görevlisi kadroları hukuk fakültesi mezunları arasından seçilerek, soruşturma aşaması hukukun gerektirdiği doğru bir zemine oturtulacaktır.

II. YAPISAL YENİLENME

A. ADLİ TEŞKİLAT YENİDEN YAPILANDIRILACAKTIR

Anayasal olarak yüklendiği yetki ve sorumluluklar itibarıyla HSK; adli ve idari yargıyı baştan sona düzenleyen, denetleyen, hâkim ve savcılar hakkındaki tüm yetki ve görevleri uhdesinde tutan, ilk derece ve istinaf yargı kurumları işleyişi ve örgütlenmesi bakımından son derece önemli bir Kuruldur.

Adalet hizmetlerinin düzenlenmesi ile hâkim ve savcıların özlük hakları konusunda tek yetkili mercidir. Bu nedenle hâkimlik teminatı ve yargı bağımsızlığının korunması ve geliştirilmesi konularında da birinci derecede önemli bir fonksiyona sahiptir.

Gelecek Partisi; HSK başta olmak üzere tüm yargı kurumlarının ve adliye teşkilatının yeniden yapılandırılması için aşağıdaki tedbirleri almayı taahhüt etmektedir:

1. Hâkimler Yüksek Kurulu (HYK) Kurulacaktır

• Hâkimler ve Savcılar Kurulu; Hâkimler Yüksek Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak ayrı ayrı örgütlenecektir. Yüklendiği yetkiler itibariyle idari işlemleri dışında yargı siyaseti bakımından da tasarrufları bulunan HYK, nitelikli işlemleri yargısal denetime açık, şeffaf, hesap verebilir ve çoğulcu bir yaklaşım ile bağımsız bir kurul olarak yapılandırılacaktır.

• Kurulun çoğulculuğunu sağlayacak faktörlerden biri üyelerin farklı kaynaklardan seçilmesidir. Bugün olduğu gibi sadece Cumhurbaşkanı ve TBMM’nin üye seçiminde etkili olduğu bir model,  çoğulcu bir üye kompozisyonu yaratmamaktadır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerimizin ruhuna uygun olarak Cumhurbaşkanının Kurula üye seçme, Adalet Bakanı ve Bakan Yardımcısının tabii üyelikleri yöntemlerine son verilecektir.

• Kurul üyelerinin farklı kaynaklardan seçilmesinin yanı sıra, TBMM, Adalet Bakanlığı, Yargıtay, Danıştay ve TBB’nin kendi adaylarını doğrudan seçmesi ve seçici hiçbir organın kurulda çoğunluğu sağlayacak sayıda üye belirleyememesi, yargı bağımsızlığının teminatını ve çoğulculuğu sağlayacağı gibi Kurulun demokratik meşruiyetini de sağlam bir zemine oturtacaktır.

2. Savcılar Kurulu (SK) Kurulacak ve Cumhuriyet Başsavcılıkları Adliye Dışında Örgütlenecektir

• Adliye teşkilatının dışında ve adli kolluğun başında olmak üzere Savcılar Kurulu kurulacaktır. Böylelikle soruşturma işlemlerinin denetimi ve gözetimi daha etkin hale getirilecektir. Savcılar Kurulu; Hâkimler Kurulu’nun hâkimlere yönelik yetki ve görevlerini savcılar bakımından yürütecektir.

3. Mahkeme Başkanlığı Sistemi Getirilecektir

• Cumhuriyet Başsavcılıklarının adliye dışında örgütlenmesine eşzamanlı olarak Adalet Komisyonları, Mahkeme Başkanlığı sistemine dönüştürülecektir. Birden fazla Adli Yargı Adalet Komisyonu bulunan Ankara, İstanbul ve İzmir hariç olmak üzere her ilde tek bir Mahkeme Başkanlığı kurulacaktır.

• İl sınırları içindeki tüm ilk derece mahkeme ve hâkimleri Mahkeme Başkanlığına bağlı olarak çalışacaklardır. Mahkeme Başkanlıkları yetki bölgesi içindeki adli ve idari hizmetlerin yasa ve amaca uygun olarak yürütülmesinden öncelikle sorumlu ve yetkili olacaktır. Halen HSK’da bulunan yetkilerden bazıları Mahkeme Başkanlıklarına devredilecektir.

4. Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlıklarının Denetim Yetkileri Arttırılacaktır

• Bölge Adliye Mahkemeleri bugün olduğu gibi HYK’ya bağlı olarak çalışacaktır. İstinaf Mahkemesi Başkanlığı istinaf kanun yolu incelemeleri yanında yetkili oldukları bölgede bulunan mahkeme başkanları ile birlikte hâkimlerin performans ve denetim işlerini yürütecek, yargı yolu puanlama işlemlerini ve temyiz kanun yolundan gelecek kanun yolu değerlendirme formlarını ve önerdiğimiz diğer performans kriterlerini de nazara alarak hâkimler hakkında mahkeme başkanından sonra ikinci bir sicil fişi düzenleyerek HYK’ya gönderecektir.

• BAM, yetki çevresinde örgütlenmiş bulunan teftiş grup başkanlığı müfettişleri marifetiyle hâkimlerin denetim ve disiplin soruşturmalarını yürütecek, yasada belirlenmiş disiplin cezalarını verecek veya nitelikli disiplin işlemleri için gereği yapılmak üzere HYK’ya teftiş/soruşturma raporu sunacaktır.

5. Teftiş ve Denetleme Sistemi Yeni Bir Anlayışla ve BAM Merkezli Örgütlenecektir

• Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen teftiş sistemine son verilecek, kuvvetler ayrılığı ilkesinin gereği olarak tüm teftiş ve denetim yapısı; HYK sorumluluğunda ve BAM Başkanlıkları bünyesinde, İstinaf Yetki Bölgesi esas alınarak 15 ayrı Teftiş Grup Başkanlığı şeklinde oluşturulacaktır.

6. Adli Kolluk Teşkilatı Kurulacaktır

Cumhuriyet Başsavcılığının adliyeden fizîken de ayrılıp kamu adına iddia makamı olarak bağımsız şekilde örgütlenmesi, soruşturma aşamasında yaşanan hak ve özgürlük ihlallerine ilişkin birçok şikâyet ve sakıncayı ortadan kaldıracağından gerçek bir yargı reformunun olmazsa olmazları arasındadır.

• Hukuk fakültesi mezunlarından oluşan bir adli kolluk teşkilatı kurularak soruşturmalar daha etkili, hukuka uygun yürütülerek yargılama hızı ve kalitesi artırılacaktır.

7. Avukatlık Mesleğinin Fonksiyon ve İtibar Kaybı Önlenecektir

Yargıdaki en büyük meslek grubu olmasına ve yargının vazgeçilmez ve ihmal edilemez ayaklarından birisi olmasına rağmen, avukatlık mesleğinin yargılama faaliyeti içindeki etkinliği sistemli bir şekilde azaltılmaktadır.

Yargılamada hâkim ve savcıların yakın birlikteliği savunma ayağını dışlamış ve silahların eşitliği ilkesini ortadan kaldırmıştır. Avukatlara yönelik dışlayıcı yaklaşımların, adil yargılanmayı engelleme ve mahkemeye güvenin kaybolması gibi çok önemli sorunlara neden olduğu maalesef görülmemektedir.

a. Avukatlığın Yargının Asli Unsuru Olma Vasfı Güçlendirilecektir

• Savunmaya Anayasal güvence sağlanacak, yargılamada savunma ve iddia makamları eşit hale getirilecektir.

• Avukatların talep ettikleri delil ve belgelerin geciktirilmeksizin verilmesi için mevcut yasal düzenlemeler güçlendirilecek, zorluk çıkaran kamu görevlileri hakkında hukuki ve idari müeyyideler getirilecektir.

• Avukatlara yönelik dışlayıcı ve ötekileştirici davranışlar yargı mensuplarına yapılmış bir saldırı olarak kabul edilecek, etkili bir şekilde cezalandırılacaktır.

b. Avukatların Sosyal Güvenceleri Yeniden Düzenlenecek. Mesleğe Yeni Başlayan Avukatlara Faizsiz Kredi, Vergi ve Prim Desteği Sağlanacaktır.

c. Kamu Avukatlığı Uygulaması Yeniden Düzenlenecektir

657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi avukatlar aracılığı ile yürütülen kamu avukatlığı, mahkemelerin süresini uzatan ve adil yargılamayı olumsuz etkileyen bir uygulamaya dönüşmüştür.

• Avukatlık mesleğinin bağımsızlığı ilkesine aykırı uygulamalara son verilecektir.

• Kamu kurumlarının mahkemelerde serbest avukatlar marifetiyle temsilinin artırılmasına yönelik düzenlemeler yapılacaktır.

d. Çoklu Baro Uygulamasına Son Verilecektir

İktidar, avukatlık mesleğinin birikmiş ve artık kangren haline gelmiş sorunlarını çözmek amacıyla yeni bir avukatlık kanunu yapmak yerine, kendisine muhalif gördüğü baroları etkisizleştirmek ve toplumsal gücünü dağıtmak amacıyla Avukatlık Kanununu değiştirerek çoklu baro düzenlemesini yürürlüğe koymuştur.

• Yeni bir avukatlık kanunu hazırlanırken çoklu baro sistemi iptal edilerek, yönetimlerinin nisbi temsille belirlendiği tekli baro sistemine geçilecektir.

8. Disiplin Hukukları Yeniden Düzenlenecektir

a. Hakim ve Savcıların Disiplin Hukuku

• Hâkimlik Kanununda düzenleme yapılarak; Adalet Bakanlığı, HSK, teftiş kurulları, hakim ve savcı temsilcileri, barolar ve akademisyenlerin aktif katılımı ile oluşturulacak görüşler doğrultusunda hakim ve savcıların disiplin hukukları yeniden ve ayrı ayrı oluşturulacaktır.

b. Avukatlık Mesleği Disiplin Hukuku

• Avukatlık disiplin hukuku, meslekteki gelişmeler çerçevesinde; kamunun genel menfaatlerinin ve iş sahiplerinin korunması ve avukatlık mesleğinin onuruna uygun olmayan fiillerin gereği gibi cezalandırılması için Avukatlık Kanunu ile birlikte yeniden düzenlenecektir.

9. Hâkimlik Kanunu ile Avukatlık Kanunları Yenilenecek, Savcılık Kanunu Çıkarılacaktır

• Hukuk meslekleri katılımcı bir anlayışla günün ihtiyaç ve koşulları çerçevesinde değerlendirilerek Hâkimlik ve Avukatlık Kanunları yenilenecek ve ayrı bir Savcılar Kanunu çıkarılacaktır.

10. Duruşmaların Tamamı Dijital Ortamda Kayıt Altına Alınacaktır

• Tüm davaların görüntülü ve sesli ortamda görülmesi ve kayıt altına alınması sağlanacaktır.

11. Yeni ve Sade Bir Ceza İnfaz Kanunu Yapılacaktır

• Devlete karşı işlendiği iddia edilen suçlar dâhil olmak üzere her türlü ayrımcı uygulamaları ortadan kaldıracak, Türkiye’nin toplumsal barışı ve kardeşliğine katkı sağlayacak, açık, sade, kolay anlaşılır bir infaz ve tahliye sistemi öngören; çağdaş, mağdurun hakkını korurken mahkûmun da ıslahına odaklı, tutuklu ve mahkumların başta sağlık ve can güvenlikleri ile insan onur ve ihtiyaçlarını tam anlamıyla temin edecek temel hak ve özgürlükleri koruyan, uluslararası sözleşmelere uygun yeni bir Ceza İnfaz Kanunu yürürlüğe sokulacaktır.

B. ANAYASA YARGISI/MAHKEMESİ YENİDEN YAPILANDIRILACAKTIR

Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı 15’den 17’ye çıkarılacak. Üyelerin tamamının TBMM genel kurulu tarafından ilk iki turda 2/3, üçüncü turda 3/5 oy oranlarıyla seçilmesi sağlanacak. Böylelikle TBMM’de nitelikli çoğunlukla ve daha geniş bir siyasi parti uzlaşmasıyla üyelerin seçilmesi öngörülmüştür. Üyelerin Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Avukatlar ve Akademisyenlerden seçilmesi sağlanarak Anayasa Mahkemesi’nin çoğulcu bir yapıda olması amaçlanmıştır.

• Üyelerin görev süresi 12 yıldır. Bu süreyi tamamlayan üye bir kez daha aynı göreve seçilemez.

• Üyelerin 45 yaşını tamamlamış olması ve en az 8’inin kadın olması zorunludur.

• Soyut norm denetimine başvuru yetkisi TBMM’de temsil gücü olan siyasi partilere de tanınmıştır. Partilerin TBMM’de bir milletvekili olsa daha soyut norm denetimine başvurabileceklerdir.

• Anayasa Mahkemesi, somut norm denetimi başvurularını 8 ay içinde karara bağlamak zorundadır.

• Anayasa Mahkemesi, soyut ve somut norm denetimi talebiyle yapılan başvuruları Anayasaya ve Türkiye’nin taraf olduğu temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası sözleşmelere uygunluk yönünden denetler. Bu hüküm, Anayasamızın 90. maddesine 2004’te ilave edilen, çoğu kez yargı mercileri tarafından ihmâl edilen hükmü güçlendirecek mahiyettedir.

• Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru için mevcut kanunda 30 gün olan bireysel başvuru süresi 60 güne çıkarılacak.

• Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin kapatılması istemiyle açılan davalara bakar. Bir siyasi partinin kapatılması veya hazine yardımından yoksun bırakılması, ancak o siyasi partinin şiddeti, hedeflerine ulaşmak için bir araç haline getirmesi durumunda söz konusu olur.

• Siyasi partiler aleyhine kapatma veya hazine yardımından yoksun bırakma istemiyle dava açma yetkisi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına aittir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu yetkiyi kendiliğinden kullanamaz.

• Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bir siyasi parti aleyhine kapatma veya hazine yardımından yoksun bırakma istemiyle dava açabilmesi için TBMM Genel Kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğu ile karar vermiş olması gerekir.

• Siyasi partiler aleyhine açılan davalarda Anayasa Mahkemesi, üye tamsayısının üçte ikisiyle karar verebilir.

III. SÜREÇ YENİLENMESİ

ADALETE ERİŞİM HAKKI GÜÇLENDİRİLECEKTİR

Ülkemizde yargı süreçlerinin yeniden ele alınarak adalete erişim hakkının güçlendirilmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Halkımızın adalete erişim hakkının güçlendirilmesi amacıyla;

1. Hâkim Bağımsızlığı ve Teminatı Güçlendirilecektir

Yargının en güncel ve önemli sorunu yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran baskı ve müdahalelerdir. HSK (HYK) mahkeme ve kolluk başta olmak üzere soruşturma ve yargılamalara yönelik tüm hukuka ve adalete aykırı uygulama ve baskılara son verilecektir.

2. Yargılamanın Etkinliği Artırılacaktır

a. Davaların Daha Hızlı ve Adil Bir Şekilde Bitirilmesi Sağlanacaktır

Türkiye’de adaletin tecellisini önleyen önemli faktörlerden biri, yargılamaların yavaşlığı ve davaların çok uzun süre devam etmesidir.

• Usul yasaları basitleştirilerek davaların tek celsede bitirilmesi ideali çerçevesinde düzenlemeler yapılacaktır.

b. Tutuklama Kararları Etkin Bir Şekilde Denetlenecektir

Otomatik tutukluluk ve bunların hukuka uygunluğu Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olmaya devam etmektedir.

• Tutuklu yargılama genel bir uygulama haline getirilmiş olup, gereksiz tutuklama kararları etkili bir şekilde denetlenecektir. Tutuklama, arama, el koyma ve diğer kısıtlama tedbirlerine karşı itiraz yollarının ve tutukluluk değerlendirme duruşmalarının etkinliği sağlanacaktır.

• Arama, el koyma, tutuklama ve adli kontrol kararları vermekle görevli Sulh Ceza Hâkimlikleri kaldırılıncaya kadar üzerlerindeki mevcut savcılık ve kolluk baskısına son verilecek, hâkimliğin denetleme fonksiyonu güçlendirilecektir.

c. Adli Tatil Kaldırılacaktır

Duruşmaların adli tatil gerekçesiyle ertelenmesi davaların uzamasına ve vatandaşların haklı şikayetlerine neden olmaktadır.

Devletin en önemli fonksiyonlarından biri olan adalet dağıtma görevinin resmi olarak 40 gün, fiili olarak 3-4 ay süreyle tatil edilmesi, hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmayan bir uygulamadır.

Herkesin tatil hakkını kendi kişisel ihtiyaçları doğrultusunda belirleyebilmesi, temel bir hak ve özgürlük olup yargı çalışanları da tatillerini kendi ihtiyaçlarına göre ayarlayabilmelidir.

d. Bilirkişilik Uygulaması Düzeltilecek ve Denetlenecektir

• Hâkim ve Savcıları bilirkişi baskı ve ihtiyacından kurtararak hukuka uygun, güven veren bir yargılama yapmalarını temin edebilmek için öncelikle uzmanlaşmaları sağlanacak, zorunlu haller hariç bilirkişi incelemesine ihtiyaç azaltılacaktır.

• Bilirkişi raporlarının etkin bir şekilde denetimi sağlanacak, verdiği raporu mahkeme önünde savunamayan, kasıtlı ve kötü niyetli rapor veren bilirkişiler hakkında yasalarda mevcut müeyyideler etkili bir şekilde uygulanacaktır.

• Yanlı ve kasıtlı bilirkişi raporu düzenlemek suç olarak kabul edilecek ve cezalandırılacaktır.

3. Mahkemelere Gelen İş Yükü Azaltılacak, Arabuluculuk ve Uzlaştırmacılık Geliştirilecektir

4. Yargılama Pahalı Bir Kamu Hizmeti Olmaktan Çıkartılacaktır

• Adalete erişim ve hak arama hürriyetinin güçlendirilmesi için yargıya başvuru harçları, yargılama sırasındaki diğer masraflar, karar sonrasında ilam harçları, icra ve iflas yollarındaki masraflar makul seviyelere çekilecektir.

5. Adli Himaye Sigortası (AHS) Hayata Geçirilecektir

AHS’yi isteğe bağlı olarak; dava açmak veya aleyhine açılmış bir soruşturma veya davada kişinin kendisini bir avukat ile temsil ettirmesini, avukatlık ücreti ve yargılama giderlerini teminat altına alan bir sigorta türü olarak öngörüyoruz.

6. İstinaf Kanun Yolu Yeniden Düzenlenecek ve Etkinliği Artırılacaktır

Hak arama hürriyetinin etkinliğini artırmak ve adil yargılamayı güçlendirmek amacıyla ortaya konulmuş bulunan istinaf kanun yolu amacına uygun neticeler verememiştir.

• Yargıtay’ın iş yükünün azaltılması ve yargılama sürecinin hızlandırılması amacıyla kurulmuş olan İstinaf Kanun yolunun 3-4 yıllık uygulaması ve yaşanan diğer sorunlar tespit edilerek sistemin hızlı ve etkin çalışması temin edilecektir.

7. Temyiz İnceleme Süreleri Kısaltılacaktır

Yargıtay’daki temyiz incelemelerinin süreleri ceza ve hukuk davaları yönünden değişmekle birlikte bu sürenin 2 ile 6 yıl arasında olduğu görülmektedir. Danıştay’daki bekleme süreleri ise yine daire ve dava türlerine göre değişmekle birlikte ortalama olarak 5 yıldır.

• İstinaf ve temyiz süreçleri şeffaflaştırılacak, incelemelerin makul süre içinde karara bağlanması sağlanacaktır.

8. Bireysel Başvuru Yolları Sadeleştirilecek ve Etkinliği Artırılacaktır

• Özel hukuk davaları da dâhil olmak üzere kamu idareleri aleyhine, vatandaş lehine hükmedilen tazminatların, bütçeden veya kurulacak özel fon tarafından derhal ödenmesi teminat altına alınacak. Vatandaşların devletten olan alacakları için icra daireleri önünde çaresiz bırakılmaları önlenecektir.

• AYM ve AİHM kararları etkin bir şekilde uygulanacak, kararlara aykırı davranışta ısrar eden kamu ve yargı görevlileri hakkında gerekli idari ve hukuki tedbirler acilen alınacaktır.

Hukuka açıkça aykırı mahkeme kararları nedeniyle mağdur edilen vatandaşların haklarının temini ve ihlale neden olan yargı mensuplarının sorumlu tutulması sağlanacaktır.

9. İcra ve İflas Kanunu Yenilenecek ve İcra Daireleri Yeniden Yapılandırılacaktır

• Mahkeme kararların icrası bağlamında, kesinleşmiş bir kararın haklı çıkan tarafın ayrıca bir müracaat ve gayreti aranmaksızın icra ve iflas daireleri tarafından kendiliğinden ve doğrudan infazını gerçekleştirecek reformlar yapılacak. Hiçbir vatandaş, yıllarca süren çabalarla elde ettiği mahkeme kararlarının icrası için yeni bir bıktırıcı ve caydırıcı sürece maruz bırakılmayacaktır.

• Şahsi borçlar açısından yapılacak düzenlemelerle takip borçlusunun şahsi iflası müessesi getirilecek, tüm mal ve alacaklarına el konulacak ve başka yöntemlerle ticari temsilci, ticari vekil, eş ve diğer akrabaları üzerinden vb. ticari faaliyetlerini sürdürmesi engellenecektir.

• İcra ve iflas dairelerinin bütün personeli hukuk fakültesi mezunlarından seçilecektir.